Son yıllarda beyazperdede eskisi kadar sık göremediğimiz Will Smith’in başrolde olduğu Fokus – Focus, tanıdık bir suç hikayesi olarak karşımıza çıkıyor. Filmimiz, Glenn Ficarra ve John Requa ikilisinin yönetiminde fark edilir bir değişiklik ortaya koyamıyor. Bunun yanı sıra, filmde Will Smith ile fena olmayan bir elektrik yakalayan Margot Robbie, Martin Scorsese imzasıyla beyazperdeye attığı adımı gayet güzel kullanmış. Keyifli bir seyir için fazlasıyla özelliğe sahip olan film, ikinci yarısında kolay tahmin edilebilir bir çizgi çizmeyerek seyir zevkinden ve sürükleyici atmosferinden taviz vermiyor.
Döneminin usta dolandırıcılarından biri olan Nicky (Will Smith), bir gece karşılaştığı Jess (Margot Robbie) ile oldukça iyi anlaşır. Jess’in hırsızlık konusunda sahip olduğu potansiyel Nicky’i etkilemiştir ve bunun devamında Jess’i ekibine dahil eder. Planladıkları işleri başarı ile gerçekleştiren ekibimiz, son büyük vurgunun sonunda dağılır. Aradan geçen yıllardan sonra Nicky ve Jess’in yolları yine kesişecektir.
Ortalama bir suç filminden ne beklenir? İlk sahnesinden itibaren merak uyandırmasının dışında, filmin gelişme kısmının soru işaretleri yaratmaya müsait oluşturulması ve ayrıca gizemli alt yapısının zekice işlenmesi en temel beklentilerin başında gelir. Alıştığımız suç filmlerine oldukça benzer bir planla açılan Fokus, filmin başkarakteri olan Nicky’nin kim olduğunu anlatan birkaç tanıtım sahnesi ile devam ediyor. Giriş kısmını Nicky’nin meziyetlerine ve geçmişinin kısa özetine ayırılan film, yavaş yavaş kendini geliştirmeye başlıyor. Filme sırasıyla dahil olan karakterlere yeterli zamanı ayırmayı ihmal etmeyen yönetmenlerimiz, bunu yaparken başkarakterlerden de uzaklaşmıyorlar. Küçük bir çerçeveden, kısıtlı bakış açısıyla sürdürdükleri yönetimlerine çeşitlilik katmak içinse, yer yer derinliği arttıran birkaç sahne eklemeyi tercih etmişler. Bununla beraber, yan karakterleri temellendirmek ve filmin içinde sığ bırakmamak için onlara bazı kişisel alışkanlıklar eklemişler. Filmdeki bazı sahneler birçok suç filminde sıkça rastlanabilecek sahneler, çok incelikli ve özel yanları yok. Hırsızlık yapan ekibimizin, işlerini nasıl hallettiğini anlatan bu kısa ve seri sahneler, onların niteliklerini resmetmek adına hazırlanan olmazsa olmaz kısımlar. Ayrıca iki bölüm halinde kurgulandığını söyleyebileceğimiz filmin ikinci kısmı için, ihtiyacımız olan kanıtları da sunduğunu söyleyebiliriz.
Kronolojik bir kurguya sahip olan Fokus’ta, zamansal kaymalara ya da geriye dönüşlere yer verilmemiş. Basit ve anlaşılır kurgusu, filmin nispeten karmaşık yapısına bir katkı sağlamıyor; aksine seyri kolaylaştıran bir yapı kuruyor. Bu bağlamda “Ocean’s” serisinden daha farklı bir yapıya sahip. Kıyaslamak gerekirse; Nicky, Danny Ocean’a göre zaafları olan, daha anlaşılır ve daha duygusal bir karaktere sahip. İnsani tarafının daha ağır bastığı bir gerçek. Özellikle baba figürünün filmdeki ağırlığı da sanırım bunun en güzel ispatı olur.
Yönetmenlerimiz Ficarra ve Requa, kendi içlerinde orijinal bir tutum sergilemek adına, karakterlerinin olgunluk düzeylerini arttırmayı ya da aşırıya kaçmış denebilecek mizah unsurlarını kullanmayı tercih etmişler. Senaryo çerçevesinde bunlar, seyir zevkini en çok arttıran unsurlar olarak göze çarpıyor. Fakat bir adım ilerisi sözlü taciz sayılabilecek bu abartılı mizah ögeleri, filmin farklılaşmak adına ortaya koyduğu, ucuz diyebileceğimiz numaralar yalnızca. Ayrıca, bunların dışında yönetmenlerimizin mizahı çok fazla ön planda tutmamaları da dikkat çekici bir durum. Bir suç filmi senaryosunda görmeyi beklediğimiz manipülasyon ağırlıklı diyaloglara da bolca yer veren yönetmen ikilimiz, bu diyalogları fazla karmaşık tutmayarak rahatça anlaşılmasını istiyorlar. Manipülasyonlar, politikacılar kadar dolandırıcıların da en önemli silahlarından biri olduğu için bu tarz filmlerde bulunması işten bile değil. Günümüzde benzer filmlerde genellikle bağlamından kopan ve zayıf anlamlar kuran diyaloglara şahit olsak da, Fokus bu konuda şansını zorlamadan yerli yerinde diyaloglar ortaya koymaya çalışıyor.
İlk kısmında, giriş bölümünün ardından hikayesini olgunlaştıran Fokus, ikinci kısımda işleyeceği düğüm bölümünün geçmişini inşa ediyor diyebiliriz. Son zamanlarda gerek suç dünyasını Fokus ile benzer şekilde tasvir eden filmlerde olduğu gibi, gerekse mafya filmlerinde örneklerine rastladığımız; zor anlaşılır ve hatta bazen takibi zor olan olay örgülerine şahit olmuyoruz. Olayların zamansal çizgisini bozmayan yönetmenlerimiz, rahatça anlaşılır bir zaman çizgisi oluşturuyor ve bu çizgiye sadık kalıyorlar. Aksiyon ögelerini de minimal kullanan Ficarra ve Requa ikilisi, daha çok diyalog odaklı bir iş yapma peşine düştüklerini bu şekilde belli ediyorlar diyebiliriz. Manipülasyonlar ve ikna edebilme üstüne kurulu senaryonun en önemli iddiası da, seyircisini de ikna edebilen diyaloglar kurmak dersek yanlış olmaz. Yönetmenlerin böyle bir iddiası olsa da, olmasa da bu konuda standartların altında kalmayan bir iş ortaya konduğu yadsınamaz.
Will Smith ve Margot Robbie’yi uyumlu bir ikili olarak izlediğimiz Fokus, kült bir suç hikayesi olmaktan uzak ama hoş özellikler barındıran bir suç filmi. Benzer türde birçok filmin var olmasından olsa gerek, filmi altüst etmeden birkaç orijinal detay eklemek isteyen yönetmenlerimiz, filmin sürükleyiciliğini olumsuz yönde etkilemeden bunu yapmayı başarıyorlar. Filme olumsuz bir etkisi olmasın diye oldukça minimal kalan bu detaylar beklenen farklılığı ortaya koyamıyor ne yazık ki. Yer yer şahane ritim yakalayan Fokus, genel itibariyle ortalama bir suç filmi olmaktan öteye gidemiyor.
Yazar Puanı
Puan - 58%
58%
58
Will Smith ve Margot Robbie'yi gayet uyumlu bir ikili olarak izlediğimiz Fokus, kült bir suç hikayesi olmaktan uzak ama hoş özellikler barındıran bir suç filmi. Filmi altüst etmeden birkaç orijinal detay eklemek isteyen yönetmenlerimiz, filmin sürükleyiciliğini olumsuz yönde etkilemeden bunu yapmayı başarıyorlar.