Savaşlar en çok çocukları vuruyor. Bu, keşke öğrenmeseydik dediğimiz ama her geçen gün şahit olduklarımızla maalesef iyice hafızalarımıza kazınan gerçeğimiz artık. Kimsesiz kalmak ve hayatlarının en güzel hatırlanacak günlerinin kanla yazılması insanlık adına çözmemiz gereken en büyük problem belki de. İşte bu hafta vizyona girecek, TRT desteğiyle çekilmiş, yönetmenliğini Serdar Gözelekli’nin yaptığı, başrollerinde Leyla Göksun, Turgay Aydın, Kaan Çakır ve Pınar Balkış’ı izlediğimiz Muna filmi bu kanayan yarayı mercek altına alıyor.
Muna: Savaşta Çocuk Olmak
İki meslektaşıyla birlikte doğduğu topraklara geri dönen ve savaşın yaralarını sarmak isteyen Yeryüzü Doktoru Ali, hem kaybettiği annesinin hem de ikinci vatanı olan Gazze’nin durumuna üzülmektedir. Onunla birlikte yola çıkan doktor Ela da kızını bir kazada kaybetmiş ve kendi acılarını oraya taşımıştır. Ali’nin kuzeni ve çocukluk arkadaşı olan Süleyman hem tercümanlık hem de arkadaşlık edecektir kahramanlarımıza
Çekimleri Tarsus’ta yapılan filmin Gazze’de çekilmiş kısımları da var. Orada görev yapan kameraman ekibinden ulaşan bu bölümler filme gerçekçilik katarken savaşın şehirleri ve insanları nasıl yıktığını daha net gözler önüne seriyor. İnsanların böyle zamanlarda umuda ve sevgiye olan ihtiyaçlarını, tuhaf görünse de hâlâ daha yuva kurma, bir araya gelme çabalarını Süleyman ve nişanlısı Ayşe’nin hikâyesinden öğreniyoruz. Tek başına kalkmak hep zor ama savaşın ortasında daha bir ihtiyaç duyuyor insan sevdiklerinin yanında olmasına. Oyunculuklar başarılı filmde. Özellikle Muna’yı oynayan ve sadece gözleriyle konuşmayı başaran küçük oyuncuya hayran olmamak elde değil. Bu küçük, yalnız kızın düştüğü durumla başa çıkarken kurduğu hayalleri canlandıran sahneler bu ağır ve acı dolu filmin gülümseten detayları olmuş.
Televizyon piyasası sinemaya da hâkim olmaya başladıkça ortaya çıkan sinemadan çok televizyon estetiğine sahip filmlerden biri Muna. Bu hali gerçekçilikten biraz uzaklaştırtıyor filmi, kamera açıları, renkler, tonlar, her şey bize bir sinema filminden ziyade uzunca bir dizi izliyormuşuz duygusu yaşatıyor. Seyircinin sinemasal beklentileri için bunu not düşmüş olalım. Aileyi kutsama, iyiler ve kötüler arasındaki keskin siyah-beyaz ayrım, geçmiş travmalarımızı gittiğimiz her yere sırtımızda taşımak gibi bu tür savaş dramlarının klişelerini oldukça fazla kullanan, ağdalı bir anlatıma sahip Muna. Yine de izlenebilir, titizlikle çekilmiş bir yerli film olduğunu söyleyebiliriz. Filmde doktor Ali’nin de dediği gibi “Savaş her yerde.” Başını çevirip bakabilecekler için yanı başımızda hatta. Dileriz ki hepsinin hikayelerini izleyelim, tüm çocukların sessiz çığlıklarını duyabilelim. Beyazperdede bile olsa…
İyi seyirler.
Yazar Puanı
Puan
55
Çekimleri Tarsus’ta yapılan filmin Gazze’de çekilmiş kısımları da var. Orada görev yapan kameraman ekibinden ulaşan bu bölümler filme gerçekçilik katarken savaşın şehirleri ve insanları nasıl yıktığını daha net gözler önüne seriyor.