Türkiye’nin Oscar aday adayı Ayla filminin akıl almaz senaryo serüveni: Yapımcı tarafından engellenen bir senarist.
Ayla filmini şimdiye Türk – Kore ortak yapımı, bu yıl Türkiye’nin Oscar aday adayı olarak duyduk ama film son günlerde ne Oscar’la ne de konusuyla değil başka bir mesele ile gündemde.
‘’1950 yılında Kuzey Kore, Güney Kore’ye saldırdığında Birleşmiş Milletler’in yaptığı yardım çağrısı sonucu Türkiye, Kore’ye bir tugay gönderir. Her şey gönderilen tugayın içindeki askerlerden birisi olan Süleyman Astsubay’ın savaş meydanında annesi babası öldürülmüş küçük bir kız bulmasıyla başlar. Süleyman Astsubay bulduğu 5 yaşındaki küçük kıza ay gibi yüzü olduğu için Ayla ismini verir. 15 ay boyunca Ayla’nın bakımını üstlenen Süleyman Astsubay’ın artık Türkiye’ye dönmesi gerekmektedir. Ayla’yı bırakıp gitmek istemeyen Süleyman, Ayla’yı Türkiye’ye götürmek için birçok yolu dener ancak bir türlü Kore yasalarını aşıp Ayla’yı Türkiye’ye dönerken yanına alamaz. Savaş günlerini geride bıraktıktan 60 yıl sonra Ayla ve Süleyman tekrar bir araya gelirler.’’
Filmin konusu kısaca böyle. Can Ulkay‘ın yönettiği Ayla filminin oyuncu kadrosunu ise Çetin Tekindor, İsmail Hacıoğlu, Erkan Petekkaya, Altan Erkekli gibi oyuncular oluşturuyor. Filmin senaristi ise Sınav, Uzun Hikaye, Kavak Yelleri gibi projelerde de imzası bulunan Yiğit Güralp.
Yapımcı Tarafından Engellenen Bir Senarist!
İşte asıl hikayemiz tam burda başlıyor. Yiğit Güralp sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulunuyor ve kendisinin filmin tüm resmi hesaplarından engellendiğini söylüyor. Bunun üzerine Birgün gazetesinden Tuğçe Madayanti Dizici, senarist Yiğit Güralp’e ulaşıp kendisiyle röportaj yaparak bu saçma ve etik olmayan durumu Ayla: Bir Oscar avantürü başlığıyla haberleştiriyor.
Röportajda senarist Yiğit Güralp, yapımcı Mustafa Uslu’nun kendisini filme ulaşabileceği tüm hesaplardan engellediğini, şu anda filmin resmi web sayfasında, Youtube hesabında, fragmanda, hiçbir yerde isminin olmadığını, oldukça uzun süredir, hiçbir etkinlikten haberdar edilmediğini, hiçbir yere davet edilmediğini, filmin katıldığı uluslararası organizasyonları sıradan vatandaş gibi basından duyduğunu anlatıyor.
Güralp, bu sorunun yapımcının iddia ettiği gibi kendisinin, Kültür Bakanlığı’na ‘’Bu filmi Oscar’a göndermeyin’’ diye gönderdiği bir yazıyla alakası olmadığını, zira böyle bir yazı yazmadığını belirtiyor.
Güralp’e göre tüm sorun yapımcının aşırı egosu. Hatta öyle bir ego ki kendisini senaristin de, oyuncuların da, yönetmenin de önüne koyan bir ego olduğunu, Kültür Bakanlığı’nın kendisiyle temasa geçtiğini ve filmin vizyon sürecinden sonra sorunu hukuksal boyuta taşıyacağını söylüyor. Tüm bu süreçte ise en çok yönetmen Can Ulkay’ın ve başrol İsmail Hacıoğlu’nun ‘’Bize dokunmayan yılan bin yaşasın’’ tavırlarına çok kırıldığını belirtiyor.
Tuğçe Madayanti Dizici’nin de haberinde belirttiği gibi, Akademi katı kuralları olan gelenekselci bir yapıdır. Bir filmin senaristinin adı geçmeden Oscar aday adayı yapılmasına izin verirler mi? Bu süreç ilerledikçe yapımcı ile akademinin arasındaki ilişkiye şahit olabileceğiz ama Akademi bizim ülkemizde gayet işlevsel olan ”vur kafasına, al lokmasını” anlayışını kabul etmez.
Türkiye Sineması ortaya muazzam işler çıkarsa da ne yazık ki çok büyük sorunlarla boğuşuyor. Kimlik, tekelleşme, gişe filmlerinin kalitesizliği, sendikalılaşmaya – örgütlenmeye yeterli önemin verilmemesi gibi sorunların yanında sektörde çok uzun zamandır herkes tarafından bilinen ”Yapımcı” sorunu da bu olayla birlikte tekrar kendini hatırlattı. Arada çok güzel istisnaları olsa da, emeğe ve vicdana önem veren yapımcıları tenzih ederek, yapımcılar genellikle teknik ekip çıkışlı olmadıkları için kendilerini ekibinin yerine koyamayan, empati yoksunu yöneticiler oluyorlar ve ne yazık ki büyük bir çoğunluğu ”Parayı veren düdüğü çalar” ilkesinden yola çıkarak kendini geliştirmiş meslek sahibi insanlar oluyorlar. Evet o filmin çekimi için o yapımcı, o para gerekli, herkes bunun farkında. Ama yapımcıların farkına varmadığı bir nokta var: Sinemayı sinema yapan, sanat yapan emek ve vicdandır. Umarız yapımcılar da para her şeydir kafasını bir kenara bırakıp bunun farkına varırlar.
Kaynak: