Berlin, Sundance ve New York film festivallerinin direktörleri, Cinetic Media kurucusu John Sloss’un moderatörlüğünde gerçekleşen online söyleşide bir araya gelerek, salgın sonrası festivalleri nelerin beklediği hakkında konuştu.
Sinema endüstrisi, salgın dolayısıyla film festivallerinin ne zaman ve nasıl bir biçimde tekrardan yapılmaya başlayacağını öngörmekten çok uzakta. Başta Cannes Film Festivali olmak üzere pek çok film festivali iptal edildi. Pek çok insan işlerin yeniden normale döneceği umuduyla Toronto, Venedik ve Telluride üçlüsüne bakıyor. Ancak bu festivaller bu yıl gerçekleşse dâhi kesinlikle normalden farklı olacak.
Gerçekçi olmak gerekirse, koronavirüs salgınının 2021 takvimini de etkileyeceği muhtemel, özellikle de ikinci dalga olması durumunda. Bu yüzden üç büyük festivalin önümüzdeki 12 ay için plan yaptığını duymak sürpriz olmaz. Ocakta düzenlenen Sundance, şubatta düzenlenen Berlin ve daha yakın bir tarihte, eylül veya ekimde düzenlenecek New York Film Festivali pandemi sonrası planlamalar için yoğun mesai harcıyor.
Perşembe günü Cinetic Media kurucusu John Sloss moderatörlüğünde gerçekleşen online söyleşide; Sundance Film Festivali‘nin yeni direktörü Tabitha Jackson, yine aynı şekilde New York Film Festivali‘nin direktörlüğünü kısa süre önce üstlenen Eugene Hernandez ve Berlin Film Festivali direktörlerinden Carlo Chatrian bütün bu durumları masaya yatırdı.
2021’de Sundance ve Berlin’in Programlarının Nasıl Şekilleneceği Bu Sonbahardaki Festivallerin Durumuna Bağlı
“Bu yıl öngörülemeyen bir yıl.” diyen Chatrian 2021 yılında Berlin’de sosyal mesafe zorunluluğunun izleyici sayısı üzerindeki kısıtlamasına ve mevcut prodüksiyonların durdurulmasının yaratacağı etkiye dikkat çekti.“Kaç filmin festivalimiz için hazır olacağını bilemiyoruz. Berlin büyük bir şehir ve yerel izleyiciye itimat ediyoruz. Eğer güçlü kısıtlamaları uygulamak durumunda kalırsak, o zaman bu başka bir festival olur.” açıklamalarında bulundu.
Tabitha Jackson da 2021’deki büyük değişikliklerden bahsetti ve “Utah kilit bir unsur ve bu durum planlamaları oldukça güçleştiriyor. Ocak ayında Utah’ta grip mevsiminde bunun gerçekliği nedir? Her hafta değişiklikler olurken bunu şimdiden planlamaya çalışmak… Ama herkes bunu başarabilmemizi istiyor.” açıklamalarında bulundu.
Prodüksiyonların durması ve olası film yetersizliği konusunda Jackson, bu sonbahardaki festivallerin yapılamaması durumda, elde çok fazla ürünün kalacağına işaret etti.“Film festivallerine olan şeylere bağlı olarak bu yıl kıtlık mı olacak yoksa bolluk mu bunu söyleyemem. Bize sunulan şeyleri görmek istiyorum. “ dedi ve salgın sonrası kurgusal olmayan filmlerin yapılması daha kolay olacağı için bu yapımların ağır basacağını ileri sürdü.
Görüşmeyi düzenleyen Sloss, ayrıca Oscar törenlerinin olası ertelenme durumundan da bahsetti. Eğer bir erteleme olursa, bu Berlin ve Sundance’in yapılmasını da etkileyecektir. Ödül sezonunda yürütülen tanıtım kampanyalarının festivalle çakışmasına dikkat çeken Jackson “Bu sektörün yarısının kampanya başlatmak için festivalin ortasında gitmeyeceği anlamına gelecektir” diye ekledi.
İzleyici Kısıtlaması Nedeniyle Festivallerde Fiziki Gösterimlere Online Gösterimler de Eşlik Edebilir
Sloss ayrıca sosyal mesafe uygulamasının devam etmesi ve bilet satışlarında bir kısıtlamanın olması durumunda, bu festivallerde online gösterimlerin de olup olmayacağı sorusunu yöneltti.
Hernandez “İlk önceliğimiz insanları büyük bir sinematik deneyime davet etmek. Ancak bence birçok insan bu deneyime erişim bulamayacak. Bu da online gösterimleri düşünmeye itecek bir durum olacak. Bunu canlı deneyimlerin yanında mümkün kılabilirsek bu bir zafer olur” açıklamasında bulundu.
