Hollywood’un en karanlık, tuhaf ve yaratıcı yönetmenlerinden Tim Burton’ın 1988 yapımı ikinci uzun metrajı Beetlejuice (Beterböcek) yönetmenin sonraki filmlerinde de bolca karşılaşacağımız benzersiz üslubundan izler taşıyan ilk örneği olarak muazzam atmosferi ve eğlenceli havasıyla her neslin sevip bağrına basacağı yapımlardan biri kuşkusuz. Senaryosunu Michael McDowell’ın kendi hikâyesinden uyarlayarak yazdığı filmin oyuncu kadrosunda Michael Keaton, Alec Baldwin, Geena Davis, Winona Ryder, Jeffrey Jones ve Catherine O’Hara gibi usta oyuncular yer alıyor. Bir trafik kazasında ölen ve evlerine döndüklerinde aslında ölmüş olduklarını idrak eden genç bir çiftin etrafında dönen hikâyede bu çiftin öteki dünyaya kabul edilene kadar kendi evlerinde bir hayalet olarak kalmaları ve bu süreçte yaşanan olaylar konu edilir. Bir süre sonra genç çiftin şehirli bir ailenin kendi evlerini satın alıp eve yerleşmeleriyle huzurları kaçar ve bu aileyi evden kaçırtmaya karar verirler. Ancak aileyi evden defetmek için Beterböcek adlı bir hortlaktan yardım istemek zorunda kalırlar.
Eğlenceli konusu, dönemine göre başarılı efektleri ve şahane müzikleriyle Beetlejuice’u özleyenlerin seveceğini düşündüğümüz birebir aynı çizgide ilerlemese de atmosferiyle keyifli bir seyir olacağına inandığımız filmleri listeledik.
Hazırlayanlar: Emre Serbes, Melike Ölker
Beetlejuice’u Sevenlerin İzlemesi Gereken 10 Film
Topper (1937)
Constance Bennett ve Cary Grant’ın başrollerinde yer aldığı Topper, Thorne Smith’in 1926 yılında yayımlanan romanından uyarlandı. Senaryosunu Eric Hatch, Jack Jevne ve Eddie Moran’ın birlikte kaleme aldığı 1937 yapımı filmin yönetmenliğini ise Norman Z. McLeod üstlendi. Film, sıkıcı ve tutucu bir tip olan Cosmo Topper’ın başkanı olduğu bir bankada hissedar olan eğlence düşkünü çift Kerbys’in dikkatsizce araba kullandıkları bir gün kaza yapıp birer hayalete dönüşmelerini ve sonrasında gelişen olayları konu alıyor. İyi ya da kötü amelleri olmadığı için arafta kalan çift iyi bir şey yapmaya karar verirler. O da Topper’ı rehabilite etmektir.
Willy Wonka & the Chocolate Factory (1971)
Roald Dahl’ın Charlie’nin Çikolata Fabrikası adlı romanından uyarlanan 1971 yapımı müzikal film Willy Wonka & the Chocolate Factory, Charlie isimli bir çocuğun altın bileti bulmasıyla dört çocukla birlikte bir sır gibi saklanan Willy Wonka’nın çikolata fabrikasını gezmelerini konu alıyor. Mel Stuart’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosunu da yazarın kendisi kaleme almıştır. Filmde Willy Wonka’ya hayat veren Gene Wilder, şahane performansıyla başarılı bir karakter profili çizerek hafızalara kazınmıştır. Film aynı zamanda müzikleriyle Akademi Ödüllerine aday gösterilmiştir.
Gremlins (1984)
Joe Dante’nin yönetmenliğini üstlendiği 1984 yapımı fantastik komedi Gremlins, başlangıçta minicik sevimli yaratık olarak görünen ancak gece beslenmeye kalktıklarında ya da suyla temas ettiklerinde vahşi birer katile dönüşen yaratıkları beyazperdeye taşıyor. Zaman içinde efsaneleşen ve 1990’da bir devam filmiyle geri dönen Gremlins, babası tarafından kendisine hediye edilen Gizmo isimli bir gremlin’e yapmaması gerekenleri yapan ve bunun sonucunda kasabanın altını üstüne getiren canavarlarla baş etmeye çalışan küçük bir çocuğun maceralarını konu alıyor. Chris Columbus’un senaristliğini üstlendiği film, gerek tema müziğiyle gerekse kült olmuş canavarlarıyla hayatlarımıza yer etmiş bir yapım.
Little Shop of Horrors (1986)
Roger Corman’ın yönettiği 1960 yapımı aynı isimli filmin yeniden çevrimi olarak planlanan, sadece orijinaline göre müzikal sekansları arttırılan Little Shop of Horrors, bir çiçekçi dükkanında çalışan ve bitkilere oldukça düşkün Seymour’un hikâyesini anlatmaktadır. Seymour, iş arkadaşı Audrey’e aşıkken Audrey’nin sevgilisi dişçi Orin de kimse tarafından sevilmemektedir. Seymour’un Audrey 2 adını verdiği ve insan yiyen bitkinin kontrolden çıkmasıyla hikâye çok daha farklı bir noktaya evrilecektir.
Frank Oz’un yönetmenliğini yaptığı, başrollerinde Rick Moranis, Ellen Greene’nin yer aldığı filmin yan rollerinde ise Steve Martin, James Belushi ve Bill Murray gibi isimler yer alıyor. Görsel dünyası, müzikleri ve kana susamış bitkisi ile Little Shop of Horrors kendine has bir atmosfer sunuyor izleyicisine.
