Olga Tokarczuk’un romanından uyarlanan İz - Pokot, feminist yönüyle de ön plana çıkan Agnieszka Holland imzalı bir yapım. Bir nevi Fargo olduğu yönünde ilerleyen söylemlere yer yer katılmak mümkün. Bir kasabada arka arkaya işlenmeye başlayan cinayetleri konu eden İz'in bu seri cinayetlerin ortak noktası olarak işaret ettiği durum hayvanların intikam almasıdır. Hayvanların neden intikam alıyor olabileceğini açmak gerekli mi bilemiyorum. Herhangi bir zaman diliminde aniden intikam almaya karar verecek herhangi bir hayvan türüne karşı asla sesimi çıkaramam. Çünkü insan türü olarak akla hayale sığmayacak şeyler yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Ancak filmin konusu böylesi genel bir eziyetten ziyade avcılık ve hatta kaçak avcılık. Hayvan öldürmenin bir "spor" olarak görüldüğü göz önünde bulundurulduğunda hayvanların intikamı da bir eğlence olarak pekala görülebilir. Tabii ki bunlar hikayenin bizi çıkardığı yolculuğun çeşitli varsayımları. Aslında gelişen olaylar çok daha farklı. Filme bir twist yerleştirmeye çalışırken çok fazla "iz" bırakan İz, sonuyla şaşırtmıyor şaşırtmasına ama halihazırda cinayetlerin izini de izleyiciyi şaşırtma odaklı sürmüyor aslında, bu bakımdan twistin şaşırtmaması dayanaklı ya da altı doldurulabilir bir eleştiri olmayacaktır. İz - Pokot: "Etin Cinsel Politikası" Kadının toplumda konumlanışı ve hayvanların bir spor olarak yasal ya da kaçak avlanabiliyor olması kadın ve hayvanı ortak paydada buluşturur aslında, bu konuda ayrıntılı bilgi için Etin Cinsel Politikası, acil bir biçimde başvurulması gereken en önemli kaynak kitaplardan biri. Agniezska Holland, bu anlamda güzel bir ortaklık sunuyor izleyicisine. Hayvanların öldürülmesi hususunda mücadele eden orta yaşlı bir kadının bu mücadelesi aynı zamanda toplumda yer edinme, kendini ifade etme ve karşı gelebilmeye dönüşür. Bu sebeple film feminist okumalara da bir hayli açık bir alt metne sahip. Filmin içerdiği diğer karakterlere göz atacak olursak Janina'nın komşusu Matoga, filmin ortalarından itibaren çözülmeye başlayan karakteriyle toplumun dışında kalmış bir yapıya sahip. Yanı sıra Jakub Gierzsal'ın canlandırdığı Dyzio, sara hastası bir polis memuru olarak karşımıza çıkıyor. Hastalığını gizliyor çünkü bu durum işini tehlikeye atabilir. Yanı sıra bir de seks işçiliği yaptığını anladığımız genç bir kadın karaktere sahibiz. Tüm bu karakterler, tam anlamıyla başkaldırmasalar bile toplumun dışında kalmış ve bu dışarıda kalma sebebiyle kararlarının sorgulanmamasını bekleyen otorite ile uyuşmakta zorluk çekerler. Başarılı bir konuya sahip olan ancak ağır bir anlatı dili ile izlemeyi yer yer zorlaştıran bir yapım olan İz - Pokot, sürükleyici görünen bir hikayeye sahip olsa da bu hikayenin kullanımını "kör göze parmak" sokma yöntemiyle ilerletmeyi tercih ettiği için filmin yer yer almanız gereken mesajları alıp almadığınızı adeta kontrol ediyor olması nispeten tanıdık bir durum. Yine de anlatının inandırıcılığını ve hatta vuruculuğunu sarsan etmenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. İz - Pokot, cinayetler ve bu cinayetlerin çözülmesi gibi sürükleyici bir konuyu ağır bir işleyişle sinemaya aktaran Holland'ın en başarılı filmi olmasa da konusu itibariyle görülmeye değer seyirlik sunan bir film olarak değerlendirilebilir.

Yazar Puanı

Puan - 60%

60%

Pokot, cinayetler ve bu cinayetlerin çözülmesi gibi sürükleyici bir konuyu ağır bir işleyişle sinemaya aktaran Holland'ın en başarılı filmi olmasa da konusu itibariyle görülmeye değer seyirlik sunan bir film olarak değerlendirilebilir.

