37. İstanbul Film Festivali beşinci gününde tüm hızıyla devam ediyor.
Festivalde Dün
Sunumlar:
Giovanni Totaro: “Sadece Tony’nin oyunculuk deneyimi var”
Ntv Belgesel Kuşağı seçkisinden, mizahı bir sinema silahı olarak devreye sokan İyi Kışlar filminin İtalyan yönetmeni Giovanni Totaro, Cinemaximum City’s Nişantaşı’ndaydı. Filmi çektiği sahilde iki yıl kalıp araştırma yaptığını, bu sırada da tanıştığı kişiler arasından seçmeler yapmaya başladığını söyleyen Totaro, oyuncular içinden sadece Tony’nin oyunculuk deneyimi olduğunu, bu filmi için, filmlerinde amatör oyuncu kullanan yönetmenleri incelediğini belirtti: “Palermo’daki Mondello plajına tatilciler için her yaz bin adet kabin inşa ediliyor. Yüz yıldır Mondellolular yaz ayında denize gitmek için o sahillerden kabin kiralarlar. İtalyan halkının eskiden bütün İtalya’ya hâkim olan favori tatil anlayışıydı bu. Fakat alınan bir kararla bu kabinler 2020’de kaldırılacak. Filmde ille de eğlenmeye devam desek de, bunun arkasındaki sosyal ve politik olayları aktarmak için bu plaj harika bir yerdi. Filmin isminin kaynağı da, insanların tatilin son günü evlerine döndüğünde, birbirlerini kış mevsiminde göremeyecekleri için ‘İyi Kışlar’ temennisinde bulunması.”
Milcho Manchevski: “Her şeyi gerçekmiş gibi göstermeye çalıştık”
1994’te çektiği Yağmurdan Önce ile etkisini yıllar sonra bile koruyan yönetmen Milcho Manchevski’nin yeni filmi Bikini Moon, kahramanı güçlü kadınlar olan filmleri bir araya getiren “Çiçek İstemez” seçkisinde yer alıyor. Atlas Sineması’ndaki gösterimde yönetmen şöyle dedi: “Filmde esas fikir bir deney yapmaktı. Önce belgesel olarak düşündüm ama fantastik bir şeye dönüştü. ‘İzleyiciler olarak gerçek ve belgeselle ilişkimiz nedir?’ bunu sorgulamak istedim. Filmde telefon çekimleri, set ekibinin gözükmesi dâhil her şey kurguydu ve planlanmıştı. Her şeyi gerçekmiş gibi göstermeye çalıştık. Filmde kameranın kaçırdığı şeyler vardı. Yani bir belgeselde olduğu gibi boşluklar vardı.” Filmdeki yöntemlerinin her şeyi sorgulamak olduğunu söyleyen Manchevski, yazım süreçlerinde sezgisel davrandığını, sevdiği filmlerin de genellikle derin duygularla alakalı olduğunu belirtti.
Çiftlik yaşamının iç yüzü…
Festivalin “Genç Ustalar” bölümünde yer alan Kuzgunlar’ın Beyoğlu Sineması’ndaki gösterimi, yönetmen Jens Assur’un katılımıyla gerçekleşti. İsveçli ödüllü fotoğrafçı ve yönetmen Assur’un Tomas Bannerhed’in kitabından uyarladığı film, 70’li yıllarda geçiyor ve çiftlik hayatına sarsıcı bir bakış atıyor. Yönetmen, ilk uzun metrajlı filminde özellikle bu konuyu işlemesinin nedenini şu şekilde açıkladı: “İsveç’in kuzeyinde bir köyde doğdum. Köyümüzde 90 kişi yaşıyordu ve hepimizin yaşam tarzı filmdeki gibiydi. Köyde herkesin kendi çiftliği vardı. Çiftçilikle alakalı ilk yanlış fikir, çok kolay, neşeli ve huzurlu görünmesi. Oysa sürekli kazalar ve yaralanmalar oluyor bu işte. İsveç’te her sene, bu yüzden 4 bin kişi yaralanıyor ya da hayatını kaybediyor; bunu göstermek istedim.” Assur, 10 sene önce kısa filmiyle konuk olduğu İstanbul Film Festivali’ne ilk uzun metrajlı filmiyle tekrar konuk olmaktan duyduğu memnuniyeti de seyircilerle paylaştı.
