Drive filmiyle Cannes Film Festivali’nden en iyi yönetmen ödülü alan, iç çatışmaları yüksek ana karakterleri ve görselliği güçlü kullanımıyla öne çıkan, Nicolas Winding Refn, Criterion seçkisinde bulunan en sevdiği on filmi sıraladı.
Annesi ve üvey babasıyla birlikte 8 yaşındayken Amerika’ya taşınan yönetmen, eğitimini Amerika’da tamamladıktan sonra tekrar Danimarkaya döner ve 2003 yılında vizyona giren Fear X filmine kadar da İngilizce dilinde film yapmaz. Valhalla Rising, Puscher üçlemesi ve ona Cannes’da en iyi yönetmen ödülünü kazandıran Drive filmiyle geleceği parlak yönetmenler arasında yerini alan yönetmenin en karakteristik özelliği ise iç çatışmaları yüksek (tabiri caizse psikopat) protagonistler ve bu çatışmayı destekler nitelikte kullanılan güçlü görsellik kullanımı. Refn, filmleri henüz izledikleriniz listenize girmemişse bir fırsat bulup şans verdiğinizde pişman olmayacağınız bir yönetmen.
Nicolas Winding Refn’in En Sevdiği 10 Film
1- Tokyo Drifter (Seijun Suzuki)
Biricik, parlak ve fantastik. Bu filme bayılıyorum!
2- The Battle of Algiers (Gillo Pontecorvo)
İlk filmim Pusher’ı yaptığımda (Danimarka yeraltı uyuşturucu dünyasıyla ilgili olan) 24 yaşımdaydım ve hem teknik hem görsel olarak, bu filmden ve Cannibal Holocaust filminden çalabileceğim her şeyi çaldım.
3- Vampyr (Carl Th. Dreyer)
Vampyr, bana hep çocukken gördüğüm bir rüyayı hatırlatır. Bu film hep benimleydi. Tüm filmlerime başlamadan önce bu filmi izledim ve benim için gizemini hala korur.
4- The Night of the Hunter (Charles Laughton)
The Night of Hunter, sinemanın gücü üzerine mükemmel bir örnek. Bize bir görselin binlerce kelimeye ifade edebileceğini ama bir kelimenin binlerce görsel ifade edemeyeceğini gösterir.
5- Videodrome (David Cronenberg)
Bu film, seks ve şiddetin mükemmel bir karmasıdır.