Haftanın Kısa Filmi köşemizde bu hafta, Pixar’ın SparkShorts projesinin ikinci filmi olan, bir köpek ve bir kedinin ansızın gelişen dostluğunu dokunaklı bir biçimde anlatan Kitbull var.
Pixar’ın yeni başlattığı, şirketin genel tarzının dışına çıkan anlatıların ve yeni animasyoncuların önünü açmak amacı güden projesi SparkShorts‘un ilk filmi olan Kristen Lester imzalı Purl‘ü geçtiğimiz haftalarda tanıtmıştık. Biçimsel olarak Pixar’ın bilindik işlerine yakın duran bu film; kadının erkeklerin domine ettiği iş dünyasında kendini var etmesine dair söylediği kıymetli sözlerle dikkat çekiyordu. Pixar Purl’den sonra arayı fazla açmadı ve bu projenin ikinci filmini de yayınladı. Rosanna Sullivan‘ın yazıp yönettiği kısa animasyon Kitbull, SparkShorts’un beklenenden de heyecan verici sonuçlar doğurabileceğinin bir göstergesi olarak dikkat çekiyor.
Kitbull: Bilindik Bir Hikâyeye Yeni Bir Yaklaşım
Kitbull, bir sokak kedisinin bir balıkçıdan balık çalmasıyla açılıyor. Ağzında bu balıkla, onu afiyetle yemek için uygun bir yer arayan kedi, kendine bir kuytu köşe buluyor. Fakat bu alan derme çatma bir evin arka bahçesi ve burada pitbull cinsi bir köpek bulunuyor. İlk başta bu köpeğin varlığından rahatsız olan ve beklendiği üzere korkan kedi köpeğin sahibi tarafından uğradığı muameleyi görünce aralarında yavaş yavaş bir bağ kurulmaya başlıyor.
Filmin, iki hayvanın arasında gelişen dostluğa odaklanması sebebiyle, klasik Pixar çizgisinden çok uzak olduğu söylenemez. Lakin yönetmen Rosanna Sullivan’ın animasyon tercihleri Kitbull’u şirketin üretimlerinin büyük bir kısmından oldukça uzak bir noktaya konumlandırıyor. Bunun birincil nedeni filmin 2D animasyon yöntemlerini kullanması. Bunu da oldukça özgün bir biçimde yapan yönetmen, filminin Disney çizgi filmlerini andırmasının da önüne geçiyor böylece.
Filmin başarılı yanlarından biri de hayvanların arasında gelişen dostluğu, yine hayvanların bakış açısından anlatması. Kitbull’un anlatısına dahil olan insanlar, belirgin bir karakter kazanmadan filmde yer alıyorlar. Filmin merkezindeki kedi ve köpeğin yolunun kesiştiği bu insanlar, filmde görünüp yok oluyorlar. Filmin -finali hariç- neredeyse tamamını hayvanların bakış açısından, yere çok yakın bir seviyeden izliyoruz. Bu da seyircinin iki ana karakterin duygu dünyasına yaklaşmasını kolaylaştırıyor. Kitbull, belki çok orijinal bir anlatı sunmuyor ama, insanlığın dünyanın hâkimi olduğuna dair algısını zarif bir dokunuşla yerle yeksan etmeyi başarıyor.