Önceki Sayfa1 / 2Sonraki Sayfa

Sinema; toplumsal ve tarihsel normlara bir çeşit karşı duruş, kitlesel bir isyan veya baş kaldırı olarak tanımlayabileceğimiz; bazen kişinin özgürlüğünü bazen ise muhafazakar devletin veya kilisenin baskısını resmetmek açısından en etkili yollardan biridir. Mesela; 1961 yılında vizyonla buluşan Mother Joan of the Angels’ta dini, toplumun dine bakış açısını, ahlak anlayışını ve kilisenin tutumunu izlerken; 2000 yapımı Sucide Club’ta bunun aksine modern hayata, tüketim toplumuna ve pop kültürüne karşı duruşun resmini görürüz. Bu örneklerden yola çıkarak; kişisel problemlerin veya toplumsal durumların en etkili yansıması olarak söyleyebileceğimiz yapımların yer aldığı listeyle kitlesel çılgınlığı konu alan 10 başarılı filmi sizler için hazırladık.

Hazırlayanlar: Ekin Limoncu, Elif Barış

Kitlesel Çılgınlığı Konu Alan 10 Başarılı Film!

The Warped Ones – 1960

kyonetju-no-kistsu-filmloverss

Akira ve arkadaşlarını; isyanlarını ve işledikleri suçları ele alan The Warped Ones – Kyonetsu no Kisetsu’nun yönetmen koltuğunda Koreyoshi Kurahara oturuyor. Karakterlerin birçok benzerlerine kıyasla daha çok enerjik ve çılgınca resmedildiği filmin oyuncu kadrosunda Tamio Kawachi, Eiji Go, Yuko Chishiro ve Noriko Matsumoto yer alıyor. Film ele aldığı hikayesinin gölgesinde; ceza türlerini, sosyo-politik kökenlerini ve ahlaki kodları tartışıyor.

Mother Joan of the Angels – 1961

mother-joan-of-the-angels-filmloverss

Polonya’nın önemli yönetmenlerinden biri olan Jerzy Kawalerowicz’in 1961 yapımı Mother Joan of the Angels deliliği, dogmayı ve iç güdüyü sinemasal açıdan çok başarılı şekilde anlatan bir film. Gerçek bir hikayeden yola çıkılarak yazılan Mother Joan of the Angels ruhani, içe dönük ve sınırları olmayan bir anlatıma sahip. Başyapıt olarak nitelendirebileceğimiz filmde, içlerine şeytan girmiş rahibelerle ilgilenmek üzere görevlendirilen bir rahibin manastıra gelişi ve   onun rahibelerin ruhlarını temizleyişini izliyoruz. Filmde asıl önemli noktanın; dönemin dini yapısını, kilisenin tutumunu ve toplumun duruşunu eleştirmek olduğunu unutmamakta fayda var. Kült film The Exorcist’i anımsatan şeytan çıkarma sahnelerinin adeta büyülü olduğu filmde yönetmen, tanrısız ve delirmenin eşiğinde olan bir dünyanın katastrofik açısını gözler önüne seriyor.

The Exterminating Angel – 1962

the-exterminating-angel-filmloverss

Luis Bunuel’in en çok tartışılan filmlerinden biri olan The Exterminating Angel; sosyetenin olduğu bir şölende bulundukları odadan ayrılmayan bir grup konuğu konu alıyor. Film; hızlı bir çürüme süreci yaşayan bir mikro toplum örneği sunar ve bu örneğin en rahatsız yönlerinin altını çizmeyi de ihmal etmez. Franco rejiminin en güçlü olduğu dönemde Meksika’da çekilen ve İspanya’da gösterimi yasaklanan filmin oyuncu kadrosunda; Silvia Pinal, Enrique Rambal, Jacqueline Andere ve Jose Baviera yer alıyor.

Even Dwarfs Started Small – 1970

even-dwarfs-started-small-filmloverss

Yeni Alman Sineması’nın en önemli temsilcilerinden biri olan Werner Herzog’un senaryosunu yazıp yönettiği; yayınlandığı dönem eleştiri yağmuruna tutulan filmi Even Dwarfs Started Small; gözlerden uzak bir ülkede kasvetli bir enstitüde bazıları görme engelli olan cücelerin gördüğü sömürü ve eziyetten bıkarak kendileri gibi cücelerden oluşan idarecilerine baş kaldırıp kontrolü ele geçirmelerini anlatıyor. Herzog sinemasında görmeye alışık olduğumuz; gizem ve bunalım ögelerinin izlerine fazlasıyla rastladığımız film; insan ruhunun sınırsız bir şekilde özgür bırakılmasının hem iyi hem de rahatsız edici taraflarını resmetmeyi başarır.

Suicide Club – 2000

suicide-club-filmloverss

Sanıyoruz ki hiçbir film Suicide Club kadar rahatsız edici bir atmosfere, histerik çıldırmalara, postmodern paranoyalara sahip değildir. Daha ilk sahnesinden izleyici şoka sokan Suicide Club, gençlerle dolu bir istasyonda trenin yaklaşmasıyla birlikte hepsinin neşeli bir şekilde topluca hareket eden trenin önüne atlamalarıyla başlıyor. İlk andan başlayan bu derin çıldırışlar filmin sonuna kadar sürüyor. Özellikle tüketicilik ve pop kültür eleştirileri ile dikkat çeken film Japon gençliğine bir ağıt niteliğinde. Son yıllarda artan intihar olaylarından yola çıkan Suicide Club intiharı olağanlaştıran olgulara odaklanıyor ve intiharı bireysellikten çıkarıp toplumsal bir duruma getiriyor. Filmin sorduğu en önemli soru ise; topluluklar toplumu toplumsal intihara sürükler mi?

Önceki Sayfa1 / 2Sonraki Sayfa
Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information