Cem Yılmaz, 90'ların ortasında başladığı stand-up'larından bu yana, Türkiye özelinde, popüler kültürün en önemli figürlerinden biri. Böylesi bir tanınırlığın ve o tarihe kadar Türkiye'de pek örneğini görmediğimiz mizah anlaşının sinema alanına sıçraması da sürpriz değildi elbet. 1998 tarihli, Ömer Vargı'nın yönettiği Her Şey Çok Güzel Olacak, bugün Türkiye sinemasının kült mertebesine erişmiş filmlerinden biri olmasının yanında Cem Yılmaz'ın beyazperdede ilk kez göründüğü ve senaryosunda imzasının olduğu ilk yapım olarak tarihe geçti. Fakat yine de Cem Yılmaz sineması diye bir olgudan söz edeceksek bunun ilk emarelerinin 2004 tarihli G.O.R.A.'da göründüğü söylenebilir kolaylıkla. Popüler kültürünün parçası haline gelmiş yapımların parodisiyle Yılmaz'ın stand-up'larında başarıyla sergilediği gözlem yeteneğinin bir harmanı olarak özetlenebilecek bu sinema anlayışı gişede de karşılığını bulmuştu. Ali Taner Baltacı'yla birlikte yönettiği Hokkabaz'ı bir kenara koyarak söylersek, Yılmaz'ın sinemada yolculuğu genel itibarıyla bu kanaldan devam etti. Bizzat Cem Yılmaz tarafından eğlence sinemasıyla adını tam bilemediği diğer şeyi (burada bağımsız ya da arthouse sinemayı kast ettiğini tahmin etmek zor değil) bir araya getirdiği ifade edilen Karakomik Filmler'in aslında sene başında, 18 Ocak'ta vizyona gireceği açıklanmıştı. Ama yapımcılar ve sinema salonları zinciri Mars Group arasında alevlenen "mısır polemiği" sebebiyle filmin vizyon tarihi belirsiz bir tarihe ertelenmişti. Bu polemiğin, içerdiği sansür maddelerine rağmen büyük bir coşkuyla karşılanan yeni yasa ile yapımcıların lehine sonlanmasının ardından Karakomik Filmler bu hafta vizyona giriyor. 2 Arada ve Kaçamak isimli İki orta metraj filmin bir araya gelmesiyle oluşan bu yapım, tam da Yılmaz'ın dediği gibi Hokkabaz ve Her Şey Çok Güzel Olacak gibi kara mizaha yakın duran, kendi içinde tutarlı bir draması da olan yapımlarla G.O.R.A. ya da Yahşi Batı gibi tür parodilerini bir araya getirme gayretinde görünüyor. Lakin bir farkla; 2 Arada, ilk gruba dâhil edilebilecekken, Kaçamak doğrudan bir bilimkurgu parodisi. Ama bu iki bölümün arasında kurulmak istenen bağın çok basit bir fikre dayanması sebebiyle, ton olarak birbirinden çok farklı sularda gezinen bu iki uzun metraj, bir araya gelmekten ziyade, birbiri ardına eklenmiş gibi görünüyor. Karakomik Filmler: Ne Kara, Ne Komik 2 Arada'nın merkezinde asıl adı Metin olan ama çevresince Ayzek olarak anılan bir kaybeden yer alıyor. Bir arabalı vapurda garson olarak çalışan Ayzek, hem çalıştığı şirketin el değiştirmesi sebebiyle işini kaybetme riskiyle karşı karşıya hem de sık sık bu gemiye binen bir kadından hoşlanıyor. Fakat iki konuda da özgüveniyle ilgili sorun yaşıyor. Çünkü ön dişleri yok. Ayzek de uzun süredir biriktirdiği para ile dişlerini yaptırma hayali kuruyor. Tüm bunlar ışığında Ayzek'in, karanlık tonlarda gezinen bir kaybeden hikâyesi için çok uygun bir karakter olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hatta daha detaylı ve özenli bir karakterizasyonla buradan, orta değil uzun metraj bir film çıkma ihtimalinden söz edilebilir. Ama karakterin yaşadığı dönüşüm öyle çalakalem yazılmış ki 2 Arada'nın ardından oluşan en baskın his bir fırsatın kaçması türünden oluyor. Çevresindekiler tarafından dalga geçilen, hem işi hem duygusal hayatı konusunda kendini güvende hissetmeyen karakterin "karanlık" tarafa geçişi çok ani bir şekilde gerçekleşiyor. Dolayısıyla güçlü bir kara komedi örneğinde olması gereken derinliğe bir türlü ulaşamıyor 2 Arada. Hele ki spoiler olmaması adına detaylandıramadığım final tercihi, bu orta metrajın karanlığını tamamen dağıttığı gibi, 2019'da böyle bir metnin yazılmış olması sebebiyle…

