Amerikan Bağımsız Sineması’nın en değerli yönetmenlerinden biri olarak dikkatleri çeken Paul Thomas Anderson’ın filmlerinde yer alan kadraj içi kadraj sahnelerini bir araya getiren muazzam bir video yayınlandı!
Boogie Nights, Magnolia, Punch-Drunk Love, There Will Be Blood ve daha nicesi… Paul Thomas Anderson, filmografisinde yer alan her filmi ayrı ayrı çok sevilen ve izleyicisini bir kez olsun hayal kırıklığına uğratmamış bir yönetmen. Çünkü yaptığı mesleğe bir iş gibi yaklaşmaktan çok ona tutkuyla bağlı ve bu tutku ekseninde üretmeye, üretime aç bir sanatçı. Kendine özgü tarzı; renk, kamera, müzik kullanımı ile öne çıkan Paul Thomas Anderson, Amerikan bağımsız sinemasının yetenekli yönetmenlerinden biri olarak dikkatleri çekmeye devam ediyor. Filmlerinin hepsinde birbirinden başarılı oyuncularla çalışan Anderson; hem senaryo hem sinematografi hem de müzik kullanımıyla adından sıklıkla söz ettirmeyi başardı. Filmlerinde çarpık ailevi ilişkiler, yabancılaşma, geçmişle yüzleşme, din ve birey ilişkisi, toplumsal yıkım gibi temalara yer veren başarılı yönetmen; bir ilk film olarak oldukça büyük övgüler alan Hard Eight ile sinemaya adım atıp Boogie Nights ile adını geniş kitlelere duyurmuştu.
Paul Thomas Anderson’un Kadraj İçi Kadrajları
Hemen tüm filmlerine auteur kimliğini yansıtacak izler bırakan Anderson sinemasının olmazsa olmazlarından yani alametifarikalarından biri de aklımızı başımızdan alacak denli güzelliğe sahip kadraj içi kadrajlar. Bazen tıpkı Boogie Nights ve Inherent Vice’ta olduğu gibi filmin içinde bir başka filmi izleme pratiği olarak karşımıza çıkan kadraj içi kadrajlar; bazen ve çoğunlukla da kapı çerçevesi, koridorlar, pencereler ve doğal yolla meydana gelen çerçevelerden yansıyan kadrajlar olarak beliriyor karşımızda. Karakterlerinin yalnızlığını, çok katmanlı yapılarını, başka türlü gerçekliklerin varlığını, izole yaşamlarını, görünür olanın ardındaki görünmeyeni ya da henüz açığa çıkmamış olanı hissettirmek ve onları çevrelerinden yalıtmak adına böylesine güçlü bir film dili oluşturan Anderson, böylece kendine özgü bir anlatım metodu da yaratmış oluyor.