Jackson bu konu ile ilgili olarak “Erişebilirlik konusunda, filminizin mümkün olduğunca çok insana ulaşmasını istiyorsanız, bir dağdaki çok pahalı bir buluşmaya gelemeyecek insanlara, sanal festivalin fırsatlarını değerlendirebilirsiniz. Para işleri nasıl işliyor bilmiyorum, bu bana finansal modeli yok edeceğinin bir kanıtı gibi gelmiyor. Ama kültürel olarak zenginleştirici, güzel bir şey olan filmin değeri olarak gördüğümüz şeyi artırabilir. Küresel bir salgın sırasında, filmleri sadece fiziksel olarak düzenlenen canlı festivaller ile sınırlandırmak, bu sonuca o kadar hızlı varmamalıyız.” açıklamalarında bulundu.
Chatiran, Avrupa’daki festivallerin Amerika’daki festivallere kıyasla kamusal fonlamalara daha çok bel bağladığı için nasıl hareket edecekleri konusunda onlar kadar özgür olmadıklarını vurguladı. Ancak oldukça popüler bir festival olan ve bu yıl 330 bin bilet satan Berlin Film Festivali’nin 2021’de ekstra zorluklarla karşılaşacağını aktardı. “Gelecek yıl, aynı sayıda bilet satışa sunamayacağımızı biliyoruz.”
Sloss, pek çok kişinin sınırlamalar nedeniyle boş kalacak bu koltukları online erişime açaarak izleyicilerle doldurmayı ve böylece festivalde normalde yaratılacak birlikteliği ve diyaloğu yaratmayı düşündüğünü, filmleri olabildiğince çok kişinin izlemesinin ortak amaçları olduğunu belirtti. Asıl soru ise bunu yapmanın en verimli yolunun hangisi olduğu.
Berlin ve Sundance Salgın Sonrası İşbirliğini Sıkılaştırabilir
Sloss ayrıca Sundance ve Berlin’in 2021 yılında işbirliğini arttırabileceğinden bahsetti. Eliza Hittman’in Never Rarely Sometimes Always filmi bu yıl arada bir köprü oluşturmuştu. Sundance’te ilk defa gösterilen film sonrasında Berlin’de yarışmış, her iki festivalden de ödülle dönmüştü. Ancak Berlinale’nin yarışma bölümü için dünya prömiyerini yapan filmlerde ısrarcı olması nedeniyle iki festival arasındaki işbirliği her zaman bu kadar kolay olmuyor.
“Berlin’deki bir Avrupa prömiyeri, Berlin’deki bir dünya prömiyeri kadar etkili olabilir.” diyen Sloss “Yönetmenlerin filmlerini dünyanın farklı bölgelerinde göstermek için bu iki festivale güvenebilmeleri harika olurdu. Bu kadar acı çektiğimiz bir dönemde, Sundance ve Berlin’in bu filmlere ışık tutma adına daha fazla koordine çalışması için bu bir fırsatı mı?” diye bir soru yöneltti.
Her iki festival direktörü de aynı fikirdeydi, ancak Chatrian yarışma için bazı dünya prömiyerlerini tutması gerektiğini belirtti. “Filmler önce gelir. Bu kombonun (Sundance ve Berlin) işe yarayacağından emin olduğumuz sürece buna açığız. Bunu bu yıl Eliza (Hittman) ile yaptım, First Cow filmi ile Telluride’de Kelly Reichardt ile yaptım. Ama aynı zamanda, yarışmadaki filmlerin yarısını Sundance’te prömiyer yapmış filmlerden oluşturamam, bu Berlin’deki pazarı bozar. Eminim Tabitha ile konuşuyor olacağız.”
Sloss konu ile ilgili olarak “Ben her zaman program üzerindeki dünya prömiyeri vurgusunun problematik olduğunu düşündüm. Ama dünya prömiyerlerine yer verilmesi konusunda basından, yerel yetkililerden çok baskı olduğunu biliyorum” ifadelerini kullandı.
Jackson, ‘A sınıfı’ festivallerde oldukça yaygın olan prömiyer politikasının program çeşitliliğini geliştirdiğini ifade etti. “Prömiyer ısrarı, belli birtakım filmlerin dolaşımından ziyade filmlerdeki çeşitliliği garanti ediyor. Bunun değeri burada” açıklamasını yaptı.
Öte yandan Hernandez bu yıl festivali birkaç farklı şekilden gerçekleştireceklerinden ve açıkhavada yapılacak gösterimlerinden bunun bir parçası olacağından bahsetti “Her şey planlandığı gibi giderse, festival bu sonbaharda birkaç farklı şekilde gerçekleştirilecek. İzin verilirse, dikkatli bir şekilde sinemalarımızda olacak. Bunun hakkında çok konuşmadık çünkü hala üzerinde çalışılıyor, ama dışarıda yapılacak gösterimler ve açıkhava bu yıl festivalin yeni bir parçası olacak.”
Kaynak: Deadline