J.K. Rowling’in tüm dünyada milyonlarca kopya satan, film uyarlamaları toplamda 7.7 milyar dolar hasılata ulaşan Harry Potter serisi, önümüzdeki yıllarda adından çok daha sık söz ettirecek gibi görünüyor. Bir yandan bu büyülü evrende geçen Fantastic Beasts serisinin üçüncü filmi çekilirken, bir yandan da spin-off dizileri gündemi meşgul ediyor. Dün ortaya çıkan bilgiler, WarnerMedia’nın HBO Max‘te yayınlanacak bir Harry Potter dizisi çekmek istediğini gösterdi. Stüdyonun bu evrende geçecek bir spin-off dizisi hazırlamak için senaristlerle görüştüğü iddia edildi. İzleyicileri yeniden Harry Potter evrenine döndürecek bu dizi henüz yolun başında olduğu için stüdyonun nasıl bir hikâye anlatmak istediği hakkında herhangi bir detay paylaşılmadı. Ancak bir Harry Potter dizisinin gündemde olması, pek çok ihtimali akıllara getirdi. Biz de olası bir Harry Potter dizisinin odaklanabileceği konuları derledik.

Derleyen: Sıla Şahinöz, Erhan Tan

Harry Potter Dizisinin Odaklanabileceği 10 Hikâye

Hogwarts’ın Kurucuları

Harry Potter ile büyümüş insanlar olarak hepimizin on bir yaşına geldiğinde mektubunu almayı dört gözle beklediğimiz Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu, 11. yüzyılda dönemin en büyük dört cadı ve büyücüsü tarafından kuruldu: Godric Gryffindor, Helga Hufflepuff, Rowena Ravenclaw ve Salazar Slytherin. Hogwarts binaları da kurucularının soyadlarını aldı. Gryffindor, cesurluğu ve yiğitliği simgelerken; Hufflepuff adaleti ve barışı niteliyordu. Ravenclaw, zekiliği temsil ederken; Slytherin de hırsı odak noktasına alıyordu.

Kuruculardan üçü birbiriyle çok iyi anlaşıyordu. Biri hariç. Salazar Slytherin, Hogwarts’a alınan öğrenciler konusunda daha seçici olunması gerektiğini düşünüyor ve okula alınacak öğrencilerin safkan büyücü ailelerden gelmesini istiyordu. Çünkü Salazar Slytherin’in düşüncesine göre büyücük eğitimi, büyücü ailelerle sınırlı kalmalıydı ve hiçbir muggle kökenlinin okulda yer alması olanaksızdı. Diğerleriyle bu konuda fikir ayrılığına düşen Slytherin, onları ikna edemeyince okuldan ayrılmaya karar verdi. Hatta Sırlar Odası’ndan hatırlayacağınız üzere Slytherin’in okulda gizli bir oda inşa ettiği, bu odada sadece o veya onun soyundan gelenlerin kontrol edebileceği bir canavarın, yani Basilisk’in yaşadığı bilinir.

Sizce Hogwarts’ın ilk kurulduğu dönemde bu birbirinden ilginç dört karakterin arasındaki ilişkiyi, Salazar Slytherin’in diğerlerinden ayrıştığı noktaları görmek harika olmaz mıydı?

Ölüm Yadigarları’nın Ortaya Çıkışı

Harry, Ron ve Hermione’nin Voldemort’un yarattığı Hortkulukları bulma sürecinde Xenophilius Lovegood ile yaptıkları konuşmayı hatırlarsınız. Ozan Beedle’ın kitabında anlatılan “Üç Kardeşin Hikâyesi” aslında Ölüm Yadigarları’nın ne anlama geldiğini, daha doğrusu Harry’nin destansı hikâyesine yön veren bütün süreci açıklıyor.

