The Godfather üçlemesi ve Apocalypse Now gibi unutulmaz yapımları sinema dünyasına kazandıran usta yönetmen Francis Ford Coppola’dan 10 yönetmenlik tavsiyesi!

Francis Ford Coppola; The Godfather üçlemesi, Apocalypse Now, Rumble Fish, The Conversation gibi filmlerle sinema tarihine adını altın harflerle yazmayı başardı. 1974 yılında izleyici ile buluşan The Godfather: Part II, Coppola’nın hem En İyi Yönetmen hem de En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar ödülü kazanmasını sağladı. Film ayrıca Robert De Niro’nun En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne layık görülmesine de vesile oldu.

Coppola’nın sinema tarihindeki başarısı The Godfather ile bitmiyor elbette. 1979 tarihinde beyazperdedeki yerini alan Apocalypse Now‘dan da övgüyle söz edildi ve Coppola bu yapım ile En İyi Yönetmen Oscarı’na aday gösterildi. Yönetmen ilk Oscar deneyimini ise 1971’de senaryosunu kaleme aldığı Patton filmiyle Oscar’a aday olarak yaşamıştı.

2016 yılında bu yana yönetmen koltuğunda görmediğimiz Coppola, yıllardır Megalopolis adını taşıyan iddialı bir yapım üzerinde çalışıyor olsa da şu ana kadar filmin prodüksiyonunda somut bir adım atılmış değil.

Farklı zamanlarda çeşitli söyleşiler, görüşmeler, röportajlardan Outstanding Screenplays’in derlediği açıklamalar, Francis Ford Coppola’nın başarısının arkasında yatan gerçekleri gözler önüne seriyor. Coppola’nın senaryo yazımı ve film çekme hakkındaki tavsiyelerine aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Francis Ford Coppola’dan 10 Yönetmenlik Tavsiyesi

Cesur Olun

Usta yönetmen Francis Ford Coppola yeni sinemacılara cesur olmayı öneriyor. Fikir ve sezgilere güvenilmesi gerektiğini belirten Coppola, insanların en çok yeni fikirlere saldırdığını çünkü bunların daha önce karşılaşılandan farklı olduğunu söylüyor. Senaristi olduğu Patton’ın girişindeki konuşma sahnesinin ve The Godfather’daki oyuncu tercihinin en sert eleştirilere maruz kalan seçimleri olduğunu fakat aynı zamanda bu filmlerin en unutulmayan elementleri olduğunu belirtiyor. Coppola’ya göre en iyi fikirler her zaman yeni oldukları için saldırıya uğrar. Coppola, unutulmamak adına duygulara ve fikirlere güvenilerek ortaya daha önce kimsenin görmediği yapımlar çıkartmayı öğütlüyor.

Uyarlama Yaparken Titiz Davranın

Bir diğer öneri ise uyarlama konusunda. Coppola uyarlama konusunda titiz olunması gerektiğini öneriyor. Ona göre uyarlanacak eser ilk olarak dikkatlice okunmalı ve kitabın üstüne notlar alınmalı. Coppola’nın bu önerisinin arkasında yatan sebep ise ilk okumada ortaya çıkan düşüncelerin ve fikirlerin çok değerli olması. Ardından bir not defleri oluşturulmalı ve eser hakkındaki tüm düşünceler bu deftere aktarılmalı. Bu defterde sinopsis, filmin geçeceği zaman, imgeler ve ton, çekirdek fikirler ve kaçınılması gereken kısımlar gibi bir filmin temelini oluşturan elementler yer almalı ve kitap hakkındaki her şey detaylıca incelenmeli. Coppola’ya göre bu denli ayrıntılı bir çalışma, uyarlamanın kalitesini önemli ölçüde değiştiriyor. Kendisi de The Godfather uyarlaması üzerinde çalışırken “The Godfather Not Defteri” isimli bir defter oluşturmuş ve tüm bu süreci uygulamış.

