Geçtiğimiz yıl hem Portrait of a Lady on Fire’daki etkileyici performansıyla, hem de Fransız yönetmen Christophe Ruggia’nın kendisini taciz ettiğini açıklamasıyla gündeme gelen Adèle Haenel, 45. César Ödülleri’nde Polanski’ye verilen adaylıkların cinsel saldırı mağdurlarına saygısızlık olduğunu ifade etti.

120 battements par minute, Les combattants, En liberté! gibi filmlerle tanınan, geçtiğimiz yılsa Portrait of a Lady on Fire ile adından övgüyle söz ettiren Fransız oyuncu Adèle Haenel, kasım ayında Christophe Ruggia‘yı cinsel tacizle suçlamış ve 12 yaşındayken rol aldığı Les diables filminin yönetmeni olan Ruggia’nın o dönemde kendisini taciz ettiğini ve bu tacizlerin üç yıl boyunca devam ettiğini açıklamıştı. Bu açıklamalarından kısa bir süre sonra Ruggia’dan resmi olarak şikayetçi olan Haenel, yönetmene karşı soruşturma başlatılmasının önünü açtı. Nitekim geçtiğimiz ay Christophe Ruggia bu soruşturma kapsamında gözaltına alındı.

Christophe Ruggia’nın geç de olsa bu suçlamalarla yüzleşmek zorunda kalması adaletin tecelli etmesi adına sevindirici bir haber olsa da, cinsel saldırılar söz konusu olduğunda Fransa sinemasının istenen noktada olduğunu söylemek pek mümkün değil. Zira Amerika’da tecavüzden suçlu bulunan, son dönemde de adı tecavüz suçlamalarıyla gündemde olan Roman Polanski, Fransa sinemasında varlık göstermeye ve sinema dünyası tarafından takdir edilmeye devam ediyor. Polanski’nin son filmi olan J’accuse‘ün 45. César Ödülleri’nde en çok adaylık alan film olması da bunun en büyük göstergelerinden biri.

Adèle Haenel, Fransa Sinemasında Beyaz Erkeklerin Bakış Açısıyla Anlatılan Hikâyelerin Çoğunlukta Olmasını Eleştirdi

Geçtiğimiz günlerde New York Times’a verdiği röportajda bu konuya değinen Adèle Haenel, Roman Polanski’nin hâlâ sinema dünyasında kabul görüyor olmasını sert sözlerle eleştirdi. Kendisi de bu yıl César Ödülleri’nde aday olan Haenel, Polanski’yi ödüllendirmenin tüm cinsel saldırı mağdurlarına saygısızlık olduğunu ve kadınlara tecavüz etmenin o kadar da kötü bir şey olmadığı mesajını verdiğini belirtti ve ekledi: “J’accuse vizyona girdiğinde sansürle ilgili tepkiler duyduk. Bu sansür değil, bu kimi izlemeyi seçtiğinizle ilgili. Ve yaşlı, zengin, beyaz adamlar, merak etmeyin tüm iletişim kanalları elinizde.”

“Fransa sinemasındaki asıl sansür bazı insanların görünmez olması. Filmlerdeki beyaz olmayanlar nerede? Beyaz olmayan yönetmenler? Filmi (Les misreables) büyük başarı yakalayan Ladj Ly ve Mati Diop gibi istisnalar var ama bu film dünyamızdaki gerçekliği yansıtmıyor. Azınlıkta kalmaya devam ediyorlar. Şimdilik hikâyelerin büyük bölümü klasik beyaz, erkek, heteroseksüel bakış açısıyla anlatılmaya devam ediyor.”

Roman Polanski’nin 45. César Ödülleri’nde aldığı adaylıklar Haenel gibi Fransa sinemasının pek çok önemli ismi tarafından tepkiyle karşılanmış ve aralarında Jacques Audiard, Robin Campillo, Laurent Cantet, Bertrand Tavernier, Céline Sciamma, Claire Denis, Arnaud Desplechin, Mati Diop, Léa Seydoux, Roschdy Zem, Bérénice Bejo, Michel Hazanavicius ve Omar Sy gibi isimlerin bulunduğu bu sinemacılar açık bir mektuba imza atarak Académie des Arts et Techniques du Cinéma’nın yönetiminde değişilik yapılmasını talep etmişti. Önemli isimlerin desteğini alan bu talep karşılık bulmuş ve César Ödülleri’nden sorumlu olan yönetim kurulunun tüm üyeleri istifa etme kararı aldı.

Adèle Haenel gibi pek çok ismin dile getirdiği bu sorunlar konusunda Fransa sinemasında ne gibi adımlar atıldığını bekleyip göreceğiz.

Kaynak: The Playlist

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information