Kaseti biraz başa saracak olursak; vaktiyle Antioch, Cadmus ve Ignotus ismindeki üç erkek kardeş, yani Peverell Kardeşler, ıssız ve dolambaçlı bir yolda dolaşırken nehrin karşısına geçmek için asalarını kullanarak bir köprü yapmış ve tam karşıya geçtikleri anda Ölüm ile karşılaşmış. Ölüm, üçlünün yaptıklarına karşılık onları durdurmuş ve ne istediklerini sormuş. Antioch Peverell, yenilmez bir asa istemiş, Ölüm ona Mürver Asa’yı vermiş. Cadmus Peverell, ölüleri hayata döndürmek için kullanılan bir taş istemiş, Ölüm ona diriltme taşını vermiş. En küçük kardeş olan Ignotus Peverell ise insanları görünmez yapan bir pelerin istemiş ve Ölüm ona gönülsüzce kendi görünmezlik pelerinini vermiş. Bu noktadan sonra kardeşler ayrı yollara düşmüşler. Antioch Peverell, Mürver Asa’sıyle herkese hava atmış. Asanın yenilmez olduğunu öğrenen bir hırsız gece uyurken onun yanına gelmiş ve asayı alıp Antioch’u öldürmüş. Cadmus ise diriltme taşı sayesinde sevdiği bir insanı hayata geri döndürmüş ancak kadının ruhu öbür dünyaya aitmiş. Bu durumdan dolayı büyük bir acı çeken Cadmus, en sonunda kendini öldürmüş. Ignotus Peverell ise görünmezlik pelerinini kendini gizlemek için kullanmış. Yıllar sonra pelerini oğluna verirken Ölüm onu kendi yanına çekmiş. Öldüğünde o da kardeşleri gibi ölümü dostça karşılamış. Bu hikâyede bahsi geçen “Mürver Asa, Diriltme Taşı ve Görünmezlik Pelerini”, Ölüm Yadigarları olarak bilinir. Yani bu üçü bir araya geldiğinde “Ölümün Efendisi”ni oluşturur.

Buraya kadar bu hikâyeyi neden mi anlattım? Ölüm Yadigarları’nın oluşma süreci, bir dizi ya da film için oldukça ilginç bir hikâye aksını barındırıyor. İşin Harry Potter tarafına bağlanan kısmı da var tabii. Ignotus Peverell’in pelerini oğluna bıraktığı an burada kilit nokta aslında. Pelerin Peverell’lerin soyu boyunca babadan oğula geçerek James Potter’a kalmıştır. Hâliyle bu durum, görünmezlik pelerinin en sonunda Harry’e geçmesine neden olmuştur. Ignotus ve Harry’nin uzaktan akraba olması, biz Harry Potter evrenini yakından tanıyanlar için bu hikâyenin en can alıcısı noktası.

Tom Riddle’ın Hayatı ve Gaunt Ailesi 

Gelelim bizim Voldemort olarak bildiğimiz Tom Riddle’ın hayatına. Anne tarafından Salazar Slytherin’in soyundan gelen Tom, Merope Gaunt adında safkan bir cadıdan ve Tom Riddle adında bir Muggle’dan doğmuştur. Merope çok yakışıklı olan Tom Riddle’ı kendisine aşık edebilmek için ona ona aşk iksiri verir ve bu iksirin yardımıyla Tom, Merope’ye aşık olur. Merope, hamile kaldıktan sonra Tom’un onu sevmeye başladığına inanır ve ona aşk iksiri vermeyi bırakır. Artık iksir Tom üzerindeki etkisini kaybetmiştir ve bu noktadan sonra Tom, eşi ve doğmamış çocuğunu ter eder. Kalbi kırılan Merope, bir süre sonra büyü yapamayacak hâle gelir ve bebeğini doğurduktan kısa bir süre sonra ölür. Daha sonra biz Tom Riddle’ın yetimhanede büyüme sürecine tanık oluruz.

Merope’nin babası Marvolo Gaunt ise kendisine Peverell Ailesi’ndeki atalarından kalan bir yüzüğe sahipti. Bu yüzük daha sonra Voldemort tarafından bir Hortkuluk’a dönüştürüldü, sonrasında Albus Dumbledore tarafından yok edildi. Yüzüğün içerisinde ise “Diriltme Taşı” bulunuyordu. Ayrıca Salazar Slytherin’in madalyonunun nesiller boyunca Gaunt Ailesi’nde olması ise önemli bir detay. Merope hamileyken kendini ekonomik anlamda destekleyebilmek için madalyonu Borgin ve Burkes’e satar ve Tom Riddle, yıllar sonra bu madalyonu çalarak onu bir Hortkuluk’a dönüştürür.

Melez Prens filminde Gaunt Aile’sine dair hiçbir şeye yer verilmemiş olması ve Voldemort’un hayatının iki-üç sahneyle sınırlı kalması bir hayal kırıklığı olarak görülür. Sadece filmleri izleyen birinin Hortkuluk konusunda kafasında soru işaretlerinin olduğu da inkar edilemez bir gerçek. Tom Riddle’ın hayatını ve ailesini anlatan olası bir proje, izleyicinin bu konudaki soru işaretlerini gidermek açısından müthiş bir fırsat. Kitapları okuyan kesim için de adeta bulunmaz Hint kumaşı. Dahası ölmekten çok korkan ve ölümsüz olmayı takıntı hâline getiren Voldemort gibi kötücül bir karakterin motivasyonunu görmek açısından da önemli bir girişim.

