Geçen yıl bu zamanlar her yıl yazmayı planladığım bir yazı dizisinin ilk örneğini yazmıştım. 2016 yılında vizyona giren filmlerin ülke sinemalarına göre dağılımını yapan bir yazıydı. Zaman mevhumu hızlı ilerliyor. 2017’nin verilerine bakma vakti geldi. Ömrümüz yeterse, 2018 yılını da inceleyip yıllar arasındaki değişimi görmüş oluruz.

2017’de vizyona 375 filmin girdiği görülüyor. 141 film yerli, 234 film yabancı. Yabancı filmlerin  190’ı ABD yapımı filmler. Baştan söylemekte fayda var, bu veriler 3-5 filmlik hata payı barındırıyor. Özellikle İngiliz yapımlarının ABD ortaklı yapımcılarından ötürü İngiltere merkezli filmleri ayırmadım. Ancak sayıları 3-4 film kadar.  Bunun dışında 55 civarı filmin Hollywood dışında yapıldığını söyleyebiliriz.

2016’nın verilerine baktığımızda 360 yeni filmin vizyona girdiği görülüyor. Bu filmlerin 139’u yerli, 221’i yabancı filmdi.  Yabancı filmlerin yaklaşık 140 civarı ABD merkezliydi. Öteki ülkelerin sinemaları da yaklaşık olarak 80 film civarıydı.

Bu çerçevede vizyona giren film sayısının arttığını, yerli film sayında önemli bir değişiklik olmadığını ama farklı ülkelerden film sayısının azalıp ABD tahakkümünün perçinlendiğini söylememiz mümkün

Avrupa’dan Görünüm

Bu yıl 37 Avrupa merkezli film vizyona girmiş. Fransız sineması her zamanki liderliğini koruyor. 18 Fransız filmi vizyon şansı bulmuş. Alman sinemasının son dönem çabaları devam ediyor. 6 Alman filmini konuk etmişiz. Kendini yenileyemeyen İtalyan sineması,  geçen yıl olduğu gibi bu yıl da önemli bir varlık gösteremedi. Vizyonda 3 İtalyan sineması örneği gördük. Festivallerde de İtalyan sinemasından örnekler görmekte zorlanıyoruz. 2 İspanyol sineması örneğini vizyonda izleme şansı edindik. Bunlardan biri 93 Yazı iken ötekisi Almadovar’ın yeniden vizyona giren filmi Annem Hakkında Her Şey’di. Polonya, Macaristan, Finlandiya, İsveç,  İsviçre ve Sırbistan sinemalarından örnekler gördük vizyonda. Bunların da neredeyse hepsi ülkelerini Oscar yarışında temsil eden filmlerdi.

Komşuda Pişer Bize Düşmez

Üç tarafı denizlerle çevrili güzide ülkemizin komşularının sinema namına çalışmalarına vizyonda yer vermeye bu yıl da meraklı olan çıkmadı. İran’dan 2 film girdi vizyona. Biri Asgar Ferhadi’nin Oscarlı filmi Satıcı iken ötekisi Ferhadi’nin eski filmi Elly Hakkında’ydı. Rus sineması da gözümüzü kapadığımız ülke sinemalarından biri. 2017’de vizyona giren tek Rus filmi çocukların çok sevdiği  Maşa ile Koca Ayı isimli çizgi film oldu. Geçen yıl vizyona girmeyen Andrey Konchalovskiy’nin Paradise, festivallerde izlediğimiz Öğrenci ve Ivan I.Tverdovskiy’nin Zoology filmleri daha sonra da karşımıza çıkmadı. Andrey Zvyagintsev’in Sevgisiz filmi Oscar yarışının iddialı yapımlarından biri. 2017’de gösterme girmeyen yapım Ocak 2018 gösterim planında yer alıyor. Mısır’ın Oscar adayı Çatışma ve Fransız ortaklı Lübnan yapımı Dağların Ardında, Arap sineması namına vizyona giren filmler oldular.

loveless-filmloverss

Uzakdoğu Hâlâ Çok Uzak

2016’nın en iyi Kore filmleri biraz gecikmeli olarak 2017’de vizyonda kendilerine yer buldular. Ocak başında Kim Ki Duk’un filmi vizyona girdi. Chan Wook Park’ın Hizmetçi, Kore’nin 2016 Oscar adayı Kim Jee-Woon’un yönettiği Karanlık Görev ve Güney Kore’nin en çok izlenen yerli filmi Busan Ekspresi 2017’de vizyonda kendilerine yer buldular. Kim Seong-hun’un başarılı filmi  Tünel de vizyona girseydi, Güney Kore sineması namına eksiksiz bir tablo olurdu. İki de Japon animasyonu izledik vizyonda. Singapur yapımı Çırak adından söz ettiren başarılı bir çalışmaydı. Vizyona giren tek Singapur filmi oldu. Hindistan sineması, ülkemizde son derece kalabalık bir izleyici kitlesine sahip olmasına rağmen vizyonda bu duruma paralel bir ağırlığı yok.  Aamir Khan’ın oyuncu olarak yeraldığı Süperstar ve hem yönetip hem de oynadığı Dangal filmleri vizyona giren Hint filmleri oldular.

Latin Amerika Sineması Düşüşte

2016’da Şili, Meksika ve Brezilya sinemalarından toplamda 10 civarı film görmüştük. Bu yıl 2’si Brezilya, 1’i Şili olmak üzere 3 filmle yetinmek zorunda kaldık. Geçen yıl bu coğrafyada üretilen animasyon yapımlarını bu yıl vizyonda göremedik.  Latin Amerika namına film festivallerde gösterilen filmlerle ve Latin ülkeleri özelinde düzenlenen film günleriyle yetinmek zorunda kalıyoruz. Aralık ayında Şişli Belediyesi’nin düzenlediği “Arjantin Film Günleri” bunlardan biri. Umarım, bu çalışmalar artar da vizyondaki tahakküm, farklı alternatiflerle bir şekilde delinmiş olur.