Ümit Ünal: “Utanç, izlediğim ilk Bergman filmiydi.”
Festivalin “Bergman 100 Yaşında” bölümünde, yönetmen Ümit Ünal’ın seçimiyle yer alan Utanç’ın gösterimi, Beyoğlu Sineması’nda gerçekleşti. Ünal, gösterime katılarak neden bu filmi seçtiğini anlattı: “Kerem Ayan, birkaç ay önce telefon edip bu fikirden bahsettiğinde ve ‘Bir film seçmen lazım’ dediğinde hiç düşünmeden Utanç dedim. Çünkü öncelikle izlediğim ilk Bergman filmiydi. Üniversitedeydim, televizyonda gösterilmişti. Evet, o zamanlar televizyonda Bergman gösteriliyordu. Çok etkilenmiştim. Bergman bu filminde savaşı anlatıyor. Savaş filmlerinin çoğunda kahramanlar olur. Fakat bu filmde kahramanlar yok, sıradan insanlar var. Film savaşın yaptığını değil, bu insanların başına ne geldiğini anlatıyor; savaş nedeniyle insanın neden kötüleştiğini anlatıyor. Savaş günlük hayatı, kültürü ortadan kaldırıyor. Filmin kahramanları orkestralarını kaybetmiş iki müzisyen. Bergman çok güzel bir metafor bulmuş; dağılmış orkestranın üyelerini bize gösteriyor. Filmin güzel yanı, savaşın şiddetinden ziyade bu iki insanın arasındaki şiddeti anlatması. Bu beni çok etkilemişti.”
Mehdi Ben Attia: “Bu film, kadınların içinde bulunduğu şartlarla ilgili.”
Bu yılın en yeni bölümü “Çiçek İstemez” seçkisinden Erkeklere Bakmak filmi, yönetmen Mehdi Ben Attia’nın katılımıyla Cinemaximum Zorlu Center’da gösterildi. Gösterime katılan yönetmen Ben Attia, filmi hakkında şöyle dedi: “Bu sadece Tunus hakkında bir film değil, kadınların içinde bulunduğu şartlarla ilgili bir film. Filmin ilham dünyası kendisinden, kendimden, şehirden, dostlarımdan geliyor. Başkarakter olan Emel’e odaklandım, ama aslında kadınların genel durumuna atıfta bulunuyorum.” Tunus’ta birçok kadının Emel kadar özgür olmadığını söyleyen Attia, “Bunu tersine çevirmenin ilginç olacağını düşündüm. Her şeyi çözdüğümü ve anladığımı söyleyemem. Kimi zaman bazı şeyleri seyirciye bırakmakta yarar var” dedi.
Etkinlikler:
Eleştiri Sinemanın Varlığını Daimileştiriyor
Türkiye’nin değerli sinema yazarları Fatih Özgüven, Kutlukhan Kutlu, Senem Aytaç ve Yeşim Tabak; Hasan Cömert moderatörlüğünde Yapı Kredi Kültür Sanat’ta “Eleştirmenler Neden Var” başlıklı söyleşide bir araya gelip deneyimlerini paylaştı.
“Film eleştirmeni, en iyi hâliyle profesyonel bir seyircidir.”
