Her yıl sonbaharın gelişini sinemaseverleri büyük bir heyecanla bir araya getirerek selamlayan Filmekimi bu yıl 18. kez düzenleniyor. Programın tamamı henüz yeni açıklanmışken bu geniş seçkideki birbirinden heyecan verici ve bol ödüllü yapımların arasından mutlaka görmeniz gereken 20 filmi derledik.
18. Filmekimi’nde Kaçırılmaması Gereken 20 Film!
Acı ve Zafer – Dolor y gloria
Yön: Pedro Almodóvar
Çağdaş İspanyol sinemasının tartışmasız en önemli yönetmenlerinden Pedro Almodóvar’ın yeni eseri Acı ve Zafer, Cannes Film Festivali’ndeki gösteriminden bu yana yere göğe sığdırılamıyor. İspanya’nın bu yılki Oscar aday adayı olarak belirlenen yapım, taşıdığı otobiyografik ögelerle daha da öne çıkıyor. Öyle ki Acı ve Zafer’in Almodovar’ın kariyerine baktığı son derece samimi ve dürüst bir olmasının yanında, yaratıcı bir zihnin geçmişte kalan şaşaalı dönemine bugünden bakma girişimi olduğu da söylenebilir.
Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi – Portrait de la jeune fille en feu
Yön: Céline Sciamma
Cannes Film Festivali’nden En İyi Senaryo ve Kuir Palmiye ödülleriyle dönen Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi 18. yüzyılda geçen, bir ressam ile modeli arasında yaşanan bir aşk öyküsünü merkezine alıyor.
Yönetmen Céline Sciamma tarih boyunca yok sayılan kadın ressamlardan aldığı ilhamla çektiği filmin adına, 2019’un en iyi filmler listelerinde sıklıkla rastlayacağız gibi görünüyor. Sciamma’nın yönetmenliğini yaptığı Tomboy ve Kızlar Çetesi – Bande de filles gibi yapımların yanında, son yılların en dokunaklı animasyonlarından Kabakçığın Hayatı – Ma vie de Courgette’in senaristi olduğunu da belirtelim.
Bacurau
Yön: Kleber Mendonça Filho,
Juliano Dornelles
Yaşam alanı, kentsel dönüşüm gibi önemli konulara değinen Komşu Sesler – O Som ao Redor ve Aquarius gibi filmleriyle hatırlayabileceğimiz Brezilyalı yönetmen Kleber Mendonça Filho’nun Juliano Dornelles’le birlikte yönettiği Bacurau’nun tür kalıplarının dışına taşan, westernden bilimkurguya, türler arasında gezen cesur bir film olduğunu söyleyebiliriz. Cannes’dan Jüri Ödülü ile dönen yapımın oyuncu kadrosunda usta oyuncu Udo Kier’e de rastlıyoruz. Sert ve politik anlamda tavizsiz filmlere imza atan Filho’nun, Bacurau’da da ülkesinin sosyolojik atmosferine, haritalardan silinen bir köyün üzerinden hırçın bir bakış atıyor.
Boyalı Kuş – The Painted Bird
Yön: Václav Marhoul
Büyük yazar Jerzy Kosinki’nin, II. Dünya Savaşı esnasında Yahudi bir çocuğun yaşadığı çarpıcı ve oldukça sert olaylara odaklanan Boyalı Kuş romanının sinema uyarlaması olan film, dünya prömiyerini geçtiğimiz günlerde sona eren Venedik Film Festivali’nde yapmıştı. 35 mm ile siyah-beyaz çekilen Boyalı Kuş, özellikle görsel anlamda yılın en etkileyici filmleri arasında gösteriliyor. Tıpkı uyarlandığı roman gibi savaşın kişisel hayatlar üzerindeki etkisini tüm gerçekliğiyle perdeye yansıtan yapımın oyuncu kadrosunda da Stellan Skarsgård, Harvey Keitel ve Uda Kier gibi isimler yer alıyor.
Burası Cennet Olmalı – It Must Be Heaven
Yön: Elia Suleiman
Bir Kayboluşun Güncesi – Chronicle of a Disappearance ve Geride Kalan The Time That Remains gibi filmleriyle hatırladığımız yönetmen Elia Suleiman’ın yeni filmi Burası Cennet Olmalı, kendine yeni bir yaşam alanı bulmak amacıyla ülkesi Filistin’den kaçan, yönetmenin kendisinin hayat verdiği ES isimli karakteri takip ediyor. Dünyanın çok farklı coğrafyalarını gezerken, kaçtığı vatanından bir şeyler bulan karakterin merkezinde yer aldığı bir komedi olarak özetlenebilecek olan yapım, Cannes Film Festivali’nden Jüri Büyük Ödülü’ne dönmüştü.