Yazar Puanı

Puan - 35%

35%

Türkiye'de fazla örneğini görmediğimiz orta metraj formunun bu anlatılar özelinde işlevsel olmadığını da gördükten sonra söyleyebiliriz ki; Karakomik Filmler, seyirciye tek biletle iki film izleme şansı sunmak dışında hemen hemen her unsuruyla sınıfta kalan bir proje.

Kullanıcı Puanları: 2.3 ( 23 oy)
35

Cem Yılmaz, 90’ların ortasında başladığı stand-up‘larından bu yana, Türkiye özelinde, popüler kültürün en önemli figürlerinden biri. Böylesi bir tanınırlığın ve o tarihe kadar Türkiye’de pek örneğini görmediğimiz mizah anlaşının sinema alanına sıçraması da sürpriz değildi elbet. 1998 tarihli, Ömer Vargı’nın yönettiği Her Şey Çok Güzel Olacak, bugün Türkiye sinemasının kült mertebesine erişmiş filmlerinden biri olmasının yanında Cem Yılmaz’ın beyazperdede ilk kez göründüğü ve senaryosunda imzasının olduğu ilk yapım olarak tarihe geçti. Fakat yine de Cem Yılmaz sineması diye bir olgudan söz edeceksek bunun ilk emarelerinin 2004 tarihli G.O.R.A.’da göründüğü söylenebilir kolaylıkla. Popüler kültürünün parçası haline gelmiş yapımların parodisiyle Yılmaz’ın stand-up’larında başarıyla sergilediği gözlem yeteneğinin bir harmanı olarak özetlenebilecek bu sinema anlayışı gişede de karşılığını bulmuştu. Ali Taner Baltacı’yla birlikte yönettiği Hokkabaz’ı bir kenara koyarak söylersek, Yılmaz’ın sinemada yolculuğu genel itibarıyla bu kanaldan devam etti.

Bizzat Cem Yılmaz tarafından eğlence sinemasıyla adını tam bilemediği diğer şeyi (burada bağımsız ya da arthouse sinemayı kast ettiğini tahmin etmek zor değil) bir araya getirdiği ifade edilen Karakomik Filmler’in aslında sene başında, 18 Ocak’ta vizyona gireceği açıklanmıştı. Ama yapımcılar ve sinema salonları zinciri Mars Group arasında alevlenen “mısır polemiği” sebebiyle filmin vizyon tarihi belirsiz bir tarihe ertelenmişti. Bu polemiğin, içerdiği sansür maddelerine rağmen büyük bir coşkuyla karşılanan yeni yasa ile yapımcıların lehine sonlanmasının ardından Karakomik Filmler bu hafta vizyona giriyor. 2 Arada ve Kaçamak isimli İki orta metraj filmin bir araya gelmesiyle oluşan bu yapım, tam da Yılmaz’ın dediği gibi Hokkabaz ve Her Şey Çok Güzel Olacak gibi kara mizaha yakın duran, kendi içinde tutarlı bir draması da olan yapımlarla G.O.R.A. ya da Yahşi Batı gibi tür parodilerini bir araya getirme gayretinde görünüyor. Lakin bir farkla; 2 Arada, ilk gruba dâhil edilebilecekken, Kaçamak doğrudan bir bilimkurgu parodisi. Ama bu iki bölümün arasında kurulmak istenen bağın çok basit bir fikre dayanması sebebiyle, ton olarak birbirinden çok farklı sularda gezinen bu iki uzun metraj, bir araya gelmekten ziyade, birbiri ardına eklenmiş gibi görünüyor.

