Japón, Batalla en el cielo, Stellet Licht, Nuestro tiempo gibi önemli filmlerle tanınan Meksikalı yönetmen Carlos Reygadas, The Criterion Collection filmleri arasından 10 favori filmini seçti. Reygadas’ın listesinde RoboCop, Gertrud, Mon oncle gibi yapımlar yer alıyor.
Japón, Batalla en el cielo, Stellet Licht, Nuestro tiempo gibi önemli filmlerle tanınan, Meksika sinemasının özellikle arthouse kanadının en önemli isimlerinden biri olan, varoluşçuluğun etkisinin yoğun şekilde hissedildiği filmler çeken ve çektiği filmlerle tartışmalara neden olan Carlos Reygadas, The Criterion Collection filmleri arasından 10 favori filmini seçti.
Reygadas’ın The Criterion Collection filmleri arasından seçtiği ve birden ona kadar sıraladığı bu listenin ilk sırasında bilimkurgu klasiği RoboCop yer alırken; onu Luis Buñuel imzalı The Discreet Charm of the Bourgeoisie, Jacques Tati’nin yönetmenliğini üstlendiği Mon oncle, Bob Rafelson’ın sinema dünyasına kazandırdığı Five Easy Pieces gibi filmler takip ediyor. Ayrıca bazı sıralara iki film birden koyan yönetmen, neden bu iki filmin aynı maddeye yer aldığını ve bu filmler arasındaki bağı sinemaseverlerle de paylaşıyor.
Carlos Reygadas’ın seçtiği filmlere buradan ulaşabilirsiniz.
Carlos Reygadas’ın The Criterion Collection Filmleri Arasından Seçtiği 10 Favori Filmi
1. RoboCop – Paul Verhoeven
1987 yapımı Paul Verhoeven klasiği RoboCop, çekildiği dönem bilimkurgu sinemasına yeni bir soluk getirmişti. O dönemlerde çocuk olan Carlos Reygadas, filmin ritmini, yoğunluğunu ve dürüstlüğünü sevdiğini söylüyor. Yönetmenin dürüstlükten kastı filmdeki her şeyin açık, anlamlı olması ve derinden hissedilmesi. Oyuncuların kendisi için çok tanınmamış olması da filmi onun gözünde bir noktada oldukça gerçekçi yapmış. Hatta sinemada sesin bu kadar önemli bir unsur olmasını ilk kez o zaman fark etmiş.
2. Le charme discret de la bourgeoisie – Luis Buñuel
Carlos Reygadas, bu listenin iki numarasına sinemada gerçeküstücülük denince akla gelen ilk isim olan Luis Buñuel’in Le charme discret de la bourgeoisie filmini koyuyor. Luis Buñuel’in her filmini çok sevdiğini belirten yönetmen bu filmi ilk izlediğinde kafası karışmış, ancak çok heyecanlanmış ve filmdeki absürtlüğün ne amaçla yapıldığını merak etmiş. Ancak ikinci kez izlediğinde filmin hiç de saçma olmadığını anlamış ve bu filmin hayatın saçmalığıyla ilgili olduğunu düşünmüş. Hatta filmi ne kadar gülünç olduğumuzla dalga geçen tamamen mantıklı bir sinema filmi olarak görmüş. Reygadas’ın “Ne kadar aptal olabileceğimizi çok zarif bir şekilde gösteriyor.” cümlesi bütün durumu özetliyor.
3. Mon oncle – Jacques Tati
Bir Amerikan filminde bir şakanın filmin merkezine konulduğunu görürsünüz. Ancak usta yönetmen Jacques Tati’nin yönettiği Mon oncle filminde durum hiç öyle değil. En azından Carlos Reygadas için. Carlos Reygadas’a göre Tati benzersiz bir mizah anlayışına sahip. Tati’nin filmlerinde yarattığı komedi tonu, hayatta gerçekte olan şeyler. Yani Reygadas’ın ifadelerini anlatacak olursak durumu şu şekilde özetleyebiliriz: “Tati’nin komedisi, hayatta gerçekte olan şeyler gibi ortaya çıkıyor. Onun durumları o kadar açık ve net ki, onları anlamak için esprili olmanıza veya alaya veya alaycı olmanıza gerek yok; sadece bir gözlem duygusuna sahip olmalısın.”
4. Gertrud – Carl Th. Dreyer
Carlos Reygadas’ın sinema tarihinin en iyi yönetmenlerinden biri olarak gördüğü Carl Th. Dreyer’ın yönetmenliğini üstlendiği Gertrud’un sinematik anlamda iyi bir film olduğunu düşünüyor. Filmi sinematik olarak sade bulan ve edebiyata oldukça yakın gören Reygadas, her şeyin çok iyi tasarlanmış ve çok iyi hazırlanmış olmasını muhteşem olarak görüyor ve bunun filmi benzersiz kıldığını düşünüyor.
