Bu film üzerine objektif bir şeyler yazmak istedim, ancak öylesine iyi çekilmiş, öylesine güzel kotarılmış bir film ki, yalnızca filmi ne denli beğendiğimi yazabileceğim ve seninle kişisel görüşlerimi paylaşabileceğim sevgili okur.
Bir önceki yazımda “sinemaya neden gideriz?” diye sormuştum. Bu sorunun –bence- cevaplarından birisi de “insan doğasını biraz da olsun anlayabilmek için”. Gerçek hayatı anlatılabilir kılan sinema; ruhu yüce, meziyetleri yüksek, yeteneği yadsınamaz yönetmen Asghar Fahradi’nin elinde bakmaya doyulamayan bir tabloya dönüşüyor.
Filmin senaryosu Asghar Fahradi tarafından yazılmış. Belki de ilmek ilmek işlenmiş demek daha doğru. Filmin sonunda senaryodaki dehaya hayran kaldım. Filmi tekrar tekrar izlemek, o detayların içinde bir kez daha boğulmak, kafa karışıklığı yaşamak, aydınlanmak, kendimle yüzleşip tekrar kafa karışıklığı yaşamak, tekrar detaylarda boğulmak istedim. Böylesine iyi bir senaryoyu sanatı ve dehasıyla birleştiren Fahradi, gerçekliği yoğuruyor, şekillendiriyor ve beyaz perdede izlenebilir hale getiriyor, bizlere en yalın, en mütevazi haliyle sunuyor.
Film öylesine iyi bir labirentte kurgulanıyor ki, yönetmen bizi itmeden çıkışı bulamıyoruz, insan doğasının derinliklerinde kayboluyor, karakterleri içselleştiriyor, her birini önce yargılıyor, sonra suçlu buluyor, cezalandırıyor, pişmanlık duyuyoruz. Sonra hakim sandalyesinde sanırken kendimizi, aslında sanık olduğumuzu fark ediyoruz. İnsan doğası dedim ya, bu film insan doğasını yine insan doğası ile gösteren bir film. Başından sonuna dek izleyiciyi bir dakika bile kaybetmeden filme dahil ediyor. Hepimize dokunuyor, “işte, sen busun ve bunlardan farklı değilsin, hiç birimiz farklı değiliz aslında, farklılık sandıkların da aslında sadece benzerliklerimiz” diyor.
Bu film tam 123 dakikalık bir ziyafetti, ekranda yazılar akmaya başladığında “tamam” diye düşündüm, “ben doydum”. Film sinemaya doyuruyor insanı, hatta sinemaya boğuyor.
Tasvirden öte gidemeyen yazımın sonunda bu filmi tek bir noktayla anlatmam gerekirse eğer: Ben bu filme saygı duydum, önünde eğilecek denli saygı duydum.
İyi Seyirler…