Yunanistanlı yapımcı ve yönetmen Athina Rachel Tsangari, karantina sürecinde yaşadıklarını ve neler yaptığını anlattığı bir yazı kaleme aldı.

Attenberg, Before Midnight, Chavalier gibi filmleri birçok festivalde gösterilen başarılı yönetmen ve yapımcı Athina Rachel Tsingari, koronavirüs salgını nedeniyle karantinada kaldığı dönemi anlatan bir yazı kaleme aldı. Karantina sürecinde yaşadıklarından, izlediği filmlerden, takip ettiği kanallardan bahseden yönetmen, bu sürecin kendi ruh hâlini nasıl etkilediğini de aktarıyor.

Paul Thomas Anderson’ın Phantom Thread filmini izlediğimde bir yığın kitap, Blu-ray, abur cubur ve dondurma ile birlikte internetten ve insanlardan uzak bir hâlde yatağımda kalmaya zorlanmayı (ölümcül bir şey olmayacak) nasıl da isterdim diye düşündüğümü hatırlıyorum.”

“Dileğim şimdi gerçekleşmiş oldu. Bir tür inzivaya maruz kaldık, yine de yoğun, genel toplumsal bir inziva. Çocukluğumuzdaki bir yaz akşamüstü anı gibi. Tüm şehir uykuda gibi. Ağustosböcekleri hariç ölüm sessizliği var. Kız kardeşim ve ben yatakta bir şeyler okuyoruz, giysiler giyiyoruz, denize koşmak ve arkadaşlarımıza katılmak için saatin 5 olmasını sabırla bekliyoruz.”

“Salgın zamanı belli belirsiz bir şekilde sıkıştırılmış ve bırakılmış gibi hissettiriyor, aşırı uyarılmış bir duraksama, nahoş bir sessizlik. Radyo sesleri, hararetli ekranlar, bedensiz buluşmalar, mesafeli ölümler, ön saftakiler, ücretsiz izne çıkaranlar ve kurtarıcılar. Umursamazlık, aşırı çalışma, suç, kaygı, özlem, odaklanamama ve dikkat dağınıklı hâlleri arasında sallanıp duruyorum. Bir döngüde sıkışmış, bir yetişkinin bedenindeki 9 yaşında bir çocuk. Her gün Groundhog Day.”

Athina Rachel Tsangari: “David Lynch’in Hayal Kurmak, Bir Ağacın veya Pencerenin Altına Oturup Havadan Fikirler Yakalamak İçin Yaptığı Çağrıda Teselli Buluyorum”

“Salgın ortasında ve sonrasında bir yönetmen olarak rolümü göz önünde bulunduruyorum. Önemli mi önemsiz miyim, ölüm mü felaket tüketicisi miyim, ayrıcalıklı bir gözlemci mi kaydedici miyim, uyur gezer mi, taşıyıcı mıyım, beden miyim antikor muyum?”

David Lynch’in hayal kurmak, bir ağacın veya pencerenin altına oturup havadan fikirler yakalamak için için yaptığı çağrıda teselli buluyorum. Şanslı bir günümde, birden kaçışan bir fikir göründüğünde, hemen onu yakalayıp notlarımın arasına alıyorum ve onun bir cümleye, resme, sembole dönüşeceğini umut ediyorum. Zaman ve mekândaki bu çatlaklardan sızan fikirleri yakalıyor muyuz hapsediyor muyuz zaman gösterecek.”

Yönetmen ayrıca salgın günlerinde kendini nasıl meşgul ettiğini ve neler okuyup izlediğini de sıraladı. Okudukları arasında Jim Crace’in Harvest, Jane Bowles’ın Two Series Ladies, Daniil Kharms’ın Today I Wrote Nothing, Manny Farber’ın Negative Space, Colin Tudge’ın The Secret Life of Trees kitaplarını ve farklı yazarlardan birçok farklı eseri sıraladı.

İzlediği belgesel ve filmleri de sıralayan Tsangari, Columbia Noir serisi, Safdie Kardeşler‘in yer aldığı Adventures in Moviegoing bölümünü, Hal Ashbly ve Maren Ade filmlerini Criterion Channel platformundan izlediğini belirtti. Tsangari ayrıca Béla Tarr’ın Sátantángó filminin restore edilmiş hâlini ve Albert Serra’nın Liberté filmini Film at Lincoln Center’ın Virtual Cinema’sı üzerinden izlediğini Cinephobe.tv, LRB Screen at Home gibi birçok farklı mecrayı da takip ettiğini belirtiyor.

Yönetmen son olarak karantina sürecinde Jennifer Higgie’nin hazırladığı Bow Down: Women in Art, Nick Kroll ve John Mulaney’in hazırladığı Oh Hello, The Film Comment Podcast at Home gibi podcast yayınlarını da takip ettiğini belirtti.

Film, sinema, edebiyat gibi alanların yanında zamanını mutfakta ve ev işleri ile uğraşarak geçirdiğini anlatan Tsangari, kendine vejetaryen bir bahçe yaptığını, ekmek kraker, elma sirkesi, hardal ve bitkisel tonik ürünleri de yaptığını belirtti.

Kaynak: BFI

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information