Yazar Puanı
Puan - 86%
86%
Yönetmen Bora Kim’in çarpıcı anekdotlarla ilmek ilmek ördüğü anlatısını sade ve gerçekçi tonlardaki estetik tercihlerle detaylandırması, Sinek Kuşu’nu yılın en güçlü ve sarsıcı sanat olaylarından biri hâline getiriyor.
‘‘Yaşamanın doğru yolu nedir? Bazı günler bildiğimi hissediyorum, ama kesin olarak bilmiyorum. Sadece kötü şeyler olduğunda, iyi şeylerin de olduğunu biliyorum.’’ -Filmden
Prömiyerini Busan Film Festivali’nde yapan ve festivalde NETPAC (Asya Sineması Tanıtım Ağı) ödülü ile taçlandırılan, Güney Koreli yönetmen Bora Kim’in ilk uzun metrajı Sinek Kuşu; ergenlikten eğitim koşullarına, aile ve toplum baskısından arkadaşlığa pek çok kavramı sorgulamaya açan bir büyüme hikâyesini ekrana taşıyor. Sinek Kuşu’nun geçtiğimiz Şubat ayında 69. Berlin Film Festivali’nin Generations 14+ bölümünde gösterildiğini ve buradan Büyük Ödül ile döndüğünü de ekleyelim.
Güney Kore’nin en büyük köprülerinden biri olan Seongsu Köprüsü’nün çöktüğü 1994 yılının Seul kentinde geçen film, 14 yaşındaki protagonisti Eunhee’nin hikâyesine seyircisini de katarak dönemin sosyo-kültürel koşulları üzerine enfes gözlemlerle ilerliyor. Ailesinden beklediği ilgiyi hiçbir zaman tam anlamıyla göremeyen, istediği meslek çizerlik olmasına rağmen kabul görmeyeceğini bildiği için bunu tüm çevresinden gizleyen ve durmaksızın aşkı arayan ergen bir genç kızın kendini bulma sürecini aktaran Sinek Kuşu, aslında oldukça tanıdık gelebilecek bir hikâye. Hemen hepimizin ergenlik dönemlerinde başından geçmiş olabilecek kendini arama sürecini oldukça dürüst ve yalın biçimde kadrajına alan Bora Kim; Güney Kore’ye özgü birkaç mesele dışında fazlasıyla evrensel bir hikâye anlatıyor.
Sinek Kuşu: Detaylı ve Estetik Bir Büyüme Hikâyesi
Eunhee’nin ailesi, işten güçten kafalarını kaldıramadığı için çocuklarının sorunlarıyla asla ilgilenmeyen, çoğunlukla durumlara kayıtsız kalan ebeveynleri ve ona sürekli dayak atan ağabeyi ile hiç kimseyi umursamayan ablasından oluşmaktadır. Okuldaki durumlar da evdekinden pek farklı değildir; zira burada da öğretmenlerin yoğun baskısı ve öğrencileri disipline etme çabaları rahatsız edici boyutlardadır. Eunhee, boş zamanlarında en yakın arkadaşı Jisuk ile trambolinde takılıp karaoke kulüplerine gider; bazen de birlikte küçük çaplı hırsızlıklar yaparlar. Erkek arkadaşı Jiwan ile gelgitli ilişkisi Eunhee’yi farklı deneyimler yaşaması için de cesaretlendirir; ve her deneyimde kendine bir adım daha yaklaşır. Çince kursunda tanıştığı öğretmeni Youngji, Eunhee’nin hayatındaki en güçlü dönüm noktalarından birine işaret eder. Kimse onu gerçekten duymaz ve dinlemezken Youngji, Eunhee’yi kimsenin dinlemediği kadar dinler ve onun yalnızlığını paylaşır. Annesinden bile göremediği sevgi ve şefkati öğretmeninden gören ve ilk defa kendini yalnız hissetmeyen Eunhee için Youngji, zaman içerisinde hem bir rol modele dönüşür hem de dünyaya inanması için bir neden sağlar. Youngji için de bu karakter, kendi barışamadığı çocukluğuna dönüştür ve belki de zamanında kendi yapamadıklarını telafi edebilmek adına Eunhee’yi hayata karşı cesaretlendirir.
Güney Kore gibi kemikleşmiş ataerkil düşünce kalıplarına sahip bir toplumda, cinsiyet ayrımcılığı taşıyan bakışı merkezine alan Kim, Eunhee’nin belirsiz geleceğine bizleri de ortak ediyor. Bu oldukça belirsiz gelecekte yalnızlığın ve güvensizliğin çığlığı birlikte yankılanırken, genç oyuncu Park Jihu’nun şaşırtıcı derecedeki başarılı performansı Sinek Kuşu’nu etkileyici bir portreye dönüştürüyor. Bora Kim’in çarpıcı anekdotlarla ilmek ilmek ördüğü anlatısını sade ve gerçekçi tonlardaki estetik tercihlerle detaylandırması ise Sinek Kuşu’nu bu yılın en güçlü ve sarsıcı sanat olaylarından biri hâline getiriyor.