Son dönemin çok konuşulan filmlerinden Bohemian Rhapsody’nin eleştirilen kısımlarından biri de filmde yansıtılan ile Queen’in gerçekte yaşadıkları arasında belirgin farklar olmasıydı. Bu farklara gelin hep birlikte bir göz atalım.
Freddie Mercury ve Queen’i, genellikle Mercury’nin perspektifinden anlatan Bohemian Rhapsody, vizyona girmesiyle birlikte dünya çapında önemli gişe hasılatlarına ulaştı. Ancak filmin eleştirmenler tarafından vasat olarak nitelendirildiğini belirtmekte fayda var. Özellikle pek çok önemli olayın ve karakterlerin yüzeysel olarak ele alınması, filmi başka bir Hollywood biyografisine dönüştürmekte.
Queen’in büyük hayranları ise özellikle Bohemian Rhapsody’nin perdeye yansıttıkları ile gerçekler arasında büyük farklar olmasından mütevellit dertli. Kurgusal olması nedeniyle filmin, gerçekte yaşananlarla çeşitli farklar içermesi elbette ki doğal fakat gelen eleştiriler bu farklılıkların filmin ve grubun doğasını bozduğu yönünde. Aşağıdaki maddelere göz attığınızda bazılarının gerçekten de önemli farklılıklar yarattığını göreceksiniz. Özellikle Paul Prenter maddesinin, filmin dramatik tarafında önemli bir sorun yaşattığı aşikâr.
Lafı fazla uzatmayalım ve sizi Bohemian Rhapsody ile Queen’in gerçekte yaşadıkları arasındaki 8 farkla baş başa bırakalım.
Bohemian Rhapsody ile Queen’in Gerçekte Yaşadıkları Arasındaki 8 Fark
Freddie Mercury’nin Gruba Dahil Olması
Hatırlayacaksınız Bohemian Rhapsody’de Freddie Mercury, yakından takip ettiği Smile konseri sonrasında Brian May ve Roger Taylor’ın yanına gittiğinde Tim Staffel’in gruptan ayrıldığını öğreniyor ve böylece oracıkta gruba dahil oluyor. Gerçekte ise Farrokh Bulsara ya da Freddie Mercury, Staffel’le yakın arkadaştır ve hatta ikilinin beraber müzik yapma deneyimleri de olmuştur. Zaman zaman Smile’ın provalarına katılan Mercury, o zamanlarda oda arkadaşı da olan Staffel’in gruptan ayrılması üzerine yine onun tavsiyesiyle gruba dahil olur ve böylece Queen’in ilk adımı atılır.
Ray Foster
Bohemian Rhapsody’de Mike Myers’ın canlandırdığı Ray Foster karakteri, Queen’in risk almak istediği şarkıları reddeder ve grupla yolları ayrılır. Bu karakter, aslında gerçekteki birden fazla müzik yapımcısının birleştirilmiş hâlini yansıtır. Ayrıca Foster’ın ‘Bohemian Rhapsody’ye kimse arabada head-bang yapmayacak.‘ repliği Myers’ın Wayne’s World filmine bir göndermedir. Bunu da eğlenceli bir bilgi olarak buraya not edelim.
John Reid’in Kovulması
Aidan Gillen’in canlandırdığı Queen’in menajeri John Reid, filmde Paul Prenter’in manipülasyonuna uğrayarak Freddie Mercury’ye solo çalışma teklifinde bulunur ve böylece kovulur. Bu olayın filmde 80’li yıllarda geçmesi bir yana; Reid, 1977 yılında dostane şekilde grupla yollarını ayırır.
Paul Prenter
Filmde Allen Leech tarafından canlandırılan Paul Prenter’i, hem Queen’in menajeri hem de Freddie Mercury’nin çok yakın olduğu bir karakter olarak görüyoruz. Durum gerçekte böyle olsa da ikilinin yollarının filmde ayrılması, Prenter’in Live Aid konserini Mercury’ye söylememesiyle oluyor. Gerçekte ise Prenter’in kovulması, Live Aid’den bir yıl sonrasına denk geliyor. Nedeni ise Mercury’nin evinde, Prenter tarafından büyük bir parti verilmesi.
Queen Hiçbir Zaman Dağılmadı
Queen’in dağılma nedeni Paul Prenter’in, Freddie Mercury’yi deyim yerindeyse solo kariyer için gazlaması değil. Aksine grubun dağıldığını bile söylemek güç, 1982’de verilen kısa bir ara dışında grubun aktivitesi daimi olmuş. Dolayısıyla filmde olduğu gibi Mercury’nin, grubun yeniden bir araya gelmesi için grup üyelerine adeta yalvarması gibi bir sahne hiçbir zaman yaşanmadı.
Mary Austin
Mary Austin ve Freddie Mercury arasındaki ilişkinin filmde başarılı şekilde verildiğini söylemek mümkün. Hatta Freddie’nin Mary’ye cinsel yönelimini söyleyerek açılım yaşadığı sahnenin birebir yaşanmış olması da cabası. Ancak ikilinin ilişkisinin başlaması, filmde olduğu gibi Mercury’nin Queen’le ilk performansını sergileyeceği akşamda, tesadüfi olarak vuku bulmuyor. Daha önce Brian May’le kısa bir ilişkisi olan Mary Austin’i beğenen Mercury, May’e de danıştıktan sonra Mary’yi dışarı çıkarıyor ve ikili böylece ilişkilerine başlamış oluyor.
Jim Hutton
Bohemian Rhapsody’ye göre Freddie Mercury ve Jim Hutton’ın tanışması, Hutton’ın Freddie’nin evindeki büyük bir partide garsonluk yaptığı sırada gerçekleşiyor ve yıllar sonra Mercury, Hutton’ı bir şekilde buluyor. Gerçekte ise tanışma, bir kulüpte gerçekleşiyor ve aynı kulüpte bir süre sonra yeniden denk gelmeleri, ilişkinin başlamasına önayak oluyor. Ayrıca Mercury, Hutton’ı ailesine partneri olarak değil, bahçıvanı olarak tanıştırıyor. Hatta rock yıldızının cinsel kimliğini ailesine hiçbir zaman açıklamadığı söyleniyor.
Freddie Mercury’nin AIDS Teşhisi
Bohemian Rhapsody’de Freddie Mercury’ye AIDS teşhisinin Live Aid’den çok önce konduğunu ve bunu grup üyelerine konserden hemen önce söylediğini görüyoruz. Gerçekte ise teşhis, Nisan 1987’de, yani Wembley’deki dev konserden neredeyse 2 yıl sonra konuyor. Konunun Queen üyelerine ulaşması 1989’da, tüm dünyaya iletilmesi ise 1991’de gerçekleşiyor.
Kaynak: IMDb & ScreenRant