İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinin olumsuz koşulları sebebiyle geçtiğimiz yıl iptal edilen Cannes Film Festivali bu yıl 6-17 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşmek üzere geri dönüyor. Festival yönetimi dün festivalin Youtube hesabı üzerinden Festival Direktörü Thierry Frémaux ve Festival Başkanı Pierre Lescure’ün katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısı aracılığıyla bu seneki programını duyurdu.
Adeta festivalin geri dönüşünü kutlar nitelikte olan program, özellikle Ana Yarışma bölümünde sinema severlerin heyecanla beklediği Annette, Benedetta, The French Dispatch, A Hero, Memoria gibi birçok yapımı içeriyor olmasıyla dikkat çekti. Açıklanan program, ilk bakışta festivalin bugüne dek en fazla kadın yönetmene yer veren seçkisi olmasıyla da öne çıktı. Ancak seçkiye ve özellikle Ana Yarışma bölümüne daha detaylı bir bakış atıldığında bu durumun aslında tam anlamıyla köklü bir değişimi getirmediği ortaya çıkıyor. Zira, toplamda 24 filmin Altın Palmiye için yarışacağı Ana Yarışma bölümünde yalnızca 4 kadın yönetmenin filmine yer veriliyor.
Bu da bölüm içerisinde yer alan filmlerin yaklaşık %16.6’lık oranının kadın yönetmenlere ait olduğu anlamına geliyor.
2021 Cannes Film Festivali Ana Yarışma Bölümünde Yalnızca 4 Kadın Yönetmene Yer Veriliyor
Aslında bu oran, bugüne dek bu kategoride kadın yönetmenlere ait en fazla dört filme yer veren Cannes Film Festivali’nin bu anlamdaki geçmişi göz önünde bulundurulduğunda şaşırtıcı bir rakam değil. Festivalin 74 yıllık geçmişi boyunca bir kadın yönetmen olarak yalnızca The Piano filmiyle Jane Campion Altın Palmiye Ödülü’nün sahibi oldu. Campion’ın yeni filmi The Power of the Dog’a bu yıl film Netflix yapımı olduğu için seçkide yer verilmedi.
Hatta Cannes Film Festivali’nin Ana Yarışma bölümünde dört kadın yönetmenin filmine yer verildiği 2011 yılına kadar görülmüş bir şey değildi. Bir sonraki yılda yani 2012’de bölüme hiçbir kadın yönetmenin filmi seçilmedi. 2016-2018 yılları arasında ise her yıl Ana Yarışma bölümünde yalnızca üç kadın yönetmenin filmlerine yer verildi. 2019 yılında festival bu bölüme yeniden dört kadın yönetmenin filmini dâhil etti. Bu yıl ise bölümde Wes Anderson, Paul Verhoeven, Sean Baker, Leos Carax ve Apichatpong Weerasethakul’un yanı sıra daha önce Body and Sould filmiyle Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı kazanan Ildikó Enyedi The Story of My Life ile, Mia Hansen-Løve Bergman Island filmiyle, Raw ile çıkış yakalayan Julia Ducournau korku türündeki filmi Titane ile ve Catherine Corsini ise La fracture isimli filmiyle yer alıyor.
Festival Direktörü Thierry Fremaux, daha önce Indiewire ile yaptığı bir röportaj sırasında 1946 yılından beri festivalin resmi seçkisinde yer verilecek filmleri belirlerken yalnızca filmleri dikkate aldığını, sanatçıların cinsiyetlerine göre hareket edilmediğini belirtmişti. Fremaux bu röportajda aynı zamanda “Ancak iki film arasında kalırsak seçki için kadın yönetmene ait olan filmi tercih ediyoruz.” ifadelerini kullanırken henüz gelişmesi gereken çok şeyin olduğunu düşündüğünü, festival seçkisinin kadın yönetmenlerin sinema dünyasında daha fazla yer alabilmesine yönelik adımları yansıtabilmesini umduklarından bahsetti.
Festivalin bu yılki seçkisinde oldukça fazla sayıda kadın yönetmenin filmlerine yer veriliyor ancak Cannes adeta en önemli bölümde yani Ana Yarışma bölümünde bu konuda bir adım atmamak konusunda direnç gösteriyor. Resmi seçkisinde yer verdiği kadın yönetmenlere ait filmlerin sayısındaki artış, 2018 yılında sinema sektöründe cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik sürdürülen 5050×2020 hareketini benimsemesinden sonra yaşandı. Zira bu hareket festival tarafından benimsendikten sonra Cannes Film Festivali’nde kadın yönetmenlerin temsiliyeti konusunda yavaş da olsa yükselişe geçmişti. 2015 yılında festivalde toplamda 6 kadın yönetmenin filmine yer verilirken 2016 yılında bu sayı 9’a çıkmış, 2018 yılında 11’e yükselmiş, 2019’da 14 olmuş ve son olarak 2020 yılında ise 16’ya yükselmişti.
Bu yıl festival programında yer verilecek filmler açıklanırken aynı zamanda festivale Cannes Prömiyer isimli yeni bir bölüm eklendiği de açıklandı. Bu bölümde Andrea Arnold’ın Cow isimli filmine ve Eva Husson’ın Motherin Sunday filmine yer verildi.
Festivalin Yarışma Dışı seçkisinde Valerie Lemercier’ın Aline, the Voice of Love ve Emmanuelle Bercot’ın In His Lifetime filmine yer verildi. Aynı zamanda festival, Özel Gösterim bölümünde Charlotte Gainsbourg’ün Jane by Charlotte belgeseli ve Laura Poitras ve Dominga Sotomayar’ın da yönetmenleri arasında yer aldığı The Year of the Everlasting Storm’a yer veriyor.
Temsiliyet, hayatın her alanında olduğu gibi sinema dünyasında da çok önemli bir konu. Medeniyet düzenini sağlamak, sürdürebilmek için her sanatçının her alanda kendisini ifade edebilmesi, var olabilmesi gerekiyor. Sinema dünyasının en önemli etkinliklerinden biri olan Cannes Film Festivali cinsiyet eşitsizliği konusunda yıllar içerisinde her ne kadar önemli adımlar atmış olsa da Ana Yarışma bölümünde yapılan tercihler bu adımların ne kadar etkili olduğunu sorgulatıyor. Bu yıl oldukça kuvvetli bir seçki ortaya koyan festivalin Ana Yarışma bölümünde yer alan 24 filmden yalnızca 4’ünün kadın yönetmenlere ait olması ise festivalin bu konudaki gelişimin derin ve köklü bir değişim olmak yerine yüzeysel olduğunu düşündürüyor.
Kaynaklar: Indiewire, Indiewire, Deadline