Nietzsche der ki; “Canavarlarla savaşanlar, sonunda canavar olmamaya dikkat etmelidirler. Ve bir boşluğa uzun süre bakarsan, boşluk da sana bakar.” André Turpin’in yönetmen koltuğunda oturduğu 2015 yapımı Endorphine, işte tam da kendini aradığı o boşluğa gözlerini dikmiş Simone’un hikâyesini anlatıyor.
Mommy ve Incendies gibi son yılların en başarılı yapımları arasında yer alan filmlerin görüntü yönetmeni André Turpin, senaristlikten oyunculuğa, montajdan ses efektlerine kadar sinemanın hemen her alanında görev almış bir isim. Özellikle Incendies filminin yürek yakan senaryosunu olağanüstü bir görsel şiire dönüştürmeyi başaran 50 yaşındaki Kanadalı sinemacı, bu kez estetik algısını ve derinliğini gerilim yüklü bir dramaya aktararak, bu yılın ilgi çeken yapımlarından Endorphine‘i seyircilerle buluşturuyor.
Oyuncu kadrosunda Sophie Nélisse, Mylène Mackay, Lise Roy, Guy Thauvette, Monia Chokri, Stéphane Crête, Anne-Marie Cadieux, Théodore Chouinard ve Fanny Migneault Lecavalier gibi isimlere yer veren Endorphine, 40. Toronto Uluslararası Film Festivali kapsamında da gösterilen seçki arasında yer almıştı. Filmin fragmanında gördüğümüz David Lynch esintileri ve gerçeklikle hayali Inception benzeri bir zeminde toplaması ile seyircinin kayıtsız kalmasının pek mümkün gözükmediği Endorphine, bizzat Turpin’in kendi ifadesiyle “Tarkovski-vari” bir yolculuk vaat ediyor!
Bilinç, Korkunç Bir Lanettir. Düşünürsün, Hissedersin, Acı Çekersin!
André Turpin’in 2001 yılında senaryosunu da yazdığı Soft Shell Man‘den 14 yıl sonra yeniden yönetmenlik koltuğuna oturduğu bilinç ve hafıza temalı psikolojik gerilim filmi Endorphine’in konusu kısaca şöyle;
12 yaşındaki Simone (Sophie Nélisse), annesinin korkunç ölümüne tanık olmasının verdiği dayanılmaz acı ile dünyadan kopmuş haldedir. 20’li yaşlarını yaşayan Simone (Mylène Mackay), münzevi bir hayat yaşayan bir tasarımcıdır ve geçirdiği panik ataklarla boğuşmaktadır. Ve Simone (Lise Roy), zamanın doğası adlı bir konferansta konuşmacı olarak yer alan 60 yaşlarında bir fizikçidir. Simone’un hayatının bu üç farklı dönemi, bir bilinç labirenti içinde zamandaki kırılmalar ile birbiri içine girmeye ve çarpışmaya başlar. 3 Simone’un tavşan deliğine yaptıkları yolcukta zamanda ileri geri giderken her birinin içinde Endorphine gezinmeye devam eder ki Endorphine, acı ve travma ile boğuşmanın sanatsal bir örneği olarak da değerlendirilebilir.
Filmin ülkemizde vizyona girip girmeyeceği henüz belirsiz.