Sanat ve sanata bakış açısı, teknolojinin gelişimiyle, yeniden-üretilebilirlik boyutunda yadsınamayacak ölçüde şekil değiştirdi. Mona Lisa’nın yalnızca Fransa’da Louvre Müzesi’nde sergilenen ve onu müzede görmeyen bir bireyin hiçbir şekilde haberdar olamayacağı bir dünya düzeninden, Mona Lisa’yı telefonlarımızda arka plan yapabileceğimiz ve hatta 90’lar, 2000’ler versiyonlarıyla şekilden şekle sokabileceğimiz bir döneme evrildik. Walter Benjamin, “En kusursuz yeniden-üretimde dahi eksik bir şey vardır: sanat yapıtının şimdiliği – belirli bir mekândaki mevcudiyeti. Yapıtın nesnesi olduğu tarihçenin izini taşıyan şey, işte bu özgün mevcudiyetidir – ve yalnızca budur. …Orijinalin şimdi ve burada oluşu, sahicilik kavramının temelinde yatar; sahicilik kavramı üzerinden, nesnenin bugüne, aynı ve özdeş şey olarak geçmesine ilişkin bir gelenek fikri doğmuştur.” der. Her birimizin odasında asılı duran Frida Kahlo tabloları, sanat yapıtının teknik olarak yeniden-üretilebilirliğiyle ulaşılabilirliğini kolaylaştırsa da yapıtın belirli bir mekandaki mevcudiyetini ve dolayısıyla biricikliğini de kırar. “Sanat yapıtının bu yönlerine aura kavramı açısından yaklaşılıp, şöyle denebilir: teknik olarak yeniden üretilebilirlik çağında sanat yapıtında solan şey, bizzat sanat yapıtının aura’sıdır. Bu süreç belirtiseldir; önemi sanat dünyasının çok ötesine uzanmaktadır. Yeniden-üretim teknolojisinin çoğaltılan nesneyi gelenek katmanından ayırmasını genel bir formül olarak sunabiliriz. Yapıtın birden çok çoğaltılmasıyla, onun biricik varlığının yerine kitlesel bir varlık konulur. Ve yeniden-üretimin alıcının elinin altında olmasına müsaade edince, çoğaltılan nesne hayata sokulmuş olur.”

Yeniden-Üretilebilirlik ve Yeniden Çevrim

Sanatın teknik olarak yeniden-üretilebilirliği, sinemada en üst boyutlara ulaşır. Bütün olarak tekniğin ilerlemesi, sanatın ve sanat yapıtının işlevini farklı bir noktada konumlandırır, onu kitlelere mâl eder. Sinemayı anlamak bir bakıma fotoğrafı da anlamayı gerektirir. Hareket halindeki bir cismin arka arkaya fotoğraflanması ve fotoğrafların oynatılmasıyla yeniden elde edilen neredeyse halüsinatif hareket, sinemanın özünü oluşturur. “Fotoğraflar izleyiciyi sarsar; izleyici fotoğraflara nasıl yaklaşacağını belirlemekte zorlandığını hisseder. O sırada, resimli dergiler izleyici için yön tabelaları dikmeye başlar. Fotoğraf altı yazılar aracılığıyla resimli dergilerdeki görüntülere bakanlara verilen talimatlar, kısa süre içinde sinemada çok daha belirgin ve emredici bir hal alacaktır; sinemada her bir görüntünün anlaşılması önceki görüntülerden oluşan kesite bağlı gibidir.” Tam da bu yüzden, her söylem yönlendirici ve politiktir. Birbiri ardına sıralanacak görüntülerin, kullanılacak müziğin, diyalogların, oyuncuların ve hatta rengin detaylarına karar verildiği anda bu, bir bakışı ve dolayısıyla hayat görüşünü yansıtır. “Sinemanın işlevi, hayatlarındaki rolü gün geçtikçe artan sınır tanımaz bir aygıtla mücadele etmeleri için ihtiyaç duydukları kavrayış ve tepkiler konusunda insanlığı bilinçlendirmektir.” Bu işlevin ne kadar yerine getirildiği ise tartışılır. Sinemanın büyük ölçüde bir kapitalist propaganda aracına dönüştüğü günümüzde yeniden-üretilebilirlik dahi bu bağlamda şekillenebiliyor. Burada Walter Benjamin’in yeniden-üretilebilirlik kavramını Hollywood’un remake – yeniden çevrim furyasıyla bağlamakta fayda var. Filmler, yeniden üretilip geniş kitlelere ulaşsa da Hollywood yeniden çevrimleri sahteliğini ve sanat yapıtının aura’sını bozma, kendi zamanı ve kendi koşulları içerisinde anlamlı ve değerli olma durumunu yerle bir eder. Yeniden çevrimi gerçekleştirilen filmler, kendi bağlamından koparılarak sanat yapıtının aura’sı bizzat soldurulmuş olur. Bu tür bir duruma Oldboy filmi örnek olarak gösterilebilir. 2003 yılında Park Chan-Wook yönetmenliğinde çekilen Oldboy’un 2013 yılında gelen Amerikan remake’i yeniden üretilebilirlik kavramını yeni bir bakış açısıyla bir kez daha irdelemeyi mantıklı kılar. Bir sonraki yazımda sinema ve yeniden-üretilebilirlik kavramlarını incelemeye devam ederken bir aygıt önünde sergilenen oyunculuğu da gerçekliğin yeniden üretimi çerçevesinde inceleyeceğiz.

Kaynakça

Walter Benjamin, “Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretildiği Çağda Sanat Yapıtı”, Pasajlar, YKY, İstanbul, 1993

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information