Filminize Aşık Olun

Coppola, üzerinde çalışılan yapıma olan aşkın kaybolmaması gerektiğine inanıyor. Film yapım veya yazım sürecinin oldukça uzun olduğunu ve bir yerden sonra yapılan işten nefret edilebileceğini hatta dayanılmaz hâle gelebileceğini belirtiyor. Coppola da böyle bir durumda bir an durup ‘’Filmimin ne hakkında olduğunu gerçekten seviyorum.’’ demenin çok değerli olduğuna inanıyor. Coppola’ya göre projenin ve hikâyenin sevilmesi ciddi bir güç kaynağı ve ittirici bir güç.

Başka Sinemacıların Fikirlerini Kullanmaktan Kaçınmayın

Coppola başkalarının fikirlerini kullanmaktan korkulmaması gerektiğini söylüyor. Bir filmde görülen bir fikirden ilham alınmasının yanlış olmadığını belirtiyor çünkü Coppola’ya göre film yapım sürecinde o fikir zaten özgün bir fikre dönüşecek ve hiçbir zaman çalınmış olmayacak. Coppola, genç yönetmen ve senaristlerin kendilerinden önce sinemacıların keşfettiği fikirleri kendi yapımlarında kullanmalarını öneriyor ve bu sayede kendi tarzlarını bulabileceklerini ekliyor. Kendisi de filminde kullandığı bir şeyi başka bir yerde izlediğinde bundan onur duyduğunu çünkü başkalarını etkilemiş olmanın iyi bir his olduğunu söylüyor. Bu sayede fikirler nesilden nesle aktırılır ve hiçbir zaman tarihin tozlu raflarında kaybolmazlar.

Yazmak, Geliştirilebilen Bir Yetenektir

Coppola, yazmanın da oyunculuk gibi çalışılarak geliştirilebilecek bir yetenek olduğunu belirtiyor. Yazarlık yeteneğinin devamlı deneyerek ve yazarak küçük adımlarla gelişebileceğine inanıyor. Ayrıca kendisinin de en az güvendiği alanının yazmak olduğunu ve bunu geliştirmek için sürekli pratik yaptığını ekliyor. Coppola, yazarlık yeteneğini geliştirmek için tamamen bitmiş bir hikâye oluşturulması gerekmediğini, ilk adımda sadece çekirdek fikirlerin yeterli olacağını söylüyor. Kendisi de tüm fikirlerinden, gözlemlerinden ve hatta rüyalarından aldığı çekirdek fikirlere karar verdikten sonra her gün üzerinde çalışarak 60-70 sayfa kadar yazdığını, sonra bunları okuduğunu söylüyor. Ardından yazdığı içeriği kısa hikâye olarak tekrardan yazıyor çünkü bu sayede senaryoda görünemeyecek şeyleri görebildiğini belirtiyor. Ayrıca Coppola bazı durumlarda bu hikâyeyi yazmaya sondan başlıyor çünkü sonun önemli olduğunu ve geriye kalan her şeyin bu sona ulaşmak için oluşturulduğunu belirtiyor. Meslektaşlarına bu kısa hikâyeyi göstererek fikir danıştıktan sonra mekân ve oyuncu araştırmasına başlıyor. Bu araştırmalar sona yaklaştıkça Coppola da senaryoyu yazmaya başlıyor. Böylece araştırdığı mekân ve oyuncu bilgilerinin ışığında daha güçlü bir senaryo ortaya çıkıyor.

