Sinemanın büyülü dünyası her zaman farklı bir mekana ve zamana açılan kara delik gibidir. Sizin bu kara delikten geçmenizin ansal olağanlığında yanınızda götürdüğünüz birçok şey mevcuttur ve aynı zamanda bu yolculuk sizden de birçok şeyi götürür. Fakat her kaybın bir kazancı düşüncesiyle sinema size yolculukta cebinizde kalacak bir şey verir, hikaye. İşte bu hikayenin düşüncesini size derinden hissettirecek ve anlatacak, sinemanın hikaye anlatmanın büyülü dansı olduğunu gösterecek bir video!
Sinema kameranın gözünüzün yakaladıkları ve yakalayamadıkları arasındaki ince çizgide yol alan ve bu yol alma içerisindeki duraklarında duyguların ve hallerin karşılaşmaları içerisinde oluşan kıvılcımları parlatan sihirli bir ansal kovalamacadır. Sinemanın dünyasında birçok el vardır. Bu eller kameranın arkasındaki ellerdir, kameranın önündeki ellerdir, izleyicinin gözlerinin elleridir ve elbette kameranın elleridir. Bu eller bir ‘şeyleri’ yakalamayla görevlidir. Karanlıkta ölümün dansını ya da şehvetin dansını yapan ateş böceklerinin parıltısında büyülenen bir çocuk gibidir her şey sinemanın dünyasında. Bazı parıltılar vardır ki bu parıltılar yakalanmalıdır anlatılmalıdır. Anlatıldıkça büyüyeceklerdir, büyüyüp bir destanı oluşturacaklardır. Tanrının öldüğünü söyleyeceklerdir, aşkın acıttığını duymamızı sağlayacaklardır, ölümün hiçbir zaman pes etmediğini ispatlayacakalardır. Ağaçlar dile gelecektir, zaman bir flüt olup bir yabancı tarafından çalınacaktır ve bizi bu sesin büyüsünde çekerek gemimizi kayalıklara sürükleyecektir. Bir andır tüm bunlara muktedir olan, boşluğa bakan bir adamın yaşadıklarının hiçliği, boşluğu hatta anlamsızlığı ve hissettiklerinin doluluğu içerisinde harmanlanacak ve bize anlam veremediğimiz bir etki içerisinde etkisi altına alacaktır.
Bazen bir müziktir bizi ağlatan bazen ise sessizliktir bizi uçurum olan bir düşünceye sürükleyip çukurlar içerisine dalıp çıkmamızı engelleyen. Bir bakış yetecektir tüm bunları hissetmemize. Fakat sadece insan bedeni içerisinde değildir bu etkileme ve etkilenme alanı. Filmin başka öznesi bir uçan bisikleti, bir sütü, bir dini öğretisi içerisindeki yasakları veya sadece bir gün ışığı bile bize tarifi olmayan duygular içerisine sürükler. Bu sürükleyişle beraber sinema hikaye anlatmanın büyülü dansı içerisinde yolculuğa başlar. Bu ölümün dansıdır bir bitiştir. Aynı tad almanın sonsuza kez yok olacağını bildiğiniz bir siyah ekrandır bu dans. Aynı tadı almanız artık sadece bağımlılığınızı tekerrür eden bir düzenektir. Bu devamlılık içerisinde gözleriniz, kulaklarınız, tüm bedeniniz bir arayışa geçer; beyaz ekran üzerinde sizin için kimler neler gelip geçer ki siz de hayatın griliği içerisinde siyahınızı ve beyazınızı arar durursunuz.
Sinema Bir Büyüdür, Hikaye Anlatmanın Büyülü Dansıdır!
Sinemanın tüm bunlara olanak sağladığı şeytani bir diyardan gelen gücü sayesinde izleyicinin beyni uçacaktır. Bu havalanış Arizona’nın hikayesine has değildir, hepimiz uçarız ve hepimiz severiz. İşte bu sevgimizin nedenlerinden en önemlisi anlatmaya çabaladığım etki içerisinde saklıdır. Etkinin en büyük öznesi olan hikaye anlatmanın, kompozisyonun büyüsü içerisindedir. Sinemanın hikaye anlatması boyutunda oluşturduğu kompozisyon imgelerin birbiriniz ardına kovaladığı ve sözcüklerin bir şeyleri betimleyen diyarından çıkıp anlam kazandığı uçsuz bucaksız bir denizde yüzdüğü şiirsellik içerisinde yer alır. Sinema bir sanatçının tuvalidir. Renlerin ahenkle dans ettiği ve ışığın tanrısal boyutundan çıkarak kutsal olmayan profan olan yerde konumlandırılması içerisinde kutsal insan hem kutsallığını bırakır bir kenara hem de dünyevi maddeselliğini sırtlanır. Bu sanatçının binbir eşit tuvali içerisinde izleyicinin gözleri karşılaşma anında elinde ne varsa bırakır ve ekrandan gelen tozlu parıltıları yakalamaya başlar. Bazen kafasını kaldırıp havayı delen mavi ışığı koklasa da bu gözünün önündeki kompozisyonun başka bir evrenden olduğuna inanır. Bu inanış büyük usta işlerdir. Kompozisyonu oluşturan tüm teknik olgularla beraber, imgelerin yarattığı amaç ve yapı içerisinde sinema bir anlam kazanır, anlatım yaratır ve aktarır. tüm bu tecrübeleri bir sinema tarihi okuması yaparak bakmak ise şairane bir sanatsallık ile sanatçının çalışma odasına girmek gibi bir duygu. Hazırlanan bu video essay sayesinde tüm anlatmaya çabaladığım hayal dünyasını gözleriniz önünde nesneleştirebilirsiniz ve söylediklerimi düşünebilirsiniz. Tartışmanın sınırsız dünyasında iki kelam edebileceğimiz bir alan olan sinema için bu video bir başlangıç noktamız olabilir. Kompozisyon sinemada nedir ve sanat içerisinde sanatçının sihirli elleri kameranın büyüsünde nedir? Gelin cevapları aramak yerine daha fazla sorular soralım ve büyüyü bozmayalım.