Vizyona Uğramayanlar

Vizyon trafiğindeki Hollywood tahakkümü, ülke sinemalarının oldukça başarılı örneklerini görmemize engel oluyor. 2017’de dünyanın farklı yerlerinde yapılmış oldukça başarılı ve -vizyon kıstasları namına düşünecek olursak- geniş kitlelerce de izlenebilecek çok sayıda film vizyona giremedi. Özellikle birkaç tanesini anmakta fayda var.

Bu yıl vizyonda hiç Çin sineması örneği görmedik. Çin’in oldukça büyük bir sinema endüstrisi var. Bu koca ülkeden hiçbir filmin vizyonda kendine yer bulamamasını anlamak mümkün değil. Üstelik oldukça aksiyonlu, genel kitleyi hedef alan filmler yapıyorlar.  Vizyonda izlediğimiz son Çin filmi 2016 Aralık’ta vizyona giren Çin Seddi filmiydi. Bu yıl Çin’in en çok izlenen filmi, ilki 2015’te çekilen polisiye-aksiyon filmi Wolf Warrior’un devam filmiydi. Ne ilki ne de ikincisi vizyonda kendine yer bulamadı. Aralık ayında Randevu İstanbul Film Festivali’nde Çin sineması örnekleri gösterilmiş, Çin’deki sinema sektörü üstüne de bir sempozyum yapılmıştı.  Orada gördüğümüz filmler de vizyonda kendine yer bulacak potansyeli olan yapımlardı. Sözgelimi  Yuan Weidong’un çektiği keyifli bir aksiyon filmi olan Babasının Oğlu  bunlardan biriydi.

İran sinemasında bu yıl sadece bir yeni film gördük. Oysa İran’la olan kültürel yakınlığımız, tarihi ortaklığımız, iki ülkenin nüfusunun birbiriyle geçişken hali sanat ürünlerimizin adeta ortak bir kültür ürünü sayılacak kadar yakın olmasını sağlıyor. Sözgelimi İran’ın 2017’deki Oscar adayı filminin adı Nafas. Fonetik değişiklikle Nefes olarak Türkçede de yaşayan bir kelime. Ne yazık ki  ne vizyon takviminde yer alıyor ne de festivallerde kendine yer bulabildi. Ayrıca İran’da yıllar sonra çekilen ilk Türkçe film olan Hane de İran’ın en önemli festivali olan Fecir Film Festivali’nde ödül aldı. Uluslararası çok sayıda festivalde de gösterildi. Enteresan bir biçimde komşuda çekilen Türkçe film de ne festivallerde ne de vizyon takviminde kendine yer bulamadı. Bu yıl Antalya, Suç ve Ceza ve Malatya film festivallerinde gösterilen Muhammed Resulof’un Dürüst Bir Adam filmi de vizyonda izlenmeyi hak eden bir yapımdı. Umarım 2018 vizyon takviminde kendine yer bulabilir.

2017’de Kırgızistan’ı Oscar yarışında temsil eden Aktan Arym Kubat’ın yönettiği Centaur filmi, Kırgız geleneklerindeki at kültürünü oldukça güçlü bir sinema yaklaşımıyla beyazperdeye yansıtmıştı. Çok sayıda dünya festivalinde gösterilen film, Malatya Film Festivali’nde seyirciyle buluşmuştu. Centaur, sinemada yerellik-evrensellik tartışmalarına adeta görsel bir cevap niteliğindeydi. Son yıllarda Azerbaycan sineması oldukça önemli çalışmalara imza atıyor. Elçin Musaoğlu’nun yönettiği 2014 yapımı Nabat filmi, uzun süre sessizliğe bürünen Azerbaycan sineması namına önemli bir çıkışı simgeliyordu. Bu yıl da Ilgar Najaf’ın yönettiği Nar Bağı kardeş ülkenin güçlü bir sinema diline yelken açtığının kanıtı olarak dünya festivallerinde çok sayıda ödül aldı. Bu başarılı Azerbaycan filmi de vizyonda kendine yer bulmalı. Fransa’da yaşayan Cezayirli yönetmen Tony Gatlif 2017 yapımı yeni filmi Djam’da; rembetikonun güçlü melodileri eşliğinde, Yunan bir ailenin Fransa, Yunanistan ve İstanbul’u da içine alan göç hikâyesini oldukça keyifli ve hüzünlü bir anlatımla resmetmişti. 2017’de vizyonda kendine yer bulamadı.  Festivallerde gösterilen filmin, Ocak 2018’de gösterime gireceği görünüyor.

Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar almak için yarışan filmlerden son 9’a kalan ülke sineması örneklerinden sadece 2 tanesinin bu yıl vizyona girebildiğini de belirtelim. Oscar mantığına göre düşünecek olursak İngilizce çekilmeyen 2017’nin en iyi 9 filminden 7’si memlekette vizyona girmedi. Umarım 2018’de kendilerine yer bulurlar.

Son Söz 

Geçen yılki yazının sonunu “sinemanın gerçek hazzı sinema salonunda filme odaklanarak,  sinema sanatının farklı unsurlarının hazzını yaşayarak çıkarılır. Bu en eğlenceli sanat dalının tek merkezden değil çoğulcu bir yaklaşımla dünyanın farklı coğrafyalarından kulağımıza çalınan melodilerle zenginleşmesi, vizyonda daha fazla alternatif filmlere imkân tanınması en büyük isteğimiz. Bu isteği 2017’de de dillendirmeye devam edeceğiz.” demişiz. Tekrar etmekte fayda var.

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information