1920 yılında Los Angeles’ta bir hastanede bir film dublörü ile küçük bir kız… Filmlerde dublörlük yapan Roy, film setinde yaşadığı bir kazadan dolayı ayakları tutmaz hâle gelmiştir. Kız arkadaşının onu terk etmesi Roy’u depresyona sürüklemiştir. İntihara meyilli olan Roy’un hayatına aynı hastanede kalan Alexandria girer. Alexandria ise portakal toplarken düşmüş ve kolunu kırmış küçük bir kızdır. Masumluğu ve saflığı ikisini bir hikâyenin içine sürükler. Hikâye içinde gerçeklik ve hayaller birbirinin içine geçerken sevgi, özgürlük, dostluk gibi kavramlar eşsiz bir görsellik içerinde aktarılır.

Yönetmen Tarsem Singh‘in 2006 yılında Berlin dâhil birçok festivalden adaylık ve ödülle dönen filmi The Fall, etkileyici görüntü yönetimi, ustalıkla işlenmiş senaryosu ile izleyici karşısına çıktı. Başrollerinde Soldier’s Girl ve Pushing Daisies’teki performansıyla Altın Küre’ye aday olan Lee Pace ile küçük Catinca Untaru yer alıyor. Onlara Leo Bill, Marcus Wesley, Jeetu Verma, Robin Smith eşlik ediyor. Filmlerde hikâye anlatıcılığına sürrealist tarzda değinen The Fall filmi hakkında mutlaka bilinmesi gerekenleri derledik.

The Fall Hakkında Mutlaka Bilinmesi Gereken 15 Detay

Filmin 28 Ülkeye Yayılan Çekimleri

Filmin çekimleri 28 farklı ülkede yapıldı ve tam dört sene sürdü. Yönetmenin aktardığına göre tüm çekimler gerçek mekânlarda gerçekleştirildi. Filmde Tac Mahal, Cape Town’da bulunan Valkenberg Hastanesi ve Paris’te bulunan Lüksemburg Bahçesi gibi mekânlardan görüntüler yer alıyor. Filmde mavi şehir olarak gösterilen yer Hindistan’ın Rajasthan eyaletindeki Jodgpur şehri. İnsanlar sıcaklıkları bir nebze hafiflettiğini düşündükleri için evlerini maviye boyarlar. Yönetmen Tarsem Singh, Catinca Untaru’nun olduğu hastane sahnelerini kronolojik sırasıyla çekti. Çekimlerin altı haftalık bir süreci geçerken Untaru da tıpkı filmdeki karakteri gibi büyüdü, İngilizcesi gelişti. Çekimlerden önce süt dişlerini kaybetmesi de çekimler boyunca dişleri arasındaki boşluğu korumasına olanak sağladı.

Darwin ve Wallace

Darwin’in maymunu Wallace, Charles Darwin ile evrim teorisi üzerine çalışmış Britanyalı doğa bilimci Alfred Russel Wallace’a bir referans. Darwin ve Wallace teoriyi birlikte sunmuş olsalar da Türlerin Kökeni kitabından dolayı yalnızca Darwin’in ismi öne çıkar. Filmde Butterfly Island’da Darwin’in çantada Wallace’ın üstünü kapatıp “We… I have an idea.” (“Bizim… Benim bir fikrim var”) dediği sahnede, Charles Darwin’in tamamı kendisine ait olmayan fikirlerin övgüsünü almasına işaret ediliyor.

Alexandria’nın Yanlış Okuması

Hikâyedeki önemli gelişmelerden biri Alexandria’nın Roy’un notundaki E harfini yanlışlıkla 3 diye okuması ki bu sahne aslında kazara oldu. Untaru çekimler esnasında böyle bir yanlışlık yapınca Tarsem Singh yeniden tekrar almak yerine bunu filmine yerleştirerek hikâyede zekice bir twist olarak kullandı.