The Witches of Eastwick (1987)
Amerikalı yazar John Updike’ın aynı isimli romanından uyarlanan 1987 yapımı The Witches of Eastwick (Kasabanın Cadıları), fantastik hikâyesi ve keyifli anlatımıyla mutlaka görülmesi gereken yapımlardan biri. Yönetmenliğini George Miller’ın senaristliğini ise Michael Cristofer’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda da birbirinden şahane isimler yer alıyor. yapıyor. Michelle Pfeiffer, Cher, Susan Sarandon ve Jack Nicholson ile büyük bir eğlence vadeden film kasabanın yerel gazetesinde köşe yazarlığı yapan Sukie, heykeltıraş Alex ve kasaba okulunda müzik öğretmenliği yapan çellist Jane adlı üç kadın etrafında şekillenir. Kasabalarına yeni taşınan ve kasabanın en büyük malikânesini satın alan gizemli bir adam olan Daryl ile tanışmalarıyla gelişen olaylar baş gösterir ve üç kadının ani değişimi kasaba halkının diline düşer.
Delicatessen (1991)
Fransız yapımı kara komedi Delicattessen, kült film Amélie’nin yönetmeni Jean-Pierre Jeunet’nin Marc Caro ile birlikte yönetmenliğini üstlendiği ilk uzun metrajlı filmi. 1991 yapımı bu post-apokaliptik film son derece sürrealist anlatımıyla sinema tarihinde önemli bir yerde konumlanmıştır. Jeunet, Caro ve Gilles Adrien’in birlikte kaleme aldığı senaryosuyla film Fransa’da bulunan ve sahibi kasap olan bir apartmanda yaşayan bir grup garip insanı konu alıyor. Apartmana yeni taşınan Lousion ile şekillenen hikâyesiyle karakter odaklı bir film olan Delicattessen’in oyuncu kadrosunda Dominique Pinon, Karin Viard, Marie-Laure Dougnac ve Jean-Claude Dreyfus gibi başarılı isimler yer alıyor.
The Addams Family (1991)
İzleyicisini dünyanın en tuhaf ailesinin yaşamına konuk eden The Addams Family, Charles Addams’ın aynı adlı çizgi filminden 1991 yılında beyazperdeye uyarlanmıştır. Yönetmenliğini Barry Sonnenfeld’in üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Anjelica Huston, Raul Julia, Christopher Lloyd, Christina Ricci gibi başarılı oyuncular yer alıyor. Oldukça zengin ve tuhaf bir aile olan Addams’ları soymaya çalışan ve bu uğurda birçok entrika çeviren üçkâğıtçıların ailenin içine kadar girmelerini konu alıyor. Karanlık komedisiyle hafızalarımıza kazınan The Addams Family mutlaka izlemeniz gereken keyifli bir yapım.
Death Becomes Her (1992)
Martin Donovan ve David Koepp’in senaryosunu yazdığı, Back to the Future serisini yöneten Robert Zemeckis’in yönetmenliğini üstlendiği Death Becomes Her, fantastik ögeler içeren bir komedi filmi. Başrollerinde Meryl Streep, Bruce Willis, Goldie Hawn ve Isabella Rossellini gibi yıldız isimleri gördüğümüz Death Becomes Her, eski nişanlısı ile evlenen ve ömür boyu pek çok konuda rakibi olan Madeline’inden bir şekilde öcünü almak isteyen Helen’in hikâyesini anlatıyor. Fantastik ögeleri olanbir romantik komedi izleğinde giden film, oyuncularının başarılı performansları ile keyifli bir seyirlik sunuyor.
De Grønne Slagtere (2003)
Danimarka’nın küçük bir kasabasında kasap olarak çalışan ve patronlarının bitmek bilmeyen baskılarından bıkan Svend ve Bjarne, kendi kasap dükkanlarını açmak için kollarını sıvar. Farklı farklı sorunları olan Svend ve Bjarne’ın açtığı kasap dükkanı siftah bile yapamaz. Fakat Svend’in yol açtığı kaza olayları tersine çevirir.
Danimarka sinemasının en üretken isimlerinden biri olan Anders Thomas Jensen’in ikinci uzun metrajı olan De grønne slagtere, absürtlüğün sığ sularında gezen kara mizahı ile Jensen’in filmografisini belirleyen yolda önemli bir yapım. Filmin oyuncu kadrosunda bulunan Mads Mikkelsen, Nikolaj Lie Kaas ve Nicolas Bro gibi isimlerin, Jensen’in 15. !f İstanbul’da gösterilen yeni filmi Mænd & høns’ta da yer aldığını belirtelim.
Coraline (2009)
1993 yapımı efsanevi animasyon The Nightmare Before Christmas’ın yönetmeni Henry Salick’in usta yazar Neil Gaiman’ın aynı adlı novellasından 2009 yılında beyazperdeye uyarladığı Coraline, yeni taşındıkları evde küçük bir kapının ardından açılan koca bir evreni keşfeden küçük bir kızın maceralarını konu alıyor. Coraline, yeni keşfettiği bu dünyanın başlangıçta kendi yaşamanın aynısı olduğunu görür ancak bu evren çok daha fantastik ve eğlencelidir. Sık sık bu evreni ziyaret etmeye başlayan Coraline; bir süre sonra burada karşılaştığı zorlukları, cesareti ve azmi ile alt etmek zorunda kalır. Keyifli ve güçlü hikâyesiyle Coraline aynı yıl hem Akademi hem de Altın Küre Ödüllerine En İyi Animasyon dalında aday gösterildi.
