Sizi bilmem ama ben sakin bir pazar günü, bir dizinin yayın zamanından önce internete sızmış bölümünü izlerken, bölümün sonunda hıçkırarak ağlayacağımı hiç düşünmemiştim. İşte sezonu yarıladığımız, Game of Thrones 6. Sezon 5. Bölüm “The Door” bana bunu yaşattı. Daha önce yayınlanan birçok bölümde sıklıkla gerildim, sinirlendim, şaşırdım, üzüldüm ama hiçbiri bu bölümde yaşadığım duygular kadar yoğun değildi.

game-of-thrones-6-sezon-5.-bolum-filmloverss

***Yazının bundan sonrası The Game of Thrones 6. Sezon 5. Bölüm’e dair keyif kaçırıcı detaylar (spoiler) içerir.***

İlk bakışta abarttığımı düşünebilirsiniz. Spoiler almamayı başardıysanız son 20 dakikayı izledikten sonra aynı fikirde olacağımızdan eminim. Bu defaya mahsus olmak üzere, sırayla ilerleyip en büyük bombayı en sona saklayalım derim ben. O kadar yoğun duygular içerisindeyim ki kendimi ifade edebileceğim kelimelerin içinde boğulabilirim.

Öncelikle, Lannisterlar’ı görmediğimiz için üzülen var mı? Ben aksine sevindim bile. Özellikle -şu an için- baş düşmanları High Sparrow’u görmemek bölümün en sevdiğim yanıydı diyebilirim. King’s Landing’in “Trial by combat” kısmına gelmediğimiz sürece, filler olmaktan başka diziye bir katkısı olduğunu düşünmüyorum.

Game of Thrones 6. Sezon 5. Bölüm: “Hadi bir oyun oynayalım. Sence Ramsay bana ne yapmış olabilir?”

Sansa’nın Baelish’le görüşüp bunu Jon’a bile söylememesi beni oldukça rahatsız etti. Baelish gibi bir adamla gizli işler çevirmemesi gerektiğini şimdiye çoktan öğrenmiş olması gerekiyordu. Baelish kaybederken bile kazanan, bu işlerin piri olmuş bir adam. Sansa, başına gelenlerden sonra akıllandığını düşünüyor olabilir ama ben aynı fikirde değilim. Hala çok naif bir kız o, Arya gibi cesur bir yavru kurt değil. Brienne onun tek başına iş yapmasının önünü tıkamalı, kime nasıl davranması gerektiği konusunda da yardım etmeli. Sör Davos’a kafa tutmaya çalışmasına gerçekten şaşırdım. Karstarklar’a güvenme gibi planlarınla sana başarılar Sansa.

Game of Thrones 6. Sezon 5. Bölüm: “Ölüm Yalnızca Kötüler için Gelip İyileri Geride mi Bırakır?”

Yavru Kurt Arya’nın, çok soru sormayıp sadece itaat edilmesini bekleyen çok yüzlü tanrıya hizmet etmek istediğini hiç sanmıyorum. Eğitimini tamamlama kısmından emin olamasam da bence yakın zamanda Bravoos’tan ayrılacak. Lady Crane’i öldürmek konusunda kafasında oluşan şüphelerin yanında, oyun sırasında yüzünün girdiği şekilleri, dolan gözlerini gördük. Jagen H’ghar da bizler gibi düşünüyor olacak ki Arya’yı böyle bir oyuna gönderdi. Arya’ya güvenip güvenemeyeceğini Lady Crane’in ölümü belirleyecek. Ama bizler Arya’nın “hiç kimse” olamayacağından emin olduk bile. Şimdi beklediğimiz tek şey Needle’ın saklandığı yerden çıkarılması. Oyundan bahsetmişken, nasıl bir işkenceydi o ya! Ne güldüm ne üzüldüm, direkt nefret ettim! Benim de Robert Baratheon ve Ned Stark ile birlikte ölesim geldi!

Game of Thrones 6. Sezon 5. Bölüm: “Bir Kadın Bize Liderlik Yapamaz!”