Cadı Üçlemesi 13+
Yön: Ceylan Özgün Özçelik
İlk uzun metraj filmi Kaygı’da toplumsal bir travmayı kişisel bir gerilim öyküsü üzerinden anlatırken Türkiye sinemasında pek örneğini göremediğimiz başarılı bir tür filmine imza atan Ceylan Özgün Özçelik’in yeni projesi olan Cadı Üçlemesi’nin ilk ayağı olan 13+, korku dram türündeki bir kısa film. Dünyanın dört bir yanında, dans eden tüm cadılara ithaf edilen üçlemenin, diğer ayakları da 15+ ve 18+ isimlerini taşıyacak.
Diego Maradona
Yön: Asif Kapadia
Senna ve Amy isimli belgeselleriyle önemli figürlerin hayatlarına, arşiv kayıtları üzerinden kapsamlı bakışlar atan ve övgü toplayan Oscarlı yönetmen Asif Kapadia’nın yeni belgeselinin odağında tüm zamanların en önemli sporcularından, Arjantinli efsanevi futbolcu Diego Armando Maradona var. Belgesel, Maradona’nın hayatını, zor şartlarda geçen çocukluğından başlayarak sporun zirvesine çıktığı yıllara kadar takip ediyor. Maradona’nın bizzat onay verdiği film, 500 saati aşan görüntüler üzerinden kurgulanarak son hâline getirilmiş.
En Güzel Yıllarımız – Les plus belles années d’une vie
Yön: Claude Lelouch
Claude Lelouch, 1966 yapımı başyapıtı Bir Kadın Bir Erkek – Un homme et une femme’in ardından, 2019’da bu filmin devamı niteliğindeki En Güzel Yıllarımız’a imza attı. Fransız sinemasının iki efsanesi Jean-Louis Trintignant ve Anouk Aimée yine aynı rolleri üstlendiği, zamanlar üstü bir aşk hikâyesi anlatan filmin, bir kısmının iPhone ile çekilmesi, usta sinemacının her daim yeninin peşinden yaklaşımının da bir yansıması olduğunu söyleyebiliriz.
Genç Ahmet – Le jeune Ahmed
Yön: Jean-Pierre Dardenne,
Luc Dardenne
Film çekmeye başladıkları günden bu yana Avrupa’da yaşanan çok farklı sosyal problemlere ışık tutan Dardenne Kardeşler, alıştığımız sularda gezmeye devam ediyor. Bu kez odaklarında, Belçika’da yaşayan, ergenlik çağındaki Müslüman Ahmet var. Daha önce iki kez Altın Palmiye kazanmış olan yönetmenler, Genç Ahmet ile de bu yılki Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görülmüşü.
Gizli Bir Yaşam – A Hidden Life
Yön: Terrence Malick
İlk uzun metrajı Kanlı Toprak – Badlands’den günümüze filmografisindeki değişimle sinemaseverler ve eleştirmenler arasında tartışmalara neden olan Terrence Malick Hayat Ağacı – Tree of Life ile yaşamın özüne doğru yöneldiğinin sinyallerini vermişti. Kendi kitlesine çok da hitap etmeyen bir yöne doğru gittiğini söylemek mümkünse de birçok eleştirmen ve izleyicisi tarafından Terrence Malick’e bir şans daha verilmesi gerektiğini duyduğumuz son filmi Gizli Bir Yaşam Cannes’da dünya prömiyerini yaptı ve Filmekimi seçkisinde en çok merak edilen yapımlar arasında yerini alıyor.
Güney İstasyonunda Randevu – Nan Fang Che Zhan De Ju Hui
Yön: Diao Yinan
Yönetmeni Diao Yinan’ın bir anti-ütopya olarak tanımladığı son filmi Güney İstasyonunda Randevu, Cannes Film Festivali ana yarışmada yer alan tek Çin filmi idi. Bir gangsterin hikâyesine odaklanan film, gizemli anlatımı ve yüksek temposuyla birlikte kovalamaca sahnelerini adeta olabilecek en parlak ve şiirsel dille seyirciye sunmayı hedefliyor gibi.
Islıkçılar – La Gomera
Yön: Corneliu Porumboiu
Yapımcılığını, Toni Erdmann ile adını tüm dünyaya duyuran yönetmen Maren Ade’in üstlendiği, Rumen Yeni Dalgası yönetmenleri arasında parlayan yıldız yönetmen Corneliu Porumboiu’nun son filmi Islıkçılar bu yıl ülkesinden Oscar adayı seçildi. Aksiyon, çatışma, soygun ve femme fatal kelimeleri üzerinden düşünüldüğünde akla gelen ilk görsel dünyayı sunmayacağından emin olduğumuz Islıkçılar, devlet güçleri ve mafyatik ilişkileri yeniden masaya yatırırken yaratıcı bir anlatım kullanmayı da başarıyor.