Karakomik Filmler: Ne Kara, Ne Komik

2 Arada’nın merkezinde asıl adı Metin olan ama çevresince Ayzek olarak anılan bir kaybeden yer alıyor. Bir arabalı vapurda garson olarak çalışan Ayzek, hem çalıştığı şirketin el değiştirmesi sebebiyle işini kaybetme riskiyle karşı karşıya hem de sık sık bu gemiye binen bir kadından hoşlanıyor. Fakat iki konuda da özgüveniyle ilgili sorun yaşıyor. Çünkü ön dişleri yok. Ayzek de uzun süredir biriktirdiği para ile dişlerini yaptırma hayali kuruyor. Tüm bunlar ışığında Ayzek’in, karanlık tonlarda gezinen bir kaybeden hikâyesi için çok uygun bir karakter olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hatta daha detaylı ve özenli bir karakterizasyonla buradan, orta değil uzun metraj bir film çıkma ihtimalinden söz edilebilir. Ama karakterin yaşadığı dönüşüm öyle çalakalem yazılmış ki 2 Arada’nın ardından oluşan en baskın his bir fırsatın kaçması türünden oluyor. Çevresindekiler tarafından dalga geçilen, hem işi hem duygusal hayatı konusunda kendini güvende hissetmeyen karakterin “karanlık” tarafa geçişi çok ani bir şekilde gerçekleşiyor. Dolayısıyla güçlü bir kara komedi örneğinde olması gereken derinliğe bir türlü ulaşamıyor 2 Arada. Hele ki spoiler olmaması adına detaylandıramadığım final tercihi, bu orta metrajın karanlığını tamamen dağıttığı gibi, 2019’da böyle bir metnin yazılmış olması sebebiyle hayret de yaratmıyor değil.

İkinci bölüm Kaçamak ise, eşlerinden habersiz bir şekilde haftasonu tatiline çıkan, yani bir kaçamak yapmaya kalkışan bir grup erkeğin başından geçenleri konu alıyor. Dört kişilik bu grubun içindeki her karakter, daha önce sayısız örneğini gördüğümüz stereotiplerden fazlası değil. Bu bağlamda Kaçamak, Türkiye sinemasının kanayan yaralarından erkeklik komedilerinden fazlası değil; en azından açılışı itibarıyla. Zira film, bir noktadan sonra Cem Yılmaz’ın parodilerinden birine, bir bilimkurgu parodisine dönüşüyor. Fakat bunu yaparken de daha önce iyi işleyen parodilere imza atmış olan Yılmaz, Kaçamak’ta bu anlatı stratejisinin karşılığını veremiyor. Çünkü parodi, başka stillerin temelinde yatan özellikleri kullanarak, orijinali eleştiren, onunla dalga geçen bir taklit oluşturulması temeline dayanır özetle. Lakin bu kez, bilimkurgu trüklerini kullanmak, bütünlük ve tutarlı bir dünya kurmak yerine, bu janrı sadece bir çerçeve çizmek için araçsallaştırıyor. Bu çerçevenin içini de bayat erkeklik şakalarıyla -köpeğin yere kaka yapması ve onun üzerine basan bir adam gibi esprilerle- dolduran Kaçamak’ın birkaç ufak tefek tebebessüm yaratmak dışında elle tutulur herhangi bir yönü olduğunu söylemek güç.

Karakomik Filmler projesi, adının da açık ettiği gibi bir kara komedi olma iddiasında. Fakat iki orta metraj üzerinden bütünlüklü bir kara komedi kurmak yerine birbiriyle hem anlantı stratejileri hem de ton açısından ciddi anlamda uyumsuz iki bölümden oluşuyor bu yapım. Karşımıza çıkan ürün, ne Hokkabaz gibi bir dramatik yapıya sahip ne de Cem Yılmaz’ın sinemaya giriş yaptığı ilk dönemdeki parodilerinin ulaştığı güldürü seviyesine yükselebiliyor. Yine de tüm bu yetersizliklerinin ötesinde Karakomik Filmler’in doğurduğu en büyük soru işareti, Cem Yılmaz’ın neden iki orta metrajı bir araya getiren böylesi bir paketle seyircinin karşısına çıktığı. Türkiye’de fazla örneğini görmediğimiz orta metraj formunun bu anlatılar özelinde işlevsel olmadığını da gördükten sonra söyleyebiliriz ki; Karakomik Filmler, seyirciye tek biletle iki film izleme şansı sunmak dışında hemen hemen her unsuruyla sınıfta kalan bir proje.

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information