The Iron Islands’ın en büyük hatası da bu cümlede saklı işte. Yara kadar iyi bir lideri, gerçek bir savaşçıyı, onlara gerçekten faydası dokunabilecek birini ellerinin tersiyle ittiler. Zaten karar verici kitlenin içinde Yara dışında başka kadının bulunmaması da farklı bir sonuç çıkamayacağının göstergesiydi. Kitapla karşılaştırılınca Stannis Baratheon karakteri ne kadar sevilmediyse, Euron Greyjoy karakteri de o kadar sevilmeyecek diye düşünüyorum. Şimdilik içi boş bir karakter, anlattığı kadar iyi savaşçı olmasına dair bir şey de göremedik. Sadece Daenerys Targaryen ile evlenme hayalleri olan küçük bir adam. Hiç mi anlatmadılar, hiç mi duymadı acaba Dany’nin hadsizlere hadlerini nasıl bildirdiğini? Ya da biliyor ama Salt Throne’u ele geçirmek için insanları kandırıyor olabilir mi? Yeğenlerinden birini kız olduğu için diğerini hadım edildiği için onlarca insanın önünde aşağılamaktan, üstüne üstlük babalarını öldürdüğünü itiraf etmekten çekinmeyen Euron’a hiç ısınmadığımı söyleyebilirim. Denizde kendisine uygulanan vaftiz benzeri ritüel sonrasında ölseydi, dönemeseydi çok gülerdim yalnız. Şimdi Greyjoy kardeşler nereye gidecek? Kuzey’deki herkese ihanet eden bir Theon ve kendi halkının erkek lider için arkasını döndüğü Yara kime sığınabilirler? Euron’un gelini ilan ettiği Dany’e ulaşabilirler mi dersiniz?

Her bölüm çokça soru cevaplarken daha çok soru bırakıyor kucağımıza. Mesela, görülerin belli bir sırası mı var? Children of the Forest ilk ne zaman ve neden White Walkers’a düşman oldu? The Night’s King, Bloodraven’dan ve Bran’den ne istiyor? Bran’in bileğindeki işaret onunla ne kadar kalacak? Nereye saklanırsa saklansın White Walkers onu bulabilecek mi? Bloodraven da gittiğine göre Bran eğitimini nasıl tamamlayacak? Artık biraz ders alıp kendisine yapma denilen şeyleri yapmamaya gayret gösterecek mi? Geçmişteki olayları etkileyip bugünkü şekillerine getirdiyse eğer, bundan sonra ne olacak? Hodor’un yokluğunda Meera ve Bran’e kim yardım edecek? Arya verilen görevlerde ne kadar başarılı olabilecek? Onu sabah akşam dövüp hor gören Waif’i listesine ekleyecek mi? Tahminlerim elbette var ama Game of Thrones’un en büyük mutluluğu fanlarının teorilerini ve tahminlerini çürütmek sanırım.

Böyle zamanlarda mesela Iron Islands ya da Khaleesi ya da King’s Landing sahnelerinden kısıp önemli sahnelere eklemelerini diliyorum. Khaleesi’nin Jorah’ı sonunda yanına kabul etmesi ve ona iyileşmesini söylemesi yerine daha çok Bran, dolayısıyla daha çok flashback izlemeyi tercih ederdim. Jorah Mormont bu konuşmanın heyecanıyla kendisine tedavi bulur mu? Bulur, orası ayrı ama ortalık bu kadar karışıkken, Jorah ile Daario’nun maceralarını ya da uzun uzun Iron Islands ritüellerini izletmek biraz ayıp oluyor bence.

