Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), 37. İstanbul Film Festivali’nde Vuslat Saraçoğlu imzalı Borç filminin Altın Lale kazanmasıyla birlikte gelişen cinsiyetçi söylemler üzerinden yaşanan tartışma ile ilgili bir bildiri yayınladı.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 37. İstanbul Film Festivali’nin ödülleri, 17 Nisan Salı akşamı Rahmi M. Koç Müzesi’nde gerçekleştirilen törenle sahiplerini buldu. Yazar ve programcı Yekta Kopan’ın sunuculuğu üstlendiği gecede Uluslararası ve Ulusal Altın Lale ödüllerinin yanı sıra, Ulusal Yarışma bölümünde En İyi Yönetmen, Jüri Özel Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu ve En İyi Özgün Müzik ödülleri sahiplerini buldu. Keyifli geçen bir ödül töreninin ardından Ulusal Yarışma kapsamında Altın Lale’yi kazanan Borç filmi üzerinden farklı perspektiflerden ilerleyen yoğun tartışmalar yaşandı.
SİYAD Kerem Akça’nın Tweeti ile İlgili Bir Bildiri Yayınladı
Öncelikle Vuslat Saraçoğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği filmde bir karganın hayatını kaybetmesi üzerine gelişen tartışmalar sonraki aşamada Siyad ve Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu (FIPRESCI) üyesi Kerem Akça’nın yarışma sonucu ile ilgili attığı bir tweet üzerinden çok daha yoğun bir biçimde büyüdü.
#istfilmfest18 yarışmasının en zayıf halkası Borç’a verilen ödül, Gökhan Tiryaki’siz bir hiç olduğunu kariyeri boyunca ispatlayan Pelin Esmer’in yeni Pelin Esmer’ler yaratma çabası olarak algılanabilir. İnsani ama sinemasız filmler çeken kadın yönetmenleri cesaretlendirme isteği.
— Kerem Akça (@kerem_akca) 17 Nisan 2018
Yukarıda yer alan tweetin direkt olarak Pelin Esmer’e bir kadın olarak sinemasal yetkinliği üzerinden yöneltilmesi ve ödülün “İnsani ama sinemasız filmler çeken kadın yönetmenleri cesaretlendirme isteği” olarak tanımlanması, özellikle son dönemde iyice güçlü ve haklı bir damar yakalayan, sektörde kadınların hem ödül törenlerinde hem de ortaya koydukları filmler aracılığıyla görünürlüğünün yeterince hakkının verilmemesi ve eril bir sistemin kendini doğrulaması tartışmasının üzerine bir de halihazırda cinsiyetçi bir sektörde dahi bir kadının ödül almasının kadın dayanışması ve cesaretlendirme isteği gibi görülerek azımsanmasıyla bütün bu meseleyi neresinden tutacağımız ve bir kadın olarak elde edilen bir başarının ne zaman kadına “bahşedilen yersiz bir pohpohlama” olmaktan çıkacağı konusunda akıl tutulması yaşamaktayım.
Yanlış ifade ettiğimden yanlış anlaşılmışım. Esasen Borç özelinde yorum yapmıştım. Elbette tüm kadın yönetmenleri kastetmiyorum. Nasıl edebilirim ki? Bunu tartışmak bile tuhaf. Yanlış anlaşıldıysam tekrardan özür dilerim.
— Kerem Akça (@kerem_akca) 18 Nisan 2018
Tüm bu gelişmelerin üzerine Kerem Akça, yanlış anlaşıldığı hususunda özür dileyen bir tweet daha paylaştı. Yine de çoktan büyüyen ve tartışılan bu durum kadın sinemacıların ortak bir bildiriye imza atmasıyla sonuçlandı. Bildiriye buradan ulaşabilirsiniz. Yaşanan tüm bu tartışmaya sessiz kalamayan SİYAD, konunun en yakın genel kurul toplantısında tartışılacağını bildiren bir bildiri yayınladı.
Umuyorum, bu tür söylemler sessizlik içerisinde unutulup gitmektense sık sık tartışılarak hep birlikte farklı bir bilinç kazanmamıza vesile olur.