Jeanne – Joan of Arc
Yön: Bruno Dumont
Sinema tarihinde sıkça yer alan ve efsaneleşen hikâyesiyle birçok filme konu olan Jeanne d’Arc bu kez bir de Bruno Dumont’un anlatısıyla beyazperdeyle buluşuyor. Yönetmen, 2017’de çektiği ve tarihi karakterin çocukluğuna odaklandığı müzikalini bu yıl Jeanne ile tamamlıyor. Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde Jüri Özel Övgü ödülü’nü alan Jeanne merakla beklenen yapımlar arasında yer alıyor.
Marriage Story
Yön: Noah Baumbach
İlk filmi Kicking and Screaming ile umut vadeden bir yönetmen olduğunu kanıtlayan ve ardından Frances Ha gibi kitleleri kendisine hayran bırakan bir yapımla yaşamına devam eden yetenekli ve Oscar’lı yönetmen Noah Baumbach’ın merakla beklenen son filmi Marriage Story, Adam Driver ve Scarlett Johansson’un çok konuşulan oyunculuğu ile bu yılın en başarılı yapımları arasında yer alacağı belli olan bir film.
Monos
Yön: Alejandro Landes
Kolombiya’nın Oscar adayı Alejandro Landes imzalı Monos, Sineklerin Tanrısı’yla da karşılaştırılan ilginç anlatı çatısıyla bir savaş hikâyesi üzerine kurulu. Prömiyerini Sundance’te gerçekleştiren film, görüntü yönetimi ve müzikleriyle de teknik açıdan değerlendirildiğinde hayran bırakan bir yapıya sahipken oldukça ilginç hikâyesi ve karakterleriyle de yılın en başarılı yapımlarından biri olarak gösterilebilecek seviyede durmasını sağlıyor.
Nimic
Yön: Yorgos Lanthimos
Dünya prömiyeri Locarno Film Festivali’nde yapılan 11 dakikalık kısa film Nimic, yönetmeni Yorgos Lanthimos’un sürekli birlikte çalıştığı Efthimys Filippou’nun senaryosu ile yaratıldı. Film, profesyonel bir
çellocu olan Matt Dillon’ın, metroda karşılaştığı bir yabancıyla o andan sonra yaşadıklarına odaklanıyor. İzleyicilerini şaşırtmayı seven yönetmen bu kez de bir kısa film üzerinden kurduğu anlatısına sinemaseverleri davet ediyor.
Parazit – Gisaengchung
Yön: Bong Joon-ho
Bu yıl Cannes Film Festivali’nde kazandığı Altın Palmiye ödülü ile dönen Güney Kore’nin en büyük yönetmenlerinden Bong Joon-ho, aynı zamanda Oscar adayı olan Parazit ile hem kendi ülkesinde hem de uluslararası arenada oldukça çok konuşulan bir film oldu. İki farklı aile üzerinden sınıf, para, servet ve kibir meselelerini trajikomik bir anlatıyla buluşturan Parazit Filmekimi kapsamında en çok merak edilen yapımlar arasında yer alıyor.
Saklı Gerçekler – La Vérité
Yön: Hirokazu Koreeda
Bitmeyen Yürüyüş, Kimse Farketmiyor ve son olarak Arakçılar filmleriyle de tanınan Japonya’nın usta yönetmeni Hirokazu Koreeda’nın son filmi Saklı Gerçekler, Catherine Deneuve, Juliette Binoche ve Ethan Hawke’ın yer aldığı yıldız kadrosuyla adeta göz dolduruyor. Yönetmenin aile dramasına yönelik sinemasına bir başka yapımı eklediği son filminde Catherine Deneuve’ün üstün bir performansla canlandırdığı ünlü bir sinema oyuncusunun, anıları yayımlandıktan sonra kızıyla bir araya gelmesini ve yüzleşmelerini anlatılıyor.
Tavşan Jojo – Jojo Rabbit
Yön: Taika Waititi
Genç yönetmen Taiki Waititi’nin Hitler’i canlandırdığı Tavşan Jojo, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası’nda geçiyor. Küçük ve yalnız Jojo’nun tek arkadaşı olan hayali Hitler iken annesinin bir yahudiyi sakladığını öğreniyor. Irkçılığın tohumlarının genç akıllara nasıl ekildiğine dair ilginç bir anlatım sunan film, dünya prömiyerini Toronto Film Festivali’nde yaptı.
Ve Sonra Dans Ettik – And Then We Danced
Yön: Levan Akin
Eşcinsel bir aşk hikâyesine dayanan konusu nedeniyle “sakıncalı” bulunup ülkesi Gürcistan yerine ortak yapımıcısı olan İsveç’in bu yılki Oscar adayı olan Levan Akin imzalı Ve Sonra Dans Ettik, dünya prömiyerini Cannes Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Bu yıl Filmekimi’nde gösterilen en iddialı yapımlar arasında yer alan filmin hikâyesi, genç ve yetenekli dansçı Merab’ın içinde yer aldığı halk dansları ekibinde bir başka dansçıyla bir araya gelerek cinselliğini ve kimliğini keşfe dalmasını konu alıyor.