Requiem for a Dream’i ilk izlediğimde ahlakçı metnini es geçmiş, formalist tarzını, kamera kullanımını, görsel anlatıdaki yenilikçi kullanımlarını etkileyici bulmuştum. Ondan birkaç sene sonra izlediğim 50 yaşındaki bir film, Requiem for a Dream’in görsel üstünlüğünü benim gözümde yumuşatmış ve ahlakçı metnini daha yakından görmemi sağlamıştı. Bu film, John Frankenheimer’in Alcatraz Kuşçusu ve Mançuryalı Aday gibi filmlerden sonra, ününün doruklarında çektiği Seconds (1966) idi.

Seconds, hikayesi ve temaları bakımından Mançuryalı Aday ile benzer sularda yüzüyor ama onu politik gerilimden, distopik bir ortama taşıyor. Seconds’da işinden, evliliğinden bıkan, yaşamını boşa harcadığını düşünen ve gençliği, kaçırdığı fırsatları özleyen yaşlı insanlara genç bir kişinin vücudunu ve hayatını veren bir organizasyon ile karşı karşıyayız. Başkarakterimiz Arthur Hamilton öldüğünü düşündüğü eski bir dostundan şüpheli bir telefon alır. Ona yepyeni bir hayatın sözünü vererek “Şirket” isimli organizasyondan bahseder. Hamilton, Şirket ile buluşur ve tekliflerini kabul ederek, deneysel ameliyata girer. Gençleşince büyük oyuncu Rock Hudson’ın vücuduna sahip olan başkarakterimiz yeni hayatına alışmaya çalışırken kendini bir bilinmezin ve korkutucu sınırlarla çevrili başka tür bir hayatın içinde buluyor. Hem de, Kaliforniya sahillerinde yaşayan bohem hayatın önemli isimlerinden genç bir sanatçı olarak…

Seconds bu baş döndürücü şekilde gizemli, korkutucu, gerilimli dünyayı ve değişimi türlü türlü lens oyunlarından, zamanının çok ilerisinde kamera hareketleri ve dışavurumculuktan ödünç alınmış ışık-gölge oyunları ile çok iyi veren bir film. Filmi izlerken sık sık, “bu film ne zaman çekilmişti yahu?” diye sormanıza sebebiyet verecek bu görüntülerin sahibi de usta görüntü yönetmeni James Wong Howe. Howe, net alan derinliğini sinemada ilk kullanan görüntü yönetmenlerinden biri. Her daim filmlerinde yenilikçi bir anlatımı benimseyen Howe ile Frankenheimer bu enteresan hikayede çok iyi anlaşmış ve anlatılan hikayenin yenilikçiliğini görsel anlatı ile vermeyi çok iyi başarmışlar.

Rock Hudson’ın tekinsiz, kimseye güvenemeyen, huzursuz karakteri vermekteki başarısı, filmin atmosferini daha da tedirgin edici kılıyor. Hudson’ın yaşlılığını canlandıran John Randolph ise kaçış arayan orta yaşlı adamı kısa ama çarpıcı bir performans ile canlandırıyor. Saul Bass’ın jeneriklerini yaptığı film dönemsel olarak da ilginç bir zaman rastlıyor. Öncelikle, Frankenheimer’in gayrı resmi “paranoya” üçlemesinin son halkası olarak bilinen Seconds, politik bir atmosferde geçen bir film olmasa da, McCarthy’ci cadı avının hemen ardında, JFK suikastının ertesinde, Soğuk Savaş’ın halen daha çok keskin olduğu, beyin yıkama, ajanlık gibi konseptlerin halen daha etkili olduğu bir dönemde çekilmiş. Seconds, bu konulara doğrudan değinmese de politik paranoyayı alt metnine yedirmekle kalmıyor, anti-komünist aktiviteler döneminde McCarthy mahkemelerinde sürünmüş üç oyuncuya da yer veriyor (biri John Randolph).

Tüm bunların yanı sıra, banliyö sıkıcılığı, yaşamın sıradanlığı ile ölümsüzlüğü, tekrar ve tekrar yaşama dürtüsünü de karşı karşıya getiriyor film. Bacchus’ten Faust’a uzanan bir mitoloji ve edebiyat literatürüne de göz kırpıyor. Bunun yanı sıra, özgürlük ve yeniden başlayan yaşamın karşılığının ne olabileceğine de eğiliyor. Zizek’in de yorumladığı filmlerden biri olan Seconds filozofa göre, hayallerimiz ve fantezilerimizdeki sorunları gözler önüne de seriyor. Birçok insanın yaşadığı ideolojiden psikolojik bir mesafe tuttuğunu, ancak kendilerini rahatlatan bir rüya ya da fanteziye tutunduğunu söylüyor. Bu, Zizek’e göre modern ideolojilerin kabul ettiği ve teşvik ettiği bir şey. Hayallere tutunurken, gerçekliği değiştirmekten vazgeçme durumu…

Piyasaya çıktığı zaman gişede batan film, bir sonraki nesil tarafından esin kaynağı olarak gösterilmişti. Dönemin etkilerinin sürdüğü, Vietnam Savaşı’nın gölgesinde bir dönemde klasik Hollywood’un halen daha zirvede olduğu 1960’lar için hiç kimseye hitap edemeyen film 1968 ile müjdelenen yeni dünya ve değerler sistemi için içerdiği temalarla günceli yakalamayı sürdürüyor.

1968 yılının hemen öncesinde, tüm halkı sürekli esir alan paranoya hissiyatının bir gençleşme hikayesi çerçevesinde verildiği Seconds, 60’ların en iyi filmlerinden biri olarak keşfedilmeyi hak ediyor.

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information