Kullanıcı Puanları: 3.27 ( 5 oy)
60

Olga Tokarczuk’un romanından uyarlanan İz – Pokot, feminist yönüyle de ön plana çıkan Agnieszka Holland imzalı bir yapım. Bir nevi Fargo olduğu yönünde ilerleyen söylemlere yer yer katılmak mümkün. Bir kasabada arka arkaya işlenmeye başlayan cinayetleri konu eden İz’in bu seri cinayetlerin ortak noktası olarak işaret ettiği durum hayvanların intikam almasıdır. Hayvanların neden intikam alıyor olabileceğini açmak gerekli mi bilemiyorum. Herhangi bir zaman diliminde aniden intikam almaya karar verecek herhangi bir hayvan türüne karşı asla sesimi çıkaramam. Çünkü insan türü olarak akla hayale sığmayacak şeyler yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Ancak filmin konusu böylesi genel bir eziyetten ziyade avcılık ve hatta kaçak avcılık. Hayvan öldürmenin bir “spor” olarak görüldüğü göz önünde bulundurulduğunda hayvanların intikamı da bir eğlence olarak pekala görülebilir. Tabii ki bunlar hikayenin bizi çıkardığı yolculuğun çeşitli varsayımları. Aslında gelişen olaylar çok daha farklı. Filme bir twist yerleştirmeye çalışırken çok fazla “iz” bırakan İz, sonuyla şaşırtmıyor şaşırtmasına ama halihazırda cinayetlerin izini de izleyiciyi şaşırtma odaklı sürmüyor aslında, bu bakımdan twistin şaşırtmaması dayanaklı ya da altı doldurulabilir bir eleştiri olmayacaktır.

İz – Pokot: “Etin Cinsel Politikası”

Kadının toplumda konumlanışı ve hayvanların bir spor olarak yasal ya da kaçak avlanabiliyor olması kadın ve hayvanı ortak paydada buluşturur aslında, bu konuda ayrıntılı bilgi için Etin Cinsel Politikası, acil bir biçimde başvurulması gereken en önemli kaynak kitaplardan biri. Agniezska Holland, bu anlamda güzel bir ortaklık sunuyor izleyicisine. Hayvanların öldürülmesi hususunda mücadele eden orta yaşlı bir kadının bu mücadelesi aynı zamanda toplumda yer edinme, kendini ifade etme ve karşı gelebilmeye dönüşür. Bu sebeple film feminist okumalara da bir hayli açık bir alt metne sahip.

Filmin içerdiği diğer karakterlere göz atacak olursak Janina’nın komşusu Matoga, filmin ortalarından itibaren çözülmeye başlayan karakteriyle toplumun dışında kalmış bir yapıya sahip. Yanı sıra Jakub Gierzsal’ın canlandırdığı Dyzio, sara hastası bir polis memuru olarak karşımıza çıkıyor. Hastalığını gizliyor çünkü bu durum işini tehlikeye atabilir. Yanı sıra bir de seks işçiliği yaptığını anladığımız genç bir kadın karaktere sahibiz. Tüm bu karakterler, tam anlamıyla başkaldırmasalar bile toplumun dışında kalmış ve bu dışarıda kalma sebebiyle kararlarının sorgulanmamasını bekleyen otorite ile uyuşmakta zorluk çekerler.

Başarılı bir konuya sahip olan ancak ağır bir anlatı dili ile izlemeyi yer yer zorlaştıran bir yapım olan İz – Pokot, sürükleyici görünen bir hikayeye sahip olsa da bu hikayenin kullanımını “kör göze parmak” sokma yöntemiyle ilerletmeyi tercih ettiği için filmin yer yer almanız gereken mesajları alıp almadığınızı adeta kontrol ediyor olması nispeten tanıdık bir durum. Yine de anlatının inandırıcılığını ve hatta vuruculuğunu sarsan etmenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

İz – Pokot, cinayetler ve bu cinayetlerin çözülmesi gibi sürükleyici bir konuyu ağır bir işleyişle sinemaya aktaran Holland’ın en başarılı filmi olmasa da konusu itibariyle görülmeye değer seyirlik sunan bir film olarak değerlendirilebilir.

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information