Görsel Efekt Kullanımı

Yönetmen Tarsem Singh filmde hiç görsel efekt kullanılmadığını açıklamıştı. Filmdeki sürreal görüntülerin hepsi gerçek mekânlarda çekildiğini söyledi. Ancak filmin yapım ekibindeki görsel efektler kısmında birçok kişinin adı yazmakta. Bu da Singh’in açıklaması hakkında şüphe yaratıyor.

Filmin Afişi 

Hem filmde Haydut ve Alexandria’nın taktığı maskenin, hem de filmin afişinin ilham kaynağı Salvador Dali’nin Face of Mae West adlı tablosu. Ayrıca afişin sağ kısmında yer alan yanan araba da Salvador Dali’nin Burning Giraffe tablosuna bir gönderme içeriyor.

Film Prodüksiyonu

The Fall, Tarsem Singh’in hem senaryosunu yazdığı hem de yönetmenliğini üstlendiği tek film. Filmin tanıtımlarında David Fincher ve Spike Jonze’un isimleri geçse de aslında iki ismin de filmin yapım sürecine herhangi bir dâhiliyeti bulunmuyor. Tamamen filmi desteklemek amacıyla projeye dâhil oldular. Ayrıca filmde geçen ve Alexandria’nın birçok kez tekrarladığı sihirli kelime “googly” filmin yapım şirketinin adı.

İlham Kaynağı Olan Filmler

Filme ilham kaynağı olan filmler arasında 1939 yapımı The Wizard of Oz, 1981 yapımı Yo ho ho, 1987 yapımı The Princess Bride ve 1992 yapımı Baraka filmleri bulunuyor.

Mahabharata Destanı

Bir dizi okçunun yukarıdan oklarını fırlattığı ve Otto Benga adlı kaçak kölenin sırtına geldiği sahnede görsel olarak en eski Hint destanlarından olan Mahabharata Destanı’na bir gönderme yapılıyor. Oklar Otto Benga’nın sırtına geliyor ve o da geriye düşerek ölüyor. Sırtındaki oklar bir bakıma yatak gibi bir görünüm alıyor. Tarsem Singh, bu fikri Mahabharata Destanı’ndaki mitolojik bir kahraman olan Bişma’nın ölümünün tasvirinden alıyor.

Kostümler

Filmdeki ekibin karakter özelliklerini yansıtması için kostüm tasarımcısı Eiko Ishioka, canlı renkleri tercih ediyor. İngiliz Darwin için doğanın kendisi yansıtmak için beyaz renk tercih ediliyor. Bir doğa bilimcisi olarak Darwin bitkilerin ve değişik türlerin davranışlarını inceliyor. Beyaz kıyafetinin üstünde Americana Exotica olarak bilinen nadir bir kelebek türünü arayışını sembolize eden siyah ve kırmızılı bir kaban bulunuyor.

Patlayıcı uzmanı Luigi’nin iyimser ve neşeli tavrını öne çıkaran sarı bir kıyafeti var. Kıyafetin arka kısmında onun patlayıcılara ve her yeri aleve vermeye olan takıntısını anımsatan kırmızı, ateş şeklinde bir figür bulunuyor.

Hintli ise zümrüt yeşili bir cübbe giyiyor. Zümrüt yeşili kararlılık, tahammül ve ısrarlılık ile bağdaştırılabilir. Hintli, eşinin ölümünden sorumlu tuttuğu için Vali Odious’tan intikam almaya ant içmiştir. Odious’u bulmak oldukça zor bir süreç olsa da Hintli arayışına devam eder.

Kara Haydut, gizemli kişiliğini yansıtmak için siyahlar içindedir. Gözlerinde kırmızı bir maske ve göğüs kısmında sarı bir işleme bulunuyor. Bunlar onun daha militarist tarzını ortaya koyuyor. Haydutun kıyafetindeki kırmızı onun gücünü ve enerjisini, liderlik yeteneği temsil ediyor. Kahramanların Vali Odious’u arama macerasında, ekip Kara Haydut’un ilgi duyduğu Rahibe Evelyn’e rastlarlar. İlk karşılaştıklarında Evelyn kırmızı bir kıyafet giymektedir ancak bu kırmızı daha farklı şeyleri temsil eder. Kırmızı, insanlarda derin ve samimi tutkuları da uyandırabilir, bu örnekte Kara Haydut’u harekete geçiriyor.