“Yazmak istediğiniz şeyi kendi kendinize tartışarak yazıyorsanız, okur da sizin dediğinizi anlıyor. Fakat okurun sevgisine, tercihine göre yazayım derseniz, aranızda bir anlaşma olmuyor. Okura yazmak diye bir şeyi ben hiçbir zaman düşünmedim ve mecralar arasında da farklılık görmedim” diyen Fatih Özgüven, “Eleştiri yazarken benim için asıl motivasyon, seyrettiğim filmle bir ilişki kurabilmem. Filmi kendime yanaştırmak, içine girebilmek ve onu başkalarına da anlatılabilir kılmak, benim için önemli. Film eleştirmeni en iyi hâliyle profesyonel bir seyircidir. Sinema demek, her cephesiyle seyircilik demektir. Sinema eleştirmenliği kan, ter ve gözyaşıyla ulaşılmış seyirciliktir” dedi.
“İnterneti sinema yazarlığı için bir lütuf olarak görüyorum.”
Bir dönemler, eleştiri yazarken filmlerin konusunu yazmak zorunda olduklarını söyleyen Kutlukhan Kutlu, “Ama ben her defasında filmin konusunu yazmak istemiyordum, bambaşka bir şey yazmak istiyordum” dedi ve ekledi: “İnterneti, sinema yazarlığı için bir lütuf olarak görüyorum. Şimdi tam olarak eleştiri yapabileceğimiz bir çağda yaşıyoruz. Tanıtım yazısı yazma, eski mecranın getirdiği bir hastalık. Hafızam iyi olmasa sinema yazarlığına başlamazdım. Film üzerine yazmak bana büyülü bir deneyim gibi geldi. Sinema söze ters bir sanat dalı. Rüyaların ham maddesi olarak gördüğüm sinemayı, söze çekmek benim için önemli.”
“Yazmak kadar, yazanlara bir platform sunmak da zorlaşıyor.”
Senem Aytaç, giderek kısılan bu alanda, farklı seslere alan açmanın önemli olduğunun üstünde durdu: “Bağımsız yayıncılık zor bir şey… Filmin kendisiyle ilgili bilgiye ulaşılamayan noktadan ulaşabildiğimiz bir noktaya geldik. Beğeni kriterini neredeyse hiç kullanmamaya çalışmak önemli… Filmi izleyip beğendikten sonra, o metni okuyanı diyaloğa çağırmak ve bunu dolaşan bir şeye dönüştürmek önemli.” Dil meselesinin de önemini ayrıca vurgulayan Aytaç, “İnternetin üretim temposu çok hızlı; ben o yüzden aylık dergide olduğum için çok mutluyum. Her mecranın kendine özgü bir dili var; en azından onu kontrol edecek alan gerekli” diyen Aytaç, editörlüğün internette en sıkıntılı alan olduğunu söyledi.
“Düşüncenin parlak olmadığı noktadayız”
Yeşim Tabak, konuşmasında, sinema tarihini yeniden yazmanın zamanının geldiğini, sinema tarihi yazılarının da yeniden okunabileceğini söyledi ve şunları ekledi: “Eleştirmenleri, sinema tutkusunu paylaştığım kültürel figürler olarak görüyordum. Yazdığım gazeteyi bütün arkadaş çevrem satın alıyordu. Bunun hayatımda çok net bir karşılığı vardı. Hayatın içindendi ve yeri canlıydı. Şimdilerde genel olarak düşüncenin parlak olmadığı bir noktadayız. Sanatçıların ve eleştirmenlerin bireyler olarak faaliyeti azaldı. Bu mesleklerin önemi, etkinliği azalmadı ama bireylerin etkisi zayıfladı. Üreten çok insan var, ama maddi karşılığı yok.”
