1928 yılından bu yana Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and Sciences) tarafından dağıtılan Akademi Ödüllerinin iyi prestijli kategorileri arasında yer alan En İyi Erkek Oyuncu ödülünü bugüne kadar yetmiş yedi farklı aktör kucakladı. İlk kez The Last Command ve The Way of All Flesh filmlerindeki performanslarıyla Emil Jannings’in layık görüldüğü heykelciği en son geçtiğimiz sene Dallas Buyers Club filmindeki rolüyle Matthew McConaughey kucakladı.
Bu yıl 87. kez sahiplerini bulacak Akademi Ödülleri’nde, her yıl olduğu gibi yine ödül gecesi öncesi birçok kategorinin kazananı büyük ölçüde belli diyebiliriz. Her ne kadar sene başında kurguladığımız senaryo son bir ayda değişikliğe uğramış olsa da En İyi Erkek Oyuncu kategorisinin de kazananı belli gibi görünüyor.
Ödülü kazanması muhtemel aday ve adaylara geçmeden önce kısaca bu senenin adaylarını ve rol aldıkları filmlerdeki performanslarını hatırlayalım istiyorum.
Adaylar:
Bradley Cooper – American Sniper
Benedict Cumberbatch – The Imitation Game
Eddie Redmayne – The Theory of Everything
Bu sene başta “En İyi Film” kategorisi olmak üzere birçok kategoride oldukça vasat bir ödül sezonu geçiriyoruz. Lakin, değerlendirmeye aldığımız En İyi Erkek Oyuncu kategorisi bu sene Oscarların en güçlü kategorisi konumunda bulunuyor. Artık, Oscar habercisi tüm ödüller dağıtılmışken tahminde bulunmak çok zor olmasa da Michael Keaton ile Eddie Redmayne arasında kıyasıya bir rekabet olduğunu söylemek mümkün. Critics’ Choice’a damga vurmasının ardından ibre Keaton’a dönmüş gibi gözüküyordu ki, Altın Küre ile ikili arasındaki rekabet kızıştı. SAG Ödülleri’nin (Sinema Oyuncuları Birliği) ardından ise ibre bu kez Eddie Redmayne’i gösterdi. Törene birkaç gün kala artık performanslardan ziyade öncü ödüllerin favorileri belirlediği gerçeğini bir kenara bırakacak olursak iki aktörün de senenin iyi performanslarına imza attığını ve ödülü hak ettiğini belirtmek gerekiyor. Lakin, iki oyuncunun rol aldığı filmleri hatırlayınca yılın sinema olayı olduğuna inandığım Birdman ve dolayısıyla Michael Keaton’ın ödüle uzanması çok daha şık ve yerinde bir tercih olacaktır. Zira; Redmayne’nin yaşadığı fiziksel değişimi gösteren adayların her sene ödüle boğulması ister istemez kabak tadı vermeye başladı.
Diğer üç adayın performanslarını ve Oscar şanslarını değerlendirecek olursam, üç adayın da Keaton ve Redmayne’nin yanına kategorinin açıklanması için gerekli aday sayısını tamamlamak için eklendiğini söyleyebilirim. Burada yer alan adaylardan ziyade dışarıda bırakılan Jake Gylenhaal’ın haksızlığa uğradığını eklemek gerekiyor. Ardarda üç senedir aday gösterilme başarısını yakalayan Bradley Cooper her geçen sene ödüle daha çok yaklaşıyor. En azından bu sene de adaylar arasında şansı olmasa da oyunculuğunda büyük gelişme olduğunu söylemek mümkün. Diğer iki adaydan Benedict Cumberbatch’ın canlandırdığı karakter Akademi’nin ödüllendirmeyi tercih ettiği kriterlere uygun olsa da, rol aldığı film performansının sınırlanmasına sebep olmuş. Steve Carell ismi ise bu senenin her açıdan en büyük sürprizi olarak görülebilir. Sezon başında oldukça iddialı durumda bulunan Carell yarışın sonlarına doğru geldiğimiz şu günlerde kategorinin zayıf halkası konumunda bulunuyor.
Kısaca; bu yıl oluşan tablo 2009 yılındaki Sean Penn – Mickey Rourke çekişmesini anımsatıyor. 2009’da Mickey Rourke’u çılgınca destekleyip Sean Penn’in kazanmasıyla uğradığım hayal kırıklığı bu sene de Keaton’ı destekleyip, Redmayne’nin kazanmasıyla tekrar edecek gibi gözüküyor.