Yazım ve Oyunculuğu Diğer Alanların Üstünde Tutun

Coppola’nın yazmaya verdiği değer oldukça fazla. Coppola’ya göre iyi bir sinematografi ve sanat yönetimine sahip olsa da kötü senaryo yazımına ve oyunculuğa sahip bir yapım başarılı olamaz. Lakin, iyi bir senaryo ve oyunculuğa ama kötü bir sinematografiye sahip bir film yine de başarılı olabilir. Bu da Coppola’nın yazıma ve oyunculuğa verdiği önemi gözler önüne seriyor. Senaryo ve oyunculuğu su elementinin hidrojen ve oksijen atomuna benzeten Cappola, bu alanların bir filmin yapı taşı olduğunu ve asıl büyünün gerçekleştiği kısımlar olduğunu belirtiyor ve bu alanlar üzerine yoğunlaşılmasını öneriyor. Ünlü yönetmen Orson Welles’in ‘’Film çekmeyi bir hafta sonunda öğrenebilirsiniz.’’ sözüne hak veren yönetmen, kamera ve kurgunun bir filmin zor kısımları olmadığını, asıl zorluğun yazmak ve oynamak olduğunu da ekliyor.

“Film çekmeyi bir hafta sonunda öğrenebilirsiniz.” Orson Welles.

Hikâyelerinizde Gündelik Hayatı Anlamlandırmaya Çalışın

Coppola’ya göre günümüz sineması nispeten daha küçük çaplı ve anlamlı hikâyelere önem veriyor. Bu sebeple Coppola, genç senarist ve yönetmenlerin gündelik hayatın sorunlarını dile getiren ve anlamlandıran yapımlar üretmelerini öneriyor. Sinema sektörü ne kadar büyük olursa olsun herkesin aşina olduğu bu tip hikâyelerin izleyici ile bağ kuracağını düşünüyor. Bu hikâyelerin hayatın gerçeklerini yansıtacak olması da Coppola’nın önerisinin en büyük dayanaklarından. Coppola’ya göre er ya da geç 19 yaşında bir genç çıkacak ve gerçekten hayatı anlatan bir film yazacak.

Film Yaparken Her Şeyinizi Ortaya Koyun

Coppola, bir film yaparken tüm çabanın ortaya koyulmasını öneriyor. Gerek senaryo yazarken gerekse film yönetirken tüm gücün feda edilmesi o yapımın başarılı olmasındaki en büyük etmenlerden birisi. Filmleri önemli yapan şeyin dünya üzerinde bıraktığı etki olduğunu belirten Cappola, bu süreci tam çaba ve gayret ile ilerletmenin yapımların kalitesi ile direk bağlantılı olduğunu belirtiyor. Yönetmenlik koltuğunda oturduğu süre boyunca enerjisinden asla sakınmadığını belirten oappola, film yaparken bütün gücün kullanılmasını öneriyor.

Sinemadan Önce Tiyatroyu Bir Basamak Olarak Kullanın

Coppola’ya göre sinema sektörüne girmek için atılabilecek en yararlı adım tiyatro. UCLA’deki eğitiminden önce tiyatro okumuş olan Coppola, bunun onu diğer öğrencilerden şanslı hâle getirdiğine inanıyor. Çünkü tiyatro yönetmenliği deneyimi oyuncular ile kurulan iletişimi geliştirmekte önemli rol oynuyor. Coppola’ya göre film yönetmenliğine başlamadan önce tek sahneli bir oyun yönetmek, kamera yükü olmadan oyuncuları istenilen yönde bilgilendirmeyi öğretiyor. Cpppola, bu tecrübeyi edindikten sonra kamera ile çalışmaya başlanmasını öneriyor.

Beklemeyin, Harekete Geçin

‘’Sinemacılar cesur olmalı.’’ diyen Coppola, şans perilerini bekleyen geleceğin sanatçılarına harekete geçmeyi öneriyor. Buldukları her şansı değerlendirmeleri gerektiğini savunan Coppola, gelecekte pişmanlık yaşamaktansa şu an başarısız deneyimler yaşamayı yeğlediğini belirtiyor. Coppola, ‘’Sadece bir hayatınız var ve olabilecek en kötü şey yaşlı bir insanın ‘keşke bunu yapsaydım’ demesidir.’’ diyor. Bu sebeple tereddüt etmeden her seçeneğin değerlendirilmesini öneriyor. Kendisi için ise şu ana kadar yaptığı şeyleri anlatmaktan pişmanlık duymaya zaman bulamadığını ekliyor.

Kaynak: Outstanding Screenplays

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information