Onların bir tık ardında ise Meereen’i gayet güzel idare eden Tyrion ile Varys var benim gözümde. Oyuna başka bir Kırmızılı Kadın girdi, hikaye ilginçleşti. Adının Kinvara olduğunu öğrendiğimiz bu rahibe, vaat edilen kişi için Khaleesi’yi işaret etti. Melisandre de Işığın Tanrısı’nın bir hizmetkarı, bir rahibesiydi. Ama o önce Stannis’e sonra Jon Snow’a adadı kendini. Sonra karşımıza Kinvara çıktı ve bambaşka bir isim verdi. Hangi Kırmızılı Kadın daha güvenilir olduğuna karar veremiyorum. Ya birden fazla seçilmiş olan varsa?

Game of Thrones 6. Sezon 5. Bölüm: Hodor…

Bran’in bir şeyler karıştıracağını biliyorduk da bu kadar talihsiz şekilde, daha ilk kayboluşunda işleri kızıştıracağını bilmiyorduk. Evet geçmişe müdahil olabiliyor ama yaşanmamış bir şey yaşatmıyor, zaten yaşanmış olanları izlediği için (“Geçmişin mürekkebi kurudu” demişti Bloodraven) olması gereken oluyor yine. Aklınız karıştı değil mi? Karışmasın. Bloodraven zaten her şeyi biliyordu, sadece Bran’in özgür iradesine müdahale etmiyordu. Night’s King’in Bran’e dokunduğu anda onları bulup öldüreceğini biliyordu. Bu nedenle “ben olmanın vakti geldi” diyip, Wylis’in Hodor’a dönüştüğü ana götürdü onu. Orada Wylis arada kalmasaydı, Hodor olamayacak, Bran de koruyucusuz kalacaktı. Yazık oldu, Bran’a adanmış koca bir ömür, tertemiz Hodor’u kaybettik. Devamını izlemedik, Hodor da Wight olur mu acaba?

Bran’in Bloodraven olma yolundaki maceralarını gerçekten çok merak ediyorum. Keşke daha çok şey öğrenebilseydik. Gittiği yerde kimseler göremezken Night’s King, Bran’i nasıl gördü? Neden işaretledi? Onu neden bir tehdit olarak görüp öldürmek istedi? Henüz bunların cevaplarını bilmiyoruz. Cevapları aldıkça zihnimiz berraklaşacak diye umuyorum. Children of the Forest nasıl insanlardan kendilerini korumak için White Walkers’ı yaratıysa, onlar da aynı motivasyonla kendilerini korumak için ilerliyor olabilirler. Türlerin savaşı gibi bir şeye döner mi emin değilim. Yalnız gerçekten o sahneleri izlerken çok gerildim. White Walkers yine neyse de Wights çok korkunç değil mi?

Birçok canlının kendisini Bran için feda ettiği bu bölümde, Bran ölse bu kadar üzülmezdim. Shaggydog’dan sonra Summer… Her geçen bölümde ulukurtlar  azalıyor. Ghost ve yerini bilmediğimiz Nymeria dışında ulukurt kalmadı. Leaf de son dönemde alıştığım bir karakterdi, kendisini böyle feda etmiş olması ayrıca üzücüydü. Bloodraven’ın yokluğuna kesinlikle hazır değildik. Ancak hiçbiri Hodor’un vedası kadar vurucu değildi. O kadar etkilendim ki o bölümü  ilk etapta arka arkaya 3 kez izledim. Wylis ve Hodor’un geçmiş ve gelecek arasında kurdukları görünmez köprü, Bran’in geçmişteki üzüntüsü, Hodor’un gelecekteki acısı, Meera’nın Bran’i alıp kaçmak dışında çaresi olmaması nefeslerimizi kesti. O noktada hepimizin gözlerini dolduran, kanını donduran şey, bölümün adına da bir parçasını veren “Hold the door” cümlesinin defalarca söylenerek Wylis’in ağzından “Hodor”a dönüşmesiydi şüphesiz. Hodor’un geçmişte düzelememesi gelecekte de kurtulamayacağının habercisi. Dizideki en temiz en masum şeyler, Hodor ve Summer’la beraber parçalanıp gittiler.

Game of Thrones 6. Sezon 6. Bölüm fragmanını Türkçe altyazılı olarak aşağıdan izleyebilirsiniz.

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information