Çapulcular

Harry Potter

İlk olarak Hogwarts Ekspresi’nde birbirleriyle tanışan James Potter ve Sirius Black, tıpkı Harry ve Ron gibi, bina seçiminden sonra Remus Lupin ile tanıştılar ve daha sonra aralarına Peter Pettigrew katıldı. Bu muhteşem dörtlüden Remus’un aslında bir kurtadam olması, olayları farklı bir noktaya sürükledi ve Çapulcular ortaya çıktı. Nasıl mı? Remus’un sırrını öğrendikten sonra James, Sirius ve Peter birer animagus oldular. James bir çatal boynuzlu geyik olarak Çatalak lakabını alırken; Sirius siyah bir köpek olarak Patiayak lakabını kullanmaya başladı. Peter ise bir fareye dönüşerek Kılkuyruk lakabını aldı. Remus da Aylak lakabıyla hafızalara kazındı. Hep birlikte, bir hayvan sürüsü olarak okulda dolaşan bu dörtlü, en büyük buluşları olan Çapulcu Haritası sayesinde en sevdikleri gizli geçitleri kaydedebildiler. Bu harita okuldaki her noktayı ve her kişiyi en ince ayrıntısına kadar gösteriyordu.

Sürekli kuralları çiğneyen bu dörtlünün Hogwarts yılları, Peter Pettigrew’un ihaneti, Sirius’un Azkaban’a düşme süreci, bir dizi projesinin ihtiyacı olan bütün her şeyi karşılıyor.

Voldemort’un Yükselişi ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

Harry Potter

Çapulcular’ın Hogwarts yıllarına odaklanan bir dizi gibi, onların artık yetişkin olduğu döneme odaklanan bir dizi çekilmesi de söz konusu olabilir. Zira filmlerden de hatırlayacağınız üzere bu dönem Voldemort’un yükselişine denk geliyor. İnsanların adını bile anmaya korktuğu Karanlık Lord’un bir annenin sevgisinin gücüne ilk elden şahit olduğu geceye kadar yaptıkları, büyücüler dünyasında terör estirdiği dönem, aşina olduğumuz bir dünyada geçen, fakat ton olarak filmlerden daha karanlık olan bir dizi ortaya çıkarabilir.

Bu dönemde Voldemort, korku salmasının etkisi ve büyücü dünyasındaki bağnaz görüşlere çanak tutmasıyla takipçi toplayıp hızla güçlenirken, ona karşı durmak için Dumbledore öncülüğünde Zümrüdüanka Yoldaşlığı toplanır. Harry Potter kitaplarından ve filmlerinden pek çok ismin gençliğini görebileceğimiz bu dizi, daha ilk bakışta Harry Potter hayranlarını fazlasıyla heyecanlandıran bir yapım olur.

Harry Potter and the Cursed Child

Harry Potter dizisi geçmişten bir hikâye anlatabileceği gibi hikâyeyi ileri de taşıyabilir. Hikâyenin orijinal serinin ilerisine taşınması söz konusu olduğunda akla gelen ilk eser elbette Harry Potter and the Cursed Child oluyor. J. K. Rowling’in John Tiffany ve Jack Thorne ile birlikte yazdığı bir hikâyeden yola çıkarak hazırlanan Cursed Child, ilk olarak bir tiyatro oyunu olarak ortaya çıktı. Ancak daha sonra kitap hâline getirildi. Türkiye’de Harry Potter ve Lanetli Çocuk adıyla yayımlandı. Tiyatro oyunu gibi kitap da Harry Potter hayranları tarafından ilgiyle karşılandı ama pek çok kişi için bu ilgi beğeniye dönüşmedi.

Harry Potter kitaplarının bittiği noktanın 19 yıl sonrasında başlayan Cursed Child; Potter, Granger, Weasley ve Malfoy ailelerinin iç içe geçen hikâyesini anlatıyor. Ancak bu kez hikâyenin merkezinde Harry, Hermoine, Ron ve onları bir türlü rahat bırakmayan Draco Malfoy değil onların çocukları yer alıyor. Cursed Child’da, Hogwarts’ta tanışıp yakın arkadaş olan Albus Potter ve Scorpius Malfoy, Time-Turner’ı kullanıp zamanda geriye gidince, Voldemort’un geri dönmesine kapı aralıyorlar. Hikâyenin üçüncü ve dördüncü perdesi, Voldemort’un büyücülük dünyasına hükmettiği alternatif bir gelecekte geçiyor. Cursed Child; yetişkin Harry, Hermione ve Ron’u da hikâyesine dâhil etmesiyle HBO Max’in ekrana taşımak isteyeceği hikâyelerin başında geliyor.

