Birleşik Krallık’ta aralarında oyuncu ve yönetmenlerin de bulunduğu 3500’den fazla sinema-televizyon çalışanı, sektördeki sistematik ırkçılığın sona erdirilmesini talep eden bir açık mektup yayımladı.
Geçtiğimiz hafta Hollwood’daki bağımsız sinemacılar tarafından yayımlanan ve imzacıları arasında Michaela Coen, Chiwetel Ejiofor, David Yates gibi isimlerin yer aldığı açık mektup, sektör içerisinde ırkçılığın sistematik bir biçimde devam ettiğini iddia ediyordu. Hollywood’daki sistematik ırkçılığa dikkat çeken bu mektup, Birleşik Krallık’taki benzer sorunlara dikkat çeken bir diğer açık mektuba da ilham kaynağı oldu.
Yayımlanan açık mektup yersiz mazeretlerin sona erdirilmesi, bağımsız siyah yapımcıların desteklenmesi, vizyonun genişletilmesi ve daha çok talepkâr olunması noktasında dört ana başlıkta toplanıyor. Amerika’daki “Siyah Hayatı Önemlidir – Black Lives Matter” sloganıyla başlayan ırkçılığa karşı protestoların değişim için önemli bir ilk adım olduğu belirtilirken, gerçeklerin gösterilmesine, siyahların hikâyelerinin değer görmesine ve bu bilincin daha da büyütülmesine olan ihtiyacın altı çiziliyor.
Açık mektubun imzacıları arasında Colin Firth, Ralph Fiennes, Noel Clarke, David Oyelowo, Sophie Okonedo, Meera Syal, Gurinder Chadha, Asif Kapadia, Samantha Morton, Bill Nighy, Ruth Wilson, Ben Whishaw ve Vicky McClure gibi isimler yer alıyor.
Sosyal medyada ırkçılığı kınayan ve dayanışma için atılan mesajların umut verici olduğu belirtilirken Birleşik Krallık’taki sektörün üstüne düşeni yapması gerektiği, sessiz kalınan hikâyelerin ve sözlerin sektörde ve toplumun büyük bir kısmında ayrımcılığa dönüştüğü aktarılıyor. Mektup değişim için şu an önemli bir fırsat yakaladıklarını belirtiyor.
“Siyahların Hayatı Sizin İçin Önemli İse Hikâyelerimiz de Önemli Olmalıdır”
Birleşik Krallık’taki siyahlar gibi azınlıkta olan etnik grupların hikâyelerinin “çok küçük” olarak değerlendirilmesinin hikâyelerine, tarihlerine ve dünya kültürü üzerindeki etkilerine bir hakaret olduğu vurgulanırken, bu hikâyelerin beyaz karakterlere ya da sektörce “değerli” bulunan oyunculara odaklanmadıkları için “çok küçük” olarak nitelendirildiğinin altı çiziliyor.
Beyazların hikâyelerini anlatmanın diğer grupları anlatmaktan daha az riskli olduğunu söyleyerek sürekli aynı temaların oluşturulduğunu aktaran mektup, siyahlarla ilgili önyargılara ters düştükleri için bu hikâyelerin görmezden gelindiğinin altı çiziliyor. Mektupta “Dışarıda sayısız insan bu tarz ırkçılığa maruz kalırken olayları daha geniş perspektiften görmeye izin verilmeli. Eğer siyah hayatlar sizin için önemliyse, hikâyelerimiz ve hangi ölçekte pazarlandıkları ve dağıtıldıkları da önemli olmalıdır” ifadelerine yer veriliyor.
Britanya Film Enstitüsü (BFI) tarafından 2018-19 sezonunda desteklenen yapımcıların sadece yüzde 5’inin farklı ırklardan olduğuna dikkat çekilirken toplumun bu kesimindeki yetenekli isimlerin desteklenmesi gerektiği belirtiliyor Variety’nin takip edilmesi gereken yapımcılar listesinde 2017’den bu yana beyaz olmayan hiçbir yapımcıya yer verilmediği aktarılırken bunun sadece Variety’nin problemi olmadığına, farklı mecralardaki listelerde de durumun böyle olduğuna dikkat çekiliyor.
Mektupta ayrıca sektör için dışarıda yetenekli birçok iyi yazar, yapımcı, aktörün yer aldığı vurgulanırken yeni bir yetenek arandığında belli kalıplara çok kısıtlı kalınmaması önerisinde bulunuluyor. Bu kişilerin sürdürülebilir bir şekilde desteklenmesi ve önünün açılması gerektiği vurgulanıyor.
Aktörlerin, menajerlerin, ajansların kamera arkasında çalışanlar için daha talepkâr olmaları gerektiğini söyleyen açık mektupta siyah yapımcıların, görüntü yönetmenlerinin ya da farklı departmanlardaki set çalışanlarının olmadığı yapımlarda buradaki kişilerin seslerini yükseltmesi, meydan okuması gerektiği belirtiliyor. Temsiliyetin ve çeşitliliğin önemi vurgulanırken aksi takdirde endüstrideki bu kişilerin sektörden dışlanmaya devam edeceği ifade ediliyor.
Kaynak: Deadline