Festivalde Bugün
Bugün film ekiplerinin katılımıyla yapılacak gösterimler:
- “NTV Belgesel Kuşağı” seçkisinde yer alan Baba, 11.00’de Atlas Sineması Salon 2’de, filmin yönetmeni Arshad Khan‘ın katılımıyla;
- Türkiye Sineması “Özel Gösterimler” bölümünde yer alan Bitmeyen Yolculuk, 13.30’da Pera Müzesi Oditoryumu’nda, yönetmen Mehmet Güleryüz’ün katılımıyla;
- “Genç Ustalar” seçkisinden Karanlıklar Vadisi, 13.30’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 3’de, yönetmen Jonas Matzow Gulbrandsen’in katılımıyla;
- “Bergman 100 Yaşında” seçkisinden Yaban Çilekleri, 16.00’da Beyoğlu Sineması’nda, yönetmen Kazım Öz’ün sunumuyla;
- “Ulusal Belgesel Yarışması” filmlerinden Onun Filmi, 16.00’da Pera Müzesi Oditoryumu’nda, yönetmenler Su Baloğlu ve Merve Bozcu’nın katılımıyla;
- “Çiçek İstemez” seçkisinden Bikini Moon, 16.00’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 3’de, yönetmen Milcho Manchevski’nin katılımıyla;
- “Cinemania” bölümünde yer alan Çirkin Kral’ın Efsanesi, 19.00’da Atlas Sineması’nda, yönetmen Hüseyin Tabak’ın katılımıyla;
- “NTV Belgesel Kuşağı”nda yer alan Makala, 19.00’da Beyoğlu Sineması’nda, yönetmen Emmanuel Gras’nın katılımıyla;
- “Çiçek İstemez” seçkisinde yer alan Erkeklere Bakmak, 21.30’da Beyoğlu Sineması’nda, yönetmen Mehdi Ben Attia’nın katılımıyla;
- Festivalin “Özel Gösterim: Dünden Bugüne Türk Klasikleri”nde yer alan İpekçe, 21.30’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 7’de, Perihan Savaş, Berhan Şimşek, oyuncu ve çekim ekibinin katılımıyla;
- “Çiçek İstemez” seçkisinde yer alan Gizemli Dil, 21.30’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 3’de, filmin yapımcı ve senaristlerinden Bryan Delaney’in katılımıyla gösterilecektir.
İpekçe ile Özel Buluşma
Festival bu yıl, Bilge Olgaç’ın 1987 yapımı İpekçe filmini, Zurich Sigorta’nın desteğiyle Atlas Prodüksiyon’un restore ettiği yeni kopyasıyla programına katıyor. Senaryosunu Osman Şahin ve Bilge Olgaç’ın ortak yazdığı film, yarın Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 7’de 21.30’da, filmin İpekçe’sine hayat veren ünlü oyuncu Perihan Savaş, Berhan Şimşek, oyuncu ve çekim ekibinin katılımıyla gösterilecek. Bir kadının aidiyet ve kimlik üzerine kurulu hikâyesini anlatan filmin bu gösterimini kaçırmayın!
Bir kadının aidiyet ve kimlik üzerine kurulu hikâyesini anlatan filmin bu gösterimini kaçırmayın!
Etkinlikler
Festival Sohbeti: Gökhan Tiryaki
Bu sene Ulusal Yarışma Jürisi’nde de yer alan, ödüllü görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki, bir festival sohbeti ile sinemaseverlerle buluşuyor. Sinema yazarı Nil Kural’ın moderatörlüğünde gerçekleşecek bu sohbet, Yapı Kredi Kültür Sanat’ta, 16.00’da!