5. À nos amours – Maurice Pialat
Maurice Pialat’ın hem yönetip hem de başrolünde yer aldığı 1983 yapımı À nos amours filmi, Carlos Reygadas’ın listesine beş numaradan giriş yapıyor. Filmi 20 yıl önce izlediğini ifade eden Reygadas, Maurice Pialat’ın bu filmdeki gücünün çok yoğun olduğunu, filmde kullanılan dilin ise inanılmaz derecede basit, çok açık ve şeffaf olduğunu belirtmeden geçmiyor.
6. Le silence de la mer ve Army of Shadows – Jean-Pierre Melville
Carlos Reygadas’a göre Jean-Pierre Melville çok saygın bir yönetmen çünkü film çekerken hissettiği acıları, harcadığı eforu görebiliyorsunuz. Reygadas, favori filmleri arasında yer alan Le silence de la mer için şunları söylüyor: “Le silence de la mer’de bu yakınlık duygusunu Melville, diyalog yoluyla değil, bir mekân, belli bir ışık türü ve belirli bir mekânın sesleriyle yaratıyor. Nasıl oluyor da Melville bir filmle size bir oturma odasının ağırlığını ve bunun verebileceği teselliyi hissettirebiliyor? Her şey nostalji ile ilgili ve bana geçmişteki yerleri düşünme biçimimi hatırlatıyor. Özellikle geçmişle ve anılarıyla nasıl başa çıktığı düşünüldüğünde, Melville’in yoğun ve tutkulu bir insan olduğunu hayal edebiliyorum.”
Carlos Reygadas, aynı şekilde Jean-Pierre Melville’in imzasını taşıyan Army of Shadows filmini de bu listeye koymadan edemiyor ve filmin çok entelektüel ve çok zarif bir şekilde yapıldığını düşünüyor.
7. The Fire Within – Louis Malle
Carlos Reygadas, Louis Malle’in filmlerini çok seviyor çünkü yönetmenin şahsına münhasır, özgün bir tarzı olduğunu düşünüyor. Yönetmene göre Louis Malle hiçbir şeyi kopyalamıyor ya da herhangi bir modaya, akıma uymuyor, inandığı şeylerin peşinden gidiyor. The Fire Within filminde de Louis Malle’in tarzını bir izleyici olarak görebildiğinizi düşünüyor, Carlos Reygadas.
8. Five Easy Pieces – Bob Rafelson
Carlos Reygadas, Bob Rafelson’ın yönettiği 1970 yapımı Five Easy Pieces filmini özgün, izlemesi eğlenceli, bir o kadar da katmanları olan derin bir film olarak görüyor. Filmin benzin istasyonunda geçen final sahnesi, Reygadas’a göre sinema tarihinin en iyi final sahnelerinden birine sahip.
Carlos Reygadas, özellikle hippi‘lerin keyif alacağı bu filmin nereye gittiğinizi bilmeden, herhangi bir amacınız olmadan, anı yaşama konusundaki hisleri, duyguları mükemmel bir şekilde ifade ettiğini düşünüyor.
9. Blow Out – Brian De Palma
Bir filmi çekerken mücadele eden yönetmenlere her zaman sempatiyle yaklaştığını söyleyen Carlos Reygadas, Brian De Palma’nın Blow Out filmi çekerken benzer “mücadele etme” süreçlerinden geçtiğini düşünüyor ve bu durum, Reygadas’ın filmi farklı bir perspektiften izlemesine vesile oluyor.
Carlos Reygadas, Blow Out filmindeki hikâye çok saf, sade, el değmemiş gibi. Dikkat dağıtıcı hiçbir şey yok. Filmleri bütün detayları özel bir şekilde görüp gözlemleyebiliyorsunuz. De Palma’nın filmlerindeki çok fazla bilginin derin bir katmanda izleyiciye verildiğini düşünen Reygadas, “Bir De Palma filmi izleyebilir ve çok sıradan olduğunu düşünebilirsiniz, ancak onu birden fazla izlerseniz her zaman daha iyiye gider.” sözleriyle bir Brian De Palma filmi izlerken neler düşündüğünü dile getiriyor.
10. L’humanité ve La vie de Jésus – Bruno Dumont
Carlos Reygadas’ın Bruno Dumont’un filmografisinde izlediği ilk film L’humanité. Japón filmini yaptıktan sonra L’humanité’i izlediğini belirten yönetmen, Dumont’un kamera kullanımına hayran kalmış. L’humanité ile beraber Dumont’un yönetmenliğini üstlendiği La vie de Jesus filmi de Reygadas açısından ayrı bir öneme sahip.
Reygadas’a göre bu iki filmde, Dumont’un doğup büyüdüğü yerde çekim yaptığını hissedebiliyorsunuz. “Karakterlerin söyledikleri şeyler, konuşurken verdikleri duraklamalar, mükemmel kelime seçimleri – bunların hepsi Dumont’un hayatta ne deneyimlediğini farkında olan biri olduğunu gösteriyor.” sözleri, Reygadas’ın bu iki filme olan sevgisini gözler önüne seriyor.
Kaynak: The Criterion Collection