Cannes Film Festivali direktörü Thierry Frémaux; bu yıl festival programında kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan filmlerin rekor sayıya ulaşması, politik filmler ve Amerikan sineması hakkında görüşlerini paylaştı.
Bu yıl 14-25 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 72. Cannes Film Festivali‘nin programı dün düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Pedro Almodóvar, Ken Loach, Terrence Malick, Dardenne Kardeşler gibi usta isimlerin filmlerini barındıran festival programı, aynı zamanda yeni isimlere yer vermesi ve kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan filmlerin rekor sayıya ulaşmasıyla da dikkat çekti.
Festival programının açıklanmasının ardından basın mensupları ile buluşan Cannes Film Festivali direktörü Thierry Frémaux, Variety’e verdiği röportajda; festival programındaki politik filmler, kadın sinemacıların festivaldeki yeri ve Amerikan sineması hakkında görüşlerini paylaştı.
2005 yılında Paris’te gerçekleşen gösterileri konu alan Les misérables‘ın bu yıl festival programında yer almasından yola çıkılarak günümüzde yaşanan politik gelişmelerin festivalde gösterilecek filmlerin belirlenmesinde etkili olup olmadığı sorulan Frémaux, filmleri sadece konularına göre seçmediklerini ama Les Miserables gibi politik filmlerin Cannes’ın olmayı umduğu platformun önemli bir parçası olduğunu ifade etti. Cannes’ı farklı alanlarda içerikler sunan bir yayın evine benzeten Frémaux; Ana Yarışma, Yarışma Dışı ve Belirli Bir Bakış bölümleriyle bunu yapmak istediklerini ve bu sayede aynı yayın evinin yabancı edebiyat, deneme, inceleme gibi içerikler sunması gibi kendilerinin de farklı türlerde filmler sunduklarını belirtti.
Thierry Frémaux: “Cannes ile Amerikan Sineması Arasında Bir Kopukluk Yok.”
Bu yıl festival programında kadın yönetmenlerin imzasını taşıyan 13 film olduğunu ve bunun festival için yeni bir rekor olduğunu ifade eden Cannes direktörü, önceki yıllarda festival programında filmleri gösterilen kadın yönetmenlerin sayısının 10’un üzerine çıkmadığını belirtti. Filmleri yönetmenlerinin cinsiyetlerine göre değerlendirmenin zor olduğunu söyleyen Frémaux, bununla birlikte kadın sinemacıların belli kreatif ve kadınsal hassasiyetleri ifade etmelerini desteklediğini ifade etti. Yarışma bölümünde eşit sayıda kadın ve erkek yönetmen yer almasının mümkün olup olmadığı sorulan Frémaux, bunun sinema dünyasına bağlı olduğunu ve Cannes’ın ancak sinema dünyasında olup bitenleri yansıtabildiğini ifade etti. Ana Yarışma bölümünde genelde kendini ispatlamış usta yönetmenlere yer verilmesinin bu eşitliğin sağlanmasına engel olup olmadığı sorulan Cannes direktörü, Jane Campion’ın hemen hemen her filminin Ana Yarışma bölümünde yer aldığına dikkat çekerek Jane Campion ve Katheryn Bigelow gibi yönetmenlerin daha sık film çekmeleri hâlinde festivalin gediklileri arasında yer alabileceğini ifade etti. Kadın yönetmenlerin filmleri arasında belli bir trend gözlemleyip gözlemlemediği sorulan Frémaux, özellikle Afrika’da heyecan verici bir yönetmen jenerasyonu yetiştiğini ve bu yönetmenlerin neredeyse yarısını kadınların oluşturduğunu ifade etti ve Mati Diop, Maryam Touzani, Mounia Meddour gibi Afrikalı kadın yönetmenlerin bu yıl festivalde filmleriyle yer alacağına dikkat çekti.
Dün düzenlenen basın toplantısında festival programına yeni filmlerin eklenebileceğini söyleyen Frémaux, Variety’e verdiği röportajda Ana Yarışma bölümüne 2 veya 3 yeni film ekleyebileceklerini belirtti.
Geçtiğimiz yıl, insanlar Oscarlar’ı gündeme taşıyıp durdukları için Cannes Film Festivali’ni eylül ayına alacaklarını söyleyen Frémaux, bunun bir şakadan ibaret olduğunu ve festivalin her zaman olduğu gibi mayıs ayında kalmaya devam edeceğini söyledi. Amerikan sineması ile ilişkileri hakkında da konuşan Cannes direktörü, bu yıl Akademi yönetiminden John Bailey ve Dawn Hudson’ı ağırlayacaklarını açıkladı. Bu yıl festivale Rocketman’i gönderen Paramount ve The Dead Don’t Die’ı gönderen Universal ile son derece iyi ilişkileri olduğunu söyleyen Frémaux, Sony’nin de Once Upon a Time in Hollywood’u festivale yetiştirmesini umduğunu belirtti. Ayrıca klasik filmler bölümünde Warner Bros filmi olan The Shining’in yer alacağını hatırlattı. Bu yıl Ana Yarışma’da geçtiğimiz yılkinden daha fazla Amerikan filmi olduğu hatırlatılan Frémaux, Cannes ile Amerika sineması arasında bir kopukluk olmadığını belirtti ve Cannes’in Amerikan sinemasının yeni yüzlerini dünyaya tanıttığını ifade etti.