Yalnızlığımızı paylaşabilme şansımız var mıdır?

Tüm dünyada ilgiyle izlendiği bilinen, ülkemizde de hatırı sayılır bir hayran kitlesi olan How I Met Your Mother dizisinin başrol oyuncusu Josh Radnor, Mutluyum Devam Et (Happythankyoumoreplease) ile farklı bir yönünü daha gösteriyor. Genç oyuncunun ilk yönetmenlik ve senaristlik deneyimi olan film, başarılı olduğu gibi gelecek adına da ümit verici.

Josh Radnor, 2005 yılında How I Met Your Mother ile yükselişe geçen oyunculuk kariyerine yeni bir soluk getirmek istemiş olacak ki, senaryosunu kendi yazdığı Mutluyum Devam Et ile yönetmenlik alanında da hünerlerini gösteriyor. Kariyeri düşüşe geçen bir yazar olan Sam’in metroda tanıştığı kimsesiz bir çocuğa sahip çıkmasıyla değişen hayatını merkezine alan film üç farklı kişinin hikayesini konu alıyor. Ufaklığa yardımcı olmaya çalışırken bir yandan uzun süredir hoşlandığı Mississippi ile üç gecelik ilişki anlaşması yapan Sam, bir türlü aradığı aşkı bulamayan Annie ve sevgilisinin ısrarlarına rağmen New York’tan ayrılmak istemeyen Mary’nin kısa hikayeleri.

İlk yönetmenlik deneyimi olmasına rağmen Mutluyum Devam Et ile Sundance Film festivalinden ödülle dönen Radnor, sıradan olayları oldukça başarılı işleyerek, bizlere güzel bir film sunuyor. Filmin belki de benim açımdan tek olumsuz yanı, Radnor’ın film boyunca How I Met Your Mother’daki Ted’in gölgesinden bir türlü kurtulamıyor oluşu. Uzun süredir ekranlarda Ted rolünde görmeye alıştığımızdan mı bilinmez film boyunca benzerlikler gözümüze çarpıyor. Neyse ki Radnor’a eşlik eden diğer oyuncular Malin Akerman, Zoe Kazan ve Kate Mara öyle başarılı ki, arada bu benzerliği unutmamızı sağlıyorlar.

Yazdığı kısa hikayelere benzer şekilde, Sam’in kendi çevresinde gerçekleşen farklı hikayeleri anlatan film, kötü bir anımızda bizi mutlu edebilecek, moralimizi düzeltebilecek tadımlık filmlerden bir tanesi. Bir romantik-komediden çok romantizm, dram ve komedi öğelerini eşit şekilde sunan filmi izlerken düşündüğüm şey Josh Radnor’ın ileride bu alanda çok daha iyi filmler yapabilecek olduğu. Güldürmeyi başarabildiği kadar hüzünlendirmeyi ve düşündürmeyi de başardığı aşikar.

Filmin de anlatmaya çalıştığı gibi hayatta teşekkür edecek onca şey varken, biz hep olumsuz yönlerine bakıyoruz. Öyle ki, hayatımızın en kötü anlarında bir şeyleri düzeltmemiz için yardımcı olan insanlara teşekkür etmeyi unutuyoruz. Oysa “Evet ya, gerçekten teşekkürler, biraz daha lütfen!” diyebilmek teşekkür etmeyi bilmeyen insanların mutlu olmalarına yardımcı olacaktır.

Son olarak, Hayalimdeki Aşk (Ruby Sparks) ile senaristliğe adım atan Zoe Kazan, bu filmde geçen “Ben, seni anladım; sen yazdığın kısa hikayeler için yaşanmışlıklar arıyorsun.” cümlesinden yola çıkmış olabilir mi acaba, orasını sizlere bırakıyorum.

İyi Seyirler…

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information