Yetişkin Harry, Hermione ve Ron

Harry Potter

Her ne kadar Cursed Child’a kaynaklık eden hikâyede J.K. Rowling’in de imzası bulunsa da, pek çok kişi bunu canon olarak kabul etmiyor. Yani aslında bu olayların ana seri için bir bağlayıcılığı olmadığını, sadece bir tür alternatif “ya böyle olsaydı” hikâyesi olduğunu düşünüyorlar. Bu da yetişkin Harry, Hermione ve Ron için farklı olayların yaşandığı bir hikâyenin de mümkün olduğu anlamına geliyor. Elbette kitapların ve filmlerin sonundan ana karakterlerimize sonraki yıllarda neler olduğunu az çok biliyoruz. Harry, Ginny ile evlenirken, Hermione de Ron ile evleniyor. Harry ve Hermione Sihir Bakanlığı’nda çalışıyor, Ron ise Diagon Yolu’ndaki Weasley Büyücü Şakaları dükkanını işletiyor. Ana kahramanlarımızın yetişkin yılları Hogwarts’taki yıllarına kıyasla çok daha sakin geçse de, onların yetişkin olarak ne yaptıklarını ekranda görme fikri tek başına da yeterince heyecan verici olduğu için nispeten küçük bir tehlikeyle başa çıkmaya çalıştıkları bir hikâye de izleyicilerin ve dolayısıyla HBO Max’in ilgisini çekebilir.

Azkaban

Olası bir Harry Potter dizisinde nasıl bir hikâyeyle karşı karşıya olabileceğimize dair akıl yürütürken, olaylar ve dönemlerin yanı sıra mekânları da unutmamamız gerekiyor. J.K. Rowling’in eserleri Diagon Yolu’ndan Peron Doku Üç Çeyrek’e, Hogwarts’tan Gringotts’a pek çok mekânı hafızalarımıza kazıdı. Olası bir dizide hikâyede önemli yer tutabilecek bu mekânlardan biri de Azkaban Hapishanesi. Kuzey Denizi’nde bir adada bulunan ve tarihin gördüğü en acımasız cadı ve sihirbazlardan bazılarına ev sahipliği yapan Azkaban, 18. yüzyılın başlarından beri büyücü dünyasındaki suçlular için bir hapishane olarak kullanıldı. Bu yüzden hikâyesinde Azkaban’ın önemli bir yer tuttuğu bir spin-off dizisi görmemiz çok da şaşırtıcı olmayacaktır.

Amerika’daki Büyücüler

Her ne kadar Harry Potter serisi Britanya’daki Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu ve çevresinde yaşananlara odaklanmış olsa da, Fantastic Beasts’in sinemaya uyarlanmasıyla birlikte Amerika’daki büyücü komünitesi de bu evrende önemli bir yer edindi.  Amerika’daki büyücüler hakkında ekranda gördüğümüz hikâyeler oldukça kısıtlı olduğu için, Amerika’da geçen bir spin-off dizisi Harry Potter hayranlarına yepyeni bir dünyanın kapılarını aralayabilir. Üstelik hikâye günümüzde geçebileceği gibi geçmişe dönerek Amerika’daki büyücülük komünitesinin kurulmasına odaklanan bir dönem dizisine de dönüşebilir. HBO Max’in en azından şu an için global pazardan ziyade Amerika’ya odaklandığı göz önüne alındığında, Amerika’da geçen bir hikâye finansal olarak da mantıklı bir adım olarak görülebilir.

Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu

Hikâyenin Amerika’ya taşınması söz konusu olduğunda, odak noktası olarak akla gelen ilk olasılıklardan biri Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu oluyor. Hogwarts’ın Amerika’daki muadili olan Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu, Fantastic Beasts filmlerinin çıkışıyla birlikte çok daha bilinir hâle geldi. Bugün Hogwarts’ın yanı sıra Ilvermorny’deki öğrenci evini de öğrenmek isteyen Harry Potter hayranlarının sayısı hiç de az değil. 17. yüzyılda İrlandalı göçmen bir aile tarafından kurulan ve yıkık dökük bir kulübeden hâllice olduğu ilk günlerinden dev bir okula dönüştüğü günümüze kadar pek çok badire atlayan Ilvermorny, pek çok ilgi çekici hikâyeye gebe. Bir önceki maddede belirttiğimiz gibi hikâyeyi Amerika’ya taşıyacak olması da HBO Max’i cezbedebilir.

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information