En İyi Uluslararası Film Oscarı yarışında son 15’e kalan filmler hakkında bilinmesi gereken detayları derledik.

93. Akademi Ödülleri’nin aralarında En İyi Uluslararası Film, En İyi Belgesel, En İyi Kısa Film ve En İyi Görsel Efekt‘in de yer aldığı dokuz kategorisi için kısaltılmış aday listeleri açıklandı. Böylece En İyi Uluslararası Film kategorisinde son 15’e kalan filmler belli oldu.

Thomas Vinterberg ve Mads Mikkelsen’i yeniden bir araya getiren Another Round – Druk, Fransa yapımı Two of Us – Deux, İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen La Llorona, Majid Majidi imzalı Sun Children – Khorsid, yıl sonu listelerinde karşımıza çıkan Tayvan yapımı A Sun – Yangguang puzhao, Agnieszka Holland imzalı Charlatan ve geçtiğimiz yılın en beğenilen filmlerinden Collective – Colectiv, bu yıl son 15’e kalan uluslararası yapımlar arasında yer aldı. Bu yıl son 15’e kalan filmler hakkındaki detayları derlediğimiz listeye aşağıdan ulaşabilirsiniz.

En İyi Uluslararası Film Oscarı Finalistleri

Quo vadis, Aida? – Bosna Hersek

2006 yapımı Esma’nın Sırrı – Grbavica filmiyle dikkat çeken Bosnalı yönetmen Jasmila Žbanić’in kamerasını bir kez daha Bosna Savaşı’na çevirdiği Nereye Gidiyorsun, Aida? – Quo Vadis, Aida?, hem dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde, hem de sonrasında ziyaret ettiği Toronto Film Festivali’nde adından övgüyle söz ettirmeyi başardı. Film, 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma’sında da En İyi Film ödülünün sahibi oldu.

Senaryosunu da Žbanić’in kaleme aldığı Quo Vadis, Aida?, izleyicileri 1995 yılının Bosna’sına götürüyor ve bölgede yaşanan vahşeti Birleşmiş Milletler için çevirmenlik yapan Aida’nın gözünden anlatıyor. Aida’nın görev aldığı Srebrenitsa kasabası Sırp ordusunun işgaline uğrayınca, Aida’nın ailesi de Birleşmiş Milletler kampına sığınmaya çalışan binlerce kişi arasına karışıyor. Taraflar arasında devam eden görüşmelerde tercümanlık yapan Aida, tarihin en kanlı katliamlarından birine uzanan sürece ilk elden şahit oluyor.

The Mole Agent – El agente topo / Şili

En İyi Uluslararası Film Oscarı

Bu yıl En İyi Uluslararası Film Oscarı için son 15’e kalan filmler arasına girmeyi başaran iki belgeselden biri Şili yapımı El agente topo. IndieWire tarafından yılın en iyi belgeselleri arasında gösterilen Maite Alberdi imzalı El agente topo, dünya prömiyerini geçtiğimiz yıl Sundance Film Festivali’nde gösterildikten Karlovy Vary ve Busan gibi festivalleri de ziyaret etmişti.

Bağımsız Ruh Ödülleri’nde de En İyi Belgesel adayları arasında yer alan El agente topo, bir bakım evinde bakıcıların yaşlılara kötü davrandığı iddiası üzerine, söz konusu bakım evinde köstebeklik yapması için özel bir dedektif tarafından tutulan yaşlı bir adamı takip ediyor.

Charlatan – Šarlatán / Çekya

Daha önce Polonya ve Almanya’ya bu kategoride Oscar adaylığı kazandıran usta yönetmen Agnieszka Holland, bu yıl Charlatan filmiyle Çekya’yı temsil ediyor. Dünya prömiyerini 70. Berlin Film Festivali’nde yapan film, izleyicileri 20. yüzyılın ilk yarısına götürüyor ve Çek şifacı Jan Mikolášek‘in gerçek hayat öyküsünü anlatıyor. İnsanları tedavi etmek için bitkisel ilaçlar kullanan ve bu konudaki yeteneğinin peşinden gidebilmek için pek çok fedâkarlıkta bulunan Mikolášek, ömrü boyunca savaşlarla ve totaliter rejimlerle mücadele etmek zorunda kalan bir isim olarak dikkat çekiyor. Holland’ın filmi Mikolášek’in bu mücadelesinin yanı sıra karanlık yanıyla verdiği içsel mücadeleye de odaklanıyor.