Festivalde Yarın
Yarın film ekiplerinin katılımıyla yapılacak gösterimler:
- “Ulusal Belgesel Yarışması”nda yer alan Zavar, Çocuk ve Keklik, 11.00’de Pera Müzesi Oditoryumu’nda, yönetmen Zeynep Gülru Keçeciler’in katılımıyla;
- “NTV Belgesel Kuşağı”nda yer alan Makala, 11.00’de Cinemaximum Zorlu Center’da, yönetmen Emmanuel Gras’nın katılımıyla;
- “Mimari Ütopyalar – Sinematik Distopyalar” seçkisinde yer alan Kuyu, 13.30’da Pera Müzesi Oditoryumu’nda, sanatçı Ali Demirel’in katılımıyla;
- “Dünya Festivallerinden” bölümünde yer alan Ona İyi Bak, 13.30’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Nişantaşı Salon 7’de, yönetmen Arild Andresen’in katılımıyla;
- “Bergman 100 Yaşında” seçkisinde yer alan Çığlıklar ve Fısıltılar, 13.30’da Beyoğlu Sineması’nda, yönetmen Aslı Özge’nin sunumuyla;
- “Çiçek İstemez” filmlerinden Hâkim Hanım, 16.00’da Beyoğlu Sineması’nda, yönetmenlerden Yves Hinant’ın katılımıyla;
- “Ulusal Belgesel Yarışması” filmlerinden Güzel Adam Süreyya, 16.00’da Pera Müzesi Oditoryumu’nda, yönetmen Gökçe Kaan Demirkan‘ın yanı sıra belgeselin konukları Süreyya Soner, Metin Tekin ve Vedat Özdemiroğlu‘nun katılımıyla;
- “Mayınlı Bölge” bölümünde yer alan 9 Parmak, 16.00’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 7’de, filmin oyuncularından Paul Hamy’nin katılımıyla;
- “Ulusal Yarışma” filmlerinden Kelebekler, 19.00’da Atlas Sineması’nda, yönetmen Tolga Karaçelik’in katılımıyla;
- “Genç Ustalar” filmlerinden Charleston, 19.00’da Cinemaximum City’s Nişantaşı Salon 7’de, yönetmen ve senarist Andrei Cretulescu’nun katılımıyla;
- “Ulusal Yarışma” filmlerinden Halef, 21.30’da Atlas Sineması’nda, yönetmen Murat Düzgünoğlu’nun katılımıyla gösterilecektir.
Etkinlikler
Köprüde Buluşmalar’da Yarın
Köprüde Buluşmalar yarın, iki önemli etkinliğe ev sahipliği yapacak. 11.00-12.30 saatleri arasında Soho House’da gerçekleşecek “Ortak yapım: Hazır mısınız?” oturumunda, Giyotin Film’den Emine Yıldırım’ın moderatörlüğünde Kardeşler filminin yapımcısı Funda Ödemiş, Saf filminin yapımcısı Selin Vatansever ve Görülmüştür filminin yapımcısı Serkan Çakarer bir araya gelecek. Yapımcılar, önemli bir finans kaynağı ve artistik işbirliği olan Avrupa ortak yapım aşamalarını ve dağıtım sürecini konuşacak.
Ardından 13.00-16.00 saatleri arasında Cezayir Oda’da “VR Deneyimi: Farklı bir formatta düşünmek” başlığıyla yapılacak etkinliğe, yönetmen ve yapımcı Carlos Hagerman’ın yanı sıra Timelooper Yapım Yöneticisi İlker Çevikkaya ve Solis Film’den, yapımcı Müge Özen de katılacak. 15 kişilik kontenjanın bulunduğu oturumda sanal gerçekliğin ve 360 derece film yapımının hem teknik hem de içerik boyutları tecrübe edilecek.
Her iki etkinliğe de katılmak için [email protected]’a e-posta yollamanız yeterli.
Ali Demirel ve Carlota Marques’den canlı performans
Deneysel video çalışmaları, canlı görsel tasarımları ve performansları ile Plastikman, Richie Hawtin, Captain Comatose gibi isimler için ürettiği müzik videolarıyla tanınan Ali Mahmut Demirel, müzisyen ve DJ Carlota Marques ile birlikte Metin Erksan’ın Kuyu filmi üzerine, İstanbul Film Festivali kapsamında bugün 20.30’da Salon İKSV’de canlı bir performans gerçekleştirecek.
Ayakta 40 TL, Öğrenci 30 TL
Biletler için: http://www.biletix.com/etkinlik/VIFP3/TURKIYE/tr