Önceki Sayfa1 / 3Sonraki Sayfa

1950’ler ve 1960’lı yıllarda Fransız Sineması içerisinde bir grup film yapımcısının ve yönetmeninin manifestosunu yarattığı akım olan Fransız Yeni Dalga Akımı ve Sineması, sinema tarihi içerisinde birçok olguyu ve özneyi etkilemiş bu etki ile beraber de sinema tarihinin yol ayrımlarından birini meydana getirmiştir. Fransız Yeni Dalga Sineması eleştirmenlerin sinemadaki kalıpları yıkmaya yönelik attıkları adımdan doğmuş ve kalıpların dışına çıkmak için bir manifesto olan akım, doğurduğu her ürünle beraber yeniden bir manifesto yaratmış ve birbirine benzemeden oluşan her yeni ürün kendi görevini yerine getirmiş ve Fransız Yeni Dalga Akımı için yeniden zincirsiz bir ortam ve düşünsel alan yaratmıştır.

Fransız Yeni Dalga akımı tabuları yıkmak üzerine ve sinemayı özgür bırakmak üzerine kuruludur. Sinemada dayatılan bütün paradigmaları yıkmak isteyen akım, her filmi ile beraber zincirsiz bir ortam yaratmayı sürdürmüştür. Oluşturduğu filmler ile ortak bir paydada buluşursa karşı çıktığı kural alanını kendi yaratacağı için Fransız Yeni Dalga yönetmenleri her filminde başka bir evren yaratmaya çabalamışlardır. Eleştirmenler tarafından oluşturulan ve eleştirmenlerin bir araya gelmesiyle beraber meydana çıkan Fransız Yeni Dalgası François TruffautJean-Luc GodardÉric Rohmer, Claude Chabrol, Jacques Rivette ve daha fazlasıyla anılır ve her film ile beraber yeniden bir kıvılcımı yakalanır. Sinema kuramcısı  André Bazin’in etkileriyle beraber ortaya çıkan akım, dönemin siyasi-politik-cinsel sorunlarını sinemaya taşımış ve bu meseleleri dert edinmesiyle beraber hem görsel bir noktadan hem de düşünsel bir noktadan sinemayı değiştirmiştir. Eğer siz de bu değişime tanık olmak isterseniz Fransız Yeni Dalga Akımı’ndan izlemeni gereken 18 filmi sizin için seçtik.

Fransız Yeni Dalga Akımı’ndan İzlemeniz Gereken 18 Film!

Le beau Serge (1958)

le-beau-serge-filmloverss

Claude Chabrol tarafından çekilmiş 1958 yapımı film birçok tartışmanın temelinde yer alır. İlk tartışma konusu Chabrol sineması içerisinde tam oturmayan bir atmosferi olmasından kaynaklanır. Bununla beraber diğer tartışma konusu da filmin Fransız Yeni Dalga Akımı içerisinde olup olmadığıdır. Filme Francois Paris’ten büyüdüğü kasabaya gelir. Kasabanın aynı kaldığını ama kasabadaki insanların aynı kalmayıp değişim geçirdiklerine tanık olur. Değişen insanlar arasında da Francois’in en yakın çocukluk arkadaşı Serge de vardır. Serge bir alkolik olmuştur ve Francois’in elinden gelen tek şey ona yardım etmektir. Bu dostluk filmi içerisindeki karmaşa hayatın karmaşasına ve politikaya denk düşer.

Hiroshima Mon Amour (1959)

hiroshima-mon-amour-filmloverss

Alain Resnais imzalı 1959 yapımı film, kişisel bir hikayeden çıkarak küresel bir soruna parmak basar ve izleyicisinin ilgisini oraya doğru çekmeye çalışır. Bir otel odasında Fransız bir kadın ile Alman bir sevgilisinin tutkusuna şahit oluruz. Ancak Resnais bu tutkuyu bireyler arasından çıkarır ve devlet tutkusu yani savaşa doğru filmi sürükler. Filmde Almanya’nın Fransa’yı işgalini ve insanları öldürmesini izleriz. Aynı zamanda Hiroşima’ya atılan bomba sonra kentin yıkılmış, korkunç durumuna da tanıklık ederiz. Bu durumla ve görsel geçişle beraber filmdeki bireysel durumları yanına alır izleyici ama aynı zamanda savaşa da tanıklık eder ve tarafını belirlemeye gördükleri üzerinden karar verir.