Yönetmenin Küçük Yalanı

Cast ajansı ve Catinca Untaru arasındaki yanlış anlaşılma, küçük kızın başrol oyuncusu Lee Pace’in gerçekten belinin aşağısının felç olduğuna inanmasına neden oluyor. Yönetmen Singh, bunun diyaloglara ayriyeten bir inandırıcılık kattığını düşündü. Bu yüzden tüm oyuncu kadrosu ve ekibe de aynı şeyi söylemeye karar verdi. Ancak bu yalanı sürdürmek hiç de kolay değildi. Nitekim daha ilk günlerde bir makyaj sanatçısı odaya girip Lee Pace’i ayakta gördüğü için adeta şok geçirince Pace’in gerçekte yürüyebildiği açığa çıktı.

Portakal

Filmde birçok sahnede karşımıza portakallar çıkıyor. Bir sahnede Alexandria papaza portakal atıyor. Filmin en sonunda portakalın kullanıldığı bir sahne karşımıza çıkıyor. Portakal, Çin mitolojisinde önemli bir figürdür, hayatı, yeni başlangıçları, iyi şans dileklerini temsil eder. Ayrıca batı mitlerinde doğurganlığı temsil eder. Hristiyanlıkta ilk insanın Tanrı’ya itaat durumundan itaatsizlik durumuna geçişini tanımlayan The Fall of Man ifadesinde yer yer elmanın yerine kullanılan bir meyvedir.

Anlatılan Hikâye

Filmin sonunda Roy anlattığı hikâyedeki herkesi öldürmeye başlayınca Alexandria, anlattığı hikâyenin onun da hikâyesi olduğunu söyleyerek değiştirmeye başlıyor. Sonradan anlaşılacağı üzere son, filmin kendi sonuyla da paralellikler taşıyor. Roy hikâyeyi, grubun çölde susuz kalmasıyla bitirmeye çalışıyor ve Alexandria’ya hiç umut olmadığını söylüyor. Alexandria ise hikâyeye kendini oyuncu olarak yazarak ve onları prangalarından kurtararak cevap veriyor.

Catinca’nın Performansı

Tarsem Singh, Catinca’nın performansındaki gerçekçiliği daha da artırmak istiyordu. Pace ile Catinca arasında hastanede geçen sahnelerin bir bölümünü, yatağın yanındaki perdelere açtığı küçük deliklerden izleyerek çekti. Böylece etraftaki çekim ekibinin varlığına rağmen Catinca’nın spontane gelişen jest ve mimiklerini daha çok yakalamayı amaçlıyordu.

Vizyon Yolculuğunda Yaşadığı Sorunlar

Film ilk olarak 2006 yılında festivallerde gösterilmiş olsa da dağıtımcı konusundaki problemlerden dolayı vizyona iki yıl sonra girebildi.

Roy

Roy, kazada yaralandıktan ve sevgilisinin onu terk etmesinden sonra depresyona girer. Bir sahnede Alexandria, Roy ile kutsal ekmeği paylaşıyor. Roy da Alexandria’ya onu kurtarmaya mı çalıştığını soruyor. Soruyu tam anlamamış olmasına rağmen aslında Alexandria başarılı bir şekilde Roy’u kurtarıyor. Masumiyetiyle Roy’un hayatına neşe katıyor. Hikâye aslında sevgi ve günahlardan arınma ile ilgili. Roy depresyonla mücadele ederken Alexandria’nın sevgisi ona umut veriyor.

Kaynak: IMDB

Daha yazı yok.
Filmloverss.com size daha iyi hizmet sunmak için çerezleri kullanır. Sitede gezerek çerezlere izin vermiş sayılırsınız. Ayrıntılı bilgi close-cookie-information