Another Round – Druk / Danimarka

Daha önce 2012 yapımı Onur Savaşı – Jagten filminde birlikte çalışan Thomas Vinterberg ile Mads Mikkelsen‘i bir araya getiren Körkütük – Druk, bu yıl son 15’e kalan filmler arasında adaylık almaya en yakın filmlerden biri. Vinterberg’in senaryosunu daha önce Jagten’da birlikte çalıştığı Tobias Lindholm ile birlikte kaleme aldığı Körkütük, belli bir seviyeyi aşmayan alkol tüketiminin etrafımızdaki dünyayı daha açık bir zihinle algılamamızı sağladığı teorisini test eden dört lise öğretmeninin hikâyesini anlatıyor. Bu amaç doğrultusunda işteyken dâhi alkol almaya başlayan öğretmenler, kısa süre sonra bu testin etkilerini hissetmeye başlıyor. Bazıları bu deneyden olumlu sonuçlar alırken, bazıları için işler planlandığı gibi gitmiyor. Kararlaştırdıkları alkol limitini gitgide biraz daha aşan dört arkadaş, bir süre sonra toplumun da sınırlarını aşmaya başlıyor.

Dünya prömiyerini Cannes 2020 etiketiyle 45. Toronto Film Festivali’nde yapan film, sonrasında konuk olduğu San Sebastián Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü tüm başrol oyuncularının (Mads Mikkelsen, Thomas Bo Larsen, Magnus Millang, Lars Ranthe) paylaşmasıyla festivalden ödülle döndü. Özellikle Mikkelsen’in performansıyla övgü toplayan Körkütük, dün de BFI Londra Film Festivali‘nde En İyi Film ödülünün sahibi oldu.

Two of Us – Deux / Fransa

Dünya prömiyerini 2019’da Toronto Film Festivali’nde yapmış olmasına rağmen, Fransa’da geçtiğimiz yıl vizyona girmesiyle bu yıl Oscar yarışına dâhil olabilen İkimiz – Deux, başrollerindeki Barbara Sukowa ve Martine Chevallier’nin etkileyici performanslarından güç olarak dikkat çekmeyi başardı. Sukowa ve Chevallier, 26. Lumières Ödülleri’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü paylaştı.

Filippo Meneghetti’nin Altın Küre adaylığı da alan filmi, yıllardır birbirlerine aşık bir çift olmalarına rağmen birlikteliklerini çevrelerinden gizli tutan iki kadına odaklanıyor. Dışarıdan bakıldığında aynı binanın en üst katında yan yana yaşayan iki komşu gibi görünen Nina Madeleine, birbirlerinin dairesine rahatça gidip gelerek günlerini birlikte geçiriyor. Ancak Madeleine’in kızının resme dâhil olması, ikilinin bu özgürlüğünü kısıtlıyor ve birliktelikleri hakkındaki gerçekler yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor.

La Llorona / Guatemala

Adını Latin Amerika kültüründeki Ağlayan Kadın (La Llorona) mitinden alan film, “bir korku filminin arthouse versiyonu” olarak tanımlanıyor. Geçtiğimiz yıl Toronto Film Festivali’nde göstrilen La Llorona, 1980’lerde Mayaların soykırım emrini veren Guatemalalı diktatör Enrique Monteverde’ye odaklanıyor. İşlediği suçlar nedeniyle yargılanıp tutuklanan Monteverde, yıllar sonra teknik bir detay yüzünden serbest bırakılıyor. Monteverde, halkın tepkisine rağmen bir süre ailesiyle evinde huzur içinde yaşasa da kabul edilemez tavırları tüm hizmetçilerinin istifa etmesine yol açıyor. Onların yerine Alma adlı genç bir kadın hizmetçi olarak işe başlayınca, paranormal olaylar baş gösteriyor.