Les quatre cents coups – The 400 Blows (1959)

the-400-blows-filmloverss

Okulu kırmak, okuldan kaçmak anlamına gelen 400 darbe Fransız deyiminden ismini alan film, François Truffaut imzalı sinemanın unutulmaz eserleri ve kültleri arasındadır. Okulda yapmadığı bir ödevden kaçmak için bir çocuk okuldan kaçar. Okuldan kaçtığı gün annesini yolda başka bir adamla görür ve bu gördüğüne bir an için anlam veremez. Ertesi gün okula gittiğinde öğretmeninin dün nerdeydin diye bir soru yöneltmesi çocuğu boşluğa düşürür ve annesinin öldüğünü dile getirir. Buradan sonra film ikiye ayrılır, yetişkinlerin toplanması ve çocuğun bu yalanını irdelemesi filmin bir yerindeyken diğer tarafta da çocuk ve arkadaşları kaçıp denize ulaşmaya çabalarlar, hayal kurarlar.

À bout de souffle – Breathless (1960)

a-bout-de-souffle-filmloverss

1960 yapımı Jean-Luc Godard filmi À bout de souffle Fransız Yeni Dalga Akımı’nda ilk örnekler arasında ve belki de en başarılı örnekler arasında gösterilir. Bunun sebebi sinema içerisinde film için atfedilmiş kuralları yıkmasıdır. Film bir kaçış, tutku, hayal ve hayal kırıklığı filmidir Michel Poiccard bir araba çalmıştır ve kaçarken bir polisi öldürmüştür. Bu kaçısı tamamlamak için Roma’ya gitmek ister ama yanında New York Herald Tribune gazetesinde çalışan Patricia’yı da götürmek ister. Michel Roma’ya gitmek için para ararken Patricia ile de giderek yakınlaşmaya başlar. Ancak bu kaçış planı için artık ikisi de hazırken Patricia Michel’in ve izleyicinin hayalini yok eden bir karar alır.

Les Bonnes Femmes (1960)

les-bonnes-femmes-filmloverss

Claude Chabrol tarafından çekilmiş olan 1960 yılı yapımı Les Bonnes Femmes özellikle kadın cinselliği ve tutkusu içerisinde sınırları yıkan, perspektiflerin ve arzuların açığa çıktığı kendini yeniden yarattığı bir fimdir. Filmin başrollerinde dört kadını canlandıran dört kadın vardır; Bernadette Lafont, Clotilde Joano, Stéphane Audran, Lucile Saint-Simon. Bu dört kadın farklı tutkuların ve hayallerin peşindedir ama hepsinin ortak noktasında aşka aşık olmak yatmaktadır. Askerde olan bir sevgili vardır, bir nişanlı vardır, bir hayalperest vardır ve bir de her gece takip eden bisikletli gizemli bir erkek vardır. Tüm bu karmaşa içerisinde kadının içerisinde yatan tutku sınırların olmadığı bir isyan biçimidir.

Tirez sur le pianiste – Shoot the Pianist (1960)

tirez-sur-le-pianiste-filmloverss

François Truffaut imzalı filmde Charlie isimli bir piyanist ile izleyicinin yolu kesişir. Farklı mekanlarda gece veya gündüz piyano çalan ve geçimini bir şekilde sağlayarak kendini sanatı ile tatmin eden Charlie bir gün kardeşinin derdi ile güne uyanır. Charlie’nin kardeşi Chico gangsterler ile başını derde sokmuştur ve artık peşinde onun canını yakmak isteyen insanlar ile bir kaçamak hayata başlamıştır. Charlie kardeşinin bu durumunu öğrenince ona yardım etmek ister ve ona tek yardım eden kişi Charlie’nin aşık olduğu Lena olur. Lena ve Charlie Chico’nun sorununa çözüm ararken ve kaçamak hayatı bir şekilde sonlandırmak isterken kendilerini de gangster sorunu içerisinde bulurlar.

Önceki Sayfa1 / 3Sonraki Sayfa
Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information