Bağımsız filmlerin dağıtıcısı M3 Film ve Kariyo & Ababay Vakfı işbirliğiyle hayata geçirilen Başka Sinema’nın Mart ayı filmleri belli oldu.
7 Mart – Mavi Dalga
Yaz boyunca görüşemeyen Deniz ve arkadaşlarının birbirlerine anlatacakları çok şey vardır. Son sınıftaki erkeklerin boyu ansızın uzamış, yeni albümler piyasaya çıkmış, Balıkesir’e doğalgaz gelmiştir. Ama aynı zamanda hiçbir şey değişmemiştir sanki. Anne babaları iş güç derdindeyken, Deniz ve arkadaşlarının üniversite tercihi konusunda kafaları hâlâ karışıktır. Günlük hayatın rutin telaşı içinde bir yandan gelecek planları yapar bir yandan da ergenliklerinin en çetrefil dönemini yaşarlar. Kaya’yla yakınlaşıyor olsa da Deniz’in aklı hâlâ rehberlik hocası Fırat’tadır. Arkadaşlarına bunun “her zamanki gibi bir şey” olmadığını kanıtlamak ister. Hem arkadaşlarının gelecek tasarılarından, hem de anne babasının mevcut durumlarından farklı bir hayatı arzular Deniz. Kimsenin bilmediği bir şarkı, umutsuz bir aşk, yalnızlık… İstanbul yerine Ankara, fen yerine sosyal bilimler… Başka bir dünya ama neresi?
14 Mart – The Wind Rises
Jiro uçmayı ve güzel uçaklar tasarlamayı hayal ediyordur. Erken yaşlardan itibaren miyop olan ve pilotluk yapması mümkün olmayan Jiro, 1927 yılında Japonya’nın önde gelen havacılık şirketlerinden birinde kendine iş bulur. Dehası kısa bir sürede fark edilir ve Jiro dünyanın sayılı uçak tasarımcılarından biri olur.
The Wind Rises, Jiro’nun yaşamını ve onu etkileyen 1923 Büyük Kanto Depremi’ni, Büyük Buhran’ı, verem salgınını ve Japonya’nın II. Dünya Savaşı’na girişini konu ediniyor. Nakoho ile tanışp ona aşık olan Jiro, Honjo ile de dostluğunu ilerletip pekiştirir. Olağanüstü icatlara imza atarak geleceğin havacılık dünyasını şekillendirir.
[youtube video_id=”2QFBZgAZx7g” width=”600″ height=”350″]
14 Mart – Köksüz
Beklenmedik bir kayıpla sarsılan bir ailenin, bu kaybın ardından nasıl baş edeceklerini bilemedikleri yeni durumla karşı karşıya kalmaları, aile içindeki erk mücadelesi ve yetersizlik, kaçışlar, iletişimsizlik, suçluluk, bunun yarattığı öfke ve bunalım; aidiyet hissi ve bu hissin yoksunluğunun insanları sürüklediği uçlar üzerine bir film.
Köksüz, bir kaybın ardından yeniden aile olmayı başaramayan, gün geçtikçe kendini yok eden 4 karakterin kaybolma hikayesidir.
[youtube video_id=”8wHTHrkwK6Y” width=”600″ height=”350″]
21 Mart – Mavi Ring
Kentli, orta sınıf, mazbut bir aile ortamında yetişmiş olan Doktor Pınar, Eskişehir Devlet Hastanesi’nde uzman doktor olarak çalışmaktadır. Doktor Pınar, bir gece yarısı, çalıştığı hastanenin başhekimliğinin resmi görevlendirmesi ile kendisini askeri bir cipin içerisinde kent hapishanesine giderken bulur. Ancak Pınar’ın o gece ve takip eden gün boyunca yaşadığı olaylar, onun hayat ve toplumla kurulu (ve doğal yollardan olması gerektiği gibi kurulmuş olduğunu düşündüğü) bütün ilişkilerini baştan aşağı değiştirmesine yol açacaktır. İradesi dışında çıktığı bu yolculuk onun için hayatı, insanı ve devleti yeniden tanıma, görünür olana kuşku ile yaklaşıp gerçeği keşfetme yolculuğudur. Başlangıçta klasik ve sert bir hapishane hikâyesini andıran Mavi Ring’deki yolculuk, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmayabileceğini anlatıyor.
[youtube video_id=”l9KKVROKbYs” width=”600″ height=”350″]
28 Mart – Michael Kohlhaas
2013 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan MICHAEL KOHLHAAS/ADALET İÇİN Kafka’nın “Ne zaman aklımdan geçse gözyaşlarına boğulurum” dediği, Heinrich von Kleist’in unutulmaz edebiyat klasiğinden uyarlandı. 16. Yüzyılda geçen hikayede Michael Kohlhaas ailesine bağlı, varlıklı, onuruyla yaşayan bir at taciridir. Bir gün yoluna çıkan bir baron adaletsiz bir şekilde atlarına el koyar. Kohlhaas kendisine tazminat ödenmesi için yaptığı başvuru sonuçsuz kalınca, açıktan açığa meydan okumaya başlar. Yönetime isyan eden halkın da katılımıyla bir ordu kurar ve tüm ülkeyi ateşe atmak uğruna hakkını arama mücadelesine girişir. Adaleti yalnızca kendi için değil, ülke için de sağlaması gerektiğini anlayınca ailesini de büyük bir tehlikeye atmış olacaktır. Filmdeki olağanüstü performansıyla övgüler toplayan Mads Mikkelsen’e David Kross, Denis Lavant ve Bruno Ganz eşlik ediyor.
[youtube video_id=”wueqkJn_4wk” width=”600″ height=”350″]
28 Mart – A Thousand Times Good Night
Rebecca dünyanın sayılı savaş fotoğrafçılarındandır. Kabil’de bir kadın intihar bombacının fotoğraflarını çekmek üzere görevlendirildiği sırada olayın içine fazlasıyla girer ve ciddi biçimde yaralanır. Evine ise bir başka bomba düşer. Kocası ve kızları, onun çalışarek kendisini öldürmesi düşüncesine daha fazla dayanamazlar ve ona bir ültimatom verirler: Ya işini ya da ailesini seçecektir. Karar vermesi hiç de zor değildir.