Better Days – Shao nian de ni / Hong Kong

En İyi Uluslararası Film Oscarı

2020 Asya Film Ödülleri’nde Parasite dışında birden fazla ödül alan tek film olmasıyla dikkat çeken Better Days – Shao nian de ni, Derek Tsang’in imzasını taşıyor. Zhou Dongyu ve Jackson Yee’nin ödüllü performanslarından güç alan film, bir sınıf arkadaşının intihar etmesinin ardından okuldaki diğer öğrencilerin kendisine yönelik saldırılarıyla baş etmek zorunda kalan genç bir kız olan Nian’a odaklanıyor. Bir yandan bu zalimce davranışlardan kaçmaya çalışırken bir yandan da tüm kaderini belirleyecek final sınavına hazırlanan genç kızın yolu küçük çaplı bir suçlu olan Bai ile kesişince, ikili arasınada beklenmedik bir birliktelik doğuyor.

Sun Children – Khōrshīd / Iran

En İyi Uluslararası Film Oscarı

Bu yıl En İyi Uluslararası Film Oscarı yarışında İran’ı Majid Majidi’nin son filmi Khōrshīd temsil edecek. Geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde gösterilen film, 12 yaşındaki Ali ve üç arkadaşına odaklanıyor. Aile ve arkadaşları hayatta kalmak ve ailelerine destek olmak için birlikte mücadele veriyor. Mucizevi gibi görünen olaylar, Ali’nin yeraltında saklı bir hazine bulmasına yol açıyor.

Night of the Kings – La Nuit des rois / Fildişi Sahili

Philippe Lacôte’nin imzasını taşıyan La Nuit des rois, bu yıl Oscar aday adayları arasında ön plana çıkan yapımlardan biri. Dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nde yaptıktan sonra Toronto Film Festivali’nde de gösterilen film, Fildişi Sahili’nin en kötü şöhretli hapishanelerinden La Maca’ya gönderilen bir mahkuma odaklanıyor. Hapishanedeki ilk gecesinde genç mahkumdan sabaha kadar diğer mahkumlara hikâyeler anlatması isteniyor.

I’m No Longer Here – Ya no estoy aquí / Meksika

Film Önerisi

Meksikalı yönetmen Fernando Frias’ın yazıp yönettiği I’m No Longer Here, Monterrey’in dağlık bir bölgesindeki Los Terkos adlı sokak çetesinin 17 yaşındaki lideri Ulises’i takip ediyor. Günlerini kumbiya parçaları dinleyerek ve kıyafetleri, saç stilleri ile kendi tarzlarını ortaya koymaya çalışarak geçiren Los Terkos’u uyuşturucu savaşlarından korumaya çalışan Ulises, kendisini kartelin hedefinde bulunca ait olduğu bu dünyayı geride bırakıp ABD’ye, Queen’s kaçmak zorunda kalıyor. Büyük çoğunluğu göçmenlerden oluşan Jackson Heights’ta yeni bir hayat kurup, buranın kültürüne alışmaya çalışan genç, hem çetesinin hem de tüm Kolombiya kültürünün tehlikede olduğunu görünce, Amerika’daki yerini sorgulamaya başlıyor. Netflix’te yayınlanmadan önce ziyaret ettiği festivallerde beğeniyle karşılanan film, özellikle etkileyici görselliği ve kendi kimliğini kaybetme üzerine söyledikleriyle dikkat çekiyor.

Hope – Håp / Norveç

En İyi Uluslararası Film Oscarı

Geçtiğimiz ay Nicole Kidman’ın başrolünü üstleneceği Hollywood yapımı yeniden çevrimiyle gündeme gelen Håp, ikisi de sanatçı olan Tomas ve Anja çiftinin ilişkisine odaklanıyor. Anja’nın beyninde ölümcül olabilecek bir tümörün varlığı fark edilince, çift yeni bir krizle yüz yüze geliyor. Yıllardır işkolik kocasının açığını kapatarak ailesini ayakta tutan Anja, bu rahatsızlığını Tomas dışında kimseye söylememeye karar veriyor. Ancak çocuklarının bu konudan bihaber olmaları, zamanla yorucu olmaya başlıyor. Maria Sødahl imzalı Håp, çiftin ilişkisinin geleceğini tayin edecek birkaç gün bir periyota odaklanıyor. Dünya prömiyerini 2019’da Toronto Film Festivali’nde yapan Håp, sonrasında Sundance’e de konuk oldu.

Collective – Colectiv / Romanya

LUX Seyirci Ödülü

Bu yılın en dikkat çekici belgesellerinden biri olan Colectiv. hem En İyi Uluslararası Film hem de En İyi Belgesel kategorisinde son 15’e kalmayı başardı. Dünya prömiyerini geçtiğimiz yıl Venedik Film Festivali’nde yapan film sonrasında Toronto ve Sundance gibi önemli festivalleri ziyaret etti.

Filmde yönetmen Alexander Nanau, Romanya’da bir gece kulübünde çıkan yangın sonrası hastanede hayatlarını kaybeden insanların ölümünü araştıran bir grup gazeteciyi takip ediyor. Onlarca kişinin sağlık sistemindeki sorunlar yüzünden yok yere öldüğü bu skandalın peşine düşen gazeteciler, Romanya hükûmetinin üst kademelerine ulaşan bir yolsuzluk ağını açığa çıkarıyor.

Dear Comrades! – Dorogie tovarishchi / Rusya

Andrey Konchalovskiy imzalı Dear Comrades! – Dorogie tovarishchi, dünya prömiyerini yaptığı Venedik Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmesiyle dikkatleri üzerine çekmişti. Sovyetler Birliği’nde küçük bir işçi kasabası olan Novocherkassk’ta geçen film, 1962 yılında komünist hükûmetin yiyecek fiyatlarına zam yapmasının ardından greve başlayan Novocherkassk’lı işçileri takip ediyor. Film, sonrasında yaşanan katliamı, büyük bir Komünist Parti destekçisi olan Lyudmila’nın gözünden anlatıyor. Şahit olduğu bu katliam ve onu takip eden gerçekleri karartma operasyonu, Lyudmila’nın hayatını sonsuza dek değiştirecektir.

A Sun – Yangguang puzhao / Tayvan

En iyi filmlerin sıralandığı yıl sonu listelerinde kendisine yer bulmasıyla dikkatleri üzerine çeken A Sun, oğulları genç yaşta hapse girince hayatları hızla değişen ve bu duruma alışmaya çalışırken büyük bir trajediyle sarsılan bir ailenin hikâyesini anlatıyor. Mong-Hong Chung’un dünya prömiyerini geçtiğimiz yıl Toronto Film Festivali’nde yapan filmi zaman zaman melodram sularına kaysa da, here şeye rağmen hayatlarını sürdürmeye çalışan bu ailenin uzun yıllara yayılan hikâyesinin içine pek çok farklı temayı yerleştirerek, izlenmeye değer bir işe dönüşüyor.

The Man Who Sold His Skin – Tunus

En İyi Uluslararası Film Oscarı

Dünya prömiyerini eylül ayında 77. Venedik Film Festivali’nde yapan The Man Who Sold His Skin, Horizons bölümünde yer aldığı festivalden iki ödülle dönmeyi başarmıştı. Kaouther Ben Hania’nın yazıp yönettiği filmin oyuncu kadrosunda başarılı oyuncu Monica Bellucci de yer alıyor. Film, Suriye’deki iç savaştan kaçıp Paris’teki sevgilisinin yanına gitmek isteyen Sam Ali’yi takip ediyor. Yolculuğu sırasında ilk olarak Lübnan’a sığınan Sam Ali, burada bir dövme sanatçısıyla tanışıyor ve sırtını bir tür tuale çevirmesine izin veriyor. Sam Ali kısa süre sonra yaşayan bir sanat eserine dönüşecektir. Üstelik alıcısı olan bir eserdir.

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information