Kendine özgü sinema dilini başarılı bir şekilde filmlerine uygulayan başarılı yönetmen Wes Anderson’ın 2014 yapımı filmi Büyük Budapeşte Oteli – The Grand Budapest Hotel çarpıcı sinematografisi ile yönetmenin en önemli filmlerinden biri. Film, simetrik olarak kurulan mizanseni, dinamik kamera açıları ve özellikle kostümden dekora tasarım aşamasının en göz alıcı ögesi olan pastel renkleri ile dramatik atmosferi masalsı bir anlatıma kavuşturuyor. Filmin oyuncu kadrosunda Ralph Fiennes, F.Murray Abraham, Bill Murray, Adrien Brody, Tilda Swinton, Willem Dafoe, Edward Norton, Lea Seydoux, Tony Revolori ve Saoirse Ronan gibi isimler yer alıyor.
Her filmi büyük ilgiyle karşılanan Wes Anderson’ın sevilen filmi, 1920’li yıllarda Avrupa’da Büyük Budapeşte Oteli’nde görev yapan Mösyö Gustav ve yakın arkadaşı lobi görevlisi Zero Mustafa’nın yaşadıklarını anlatıyor. Wes Anderson’un Hugo Guinness ile birlikte yazdığı öyküden uyarladığı, senaryosunu kendisi yazdığı film En İyi Yapım tasarımı dâhil 3 Oscar almış, BAFTA ve Altın Küre gibi önemli ödüllere layık görülmüştü.
Wes Anderson’ın başarılı yönetimi ve oyuncularının etkileyici performanslarıyla sinemaseverlerin gönlünü kazanan, sinematografisi ile görsel bir şölen yaratan The Grand Budapest Hotel hakkında bilinmesi gereken 15 detayı derledik.
The Grand Budapest Hotel Hakkında Mutlaka Bilinmesi