“Büyürken hep sessiz biriydim. Konuşmaktan daha çok dinlemeyi tercih ettim çünkü diğer insanların görüşleri kendiminkilerden hep daha ilginç geldi… Ben olabildiğince merkezden uzak olarak; bir şeylerin kenarında olmayı seviyorum.”

Ünlü Fransız müzisyen Serge Gainsbourg ile İngiliz oyuncu Jane Birkin’in yıllarca konuşulan ilişkilerinin tek çocuğu olan Charlotte Gainsbourg; ailesinden genetik yollarla aldığı özelliklerden midir; yoksa kendisine has olan yeteneğinden midir bilinmez sinema dünyasının canlandırdığı karakterlerle dikkatleri üzerine çekmeyi başaran oyuncularından biridir. Kariyerine çok erken yaşta başlayan; Paroles et musique ve La tentation d’Isabella gibi Fransız yapımlarıyla ilk kez beyazperdede görünen Gainsbourg; bir süre sonra sadece Fransa’da değil dünyaca tanınan bir aktris haline gelecektir. Dayısı Andrew Birkin’in Gümüş Ayı ödülü kazandığı filmi The Cement Garden’da hala çok genç olmasına rağmen artık başrolde gördüğümüz Gainsbourg; kariyerindeki başarılı performansları ise 2000’li yıllara girmemizle birlikte vermeye başlar. Alejandro González Iñárritu imzalı 21 Grams, fantastik dünyayla gerçek hayatı bir arada anlatabilen The Science of Sleep ve tabii ki yarattığı karanlık evrenle sinemanın aykırı yönetmenlerinden biri olan Lars Von Trier’in Antichrist, Melancholia ve Nymphomaniac üçlemesi… Yalın, doğal ve etkileyici oyunculuğuyla büyüleyen Charlotte Gainsbourg’ün mutlaka izlemeniz gereken 10 performansını sıraladık.

Mutlaka İzlemeniz Gereken 10 Charlotte Gainsbourg Performansı

L’effrontée – 1985

l-effrontee-filmloverss

Annesi olmayan, babası ve bir erkek kardeşiyle birlikte yaşayan; işçi sınıfına ait bir ailenin kızı olan 13 yaşındaki Charlotte Castang’in büyüme, hayatı ve kendisini keşfetme hikayesinin konu alındığı L’effrontée – An Impudent Girl’ün yönetmen koltuğunda Claude Miller oturuyor. Bir piyanist olan ve Charlotte’in pek bilmediği bir hayatın bir parçası olan Clara Bauman’ın hikayeye dahil olmasıyla birlikte kendi hayatından pek memnun olmayan ve daha iyi bir yaşam hayalleri kuran Charlotte’in de hayatı değişecektir. Charlotte Gainsbourg’ün sinema kariyerinde üçüncü uzun filmi olan L’effrontée, 1986 César Ödülleri törenine damgasını vurmuş, Gaindbourg’e de ilk ödülünü getirtmiştir.

The Cement Garden – 1993

the-cement-garden-filmloverss

Andrew Birkin’in Berlin’de ‘En İyi Yönetmen’ dalında Gümüş Ayı ödülünü kazandığı, ensest ilişki gibi çarpıcı bir konuya oldukça cesur ve gerçekçi bir bakış açısıyla bakabilen The Cement Garden; Ian McEwan gibi usta bir kalemin kitabından uyarlanmıştır. İkisi kız ikisi erkek; dört kardeşin ebevynleri öldükten sonra onlar için yaşadıkları ev, her şeyi yeniden keşfedecekleri, özgür oldukları ve kendilerinden başka kimsenin olmadığı bir alana dönüşmüştür. Yönetmenin renkleri, ışığı ve mekanı kullanarak, gerçek üstü ve izole bir hayatı etkileyici bir şekilde resmettiği;  hikayesiyle birlikte çekim teknikleriyle de izleyiciyi farklı bir atmosferle tanıştırdığı filmin oyuncu kadrosunda ise Charlotte Gainsbourg, Andrew Robertson, Alice Coulthard ve Ned Birkin yer alıyor.  

21 Grams – 2003

21-grams-filmloverss

Alejandro González Iñárritu’nun yönettiği; sevgi, sadakat, cesaret, tutku ve suçluluk gibi birbirinden oldukça farklı ama aslında birbirinin kesişimiyle beslenen kavramları irdelediği ve bize bu kavramları kendisine has kurgusuyla yansıttığı film 21 Grams; ölüm ve yaşam arasında kalan hayatları ele alıyor. Hikayesiyle olduğu kadar oyuncularıyla da izleyicileri etkileyen yapımın kadrosunda Charlotte Gainsbourg’a Sean Penn, Naomi Watts ve Benicio Del Toro eşlik ediyor. Üç kişinin yollarının kesişmesine yol açan bir trafik kazasını hikayesinin merkezine alan Iñárritu, 2000 yapımı filmi Ameros Peros’a benzer bir şekilde farklı bir hikaye anlatıyor ve  alışık olduğumuz atmosferine bizleri davet ediyor.

Happily Ever After – 2004

happily-ever-after-filmloverss

Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar… Masallardan aşikar olduğumuz ama gerçek hayatta pek karşımıza çıkmayan cümle kalıbı. Yvan Attal’ın yazıp yönettiği ve hatta başrolünde de yer aldığı film adını da bu cümle kalıbından alır. Vincent ve emlakçı eşi Gabrielle (Chorlette Gainsbourg), evliliklerinde artık tutkunun hafiften küllendiği bir noktaya varmıştır ama henüz, Vincent’ın yakın arkadaşı Georges ve eski feminist eşi Nathalie gibi sürekli kavga ettikleri bir hayatları yoktur. Fred ise, evli arkadaşları Vincent ve Georges’a kötü örnek olmak için çizilmiş bir profili temsil eden, iflah olmaz bir çapkın. Bu kişiler üzerine kurulan hikayeyle film bize; kadın erkek ilişkisini, evlilik kurumunu ve aldatma kavramını sorgulatıyor.

Nuovomondo – 2006

nuovomondo-filmloverss

20. Yüzyılın başlarında; İtalya’da yaşayan Mancuso Ailesi’nin hayatını konu alan; Emanuele Crialese’nin yazıp yönettiği Nuovomondo bize oldukça başarılı bir göç hikayesi sunuyor. Ian Salvatore, ailesini de alıp Amerika’ya göç etmeye karar verir ve fırsatlar ülkesi olarak gördükleri Amerika’ya doğru gemiyle yola çıkan aile, gemide Lucy isminde bir kadınla tanışır. Lucy, bazı idari sebeplerden dolayı, Amerika’ya ayak basmadan önce bir adamla evlenmek istemektedir. Uygun bir aday olan Salvatore, yalnızca kağıt üstünde bir evlilik olacak olsa da ileride kendisini sevebileceğini düşünerek teklifi kabul eder. Fakat umutlarla çıktıkları yolculuk hayal kırıklıkları ile son bulacak; Mancuso Ailesi ülkeye girişte aşağılayıcı testlere tabii tutulacak ve Amerika’nın çok daha hayal ettikleri gibi fırsatlar ülkesi olmadığını anlayacaklardır. Amerika Rüyası’nın etkin olduğu yılları hatırlatan ve Amerika’nın gerçek politikasını başarılı bir şekilde yansıtan filmde; Charlotte Gainsbourg Lucy karakteriyle karşımıza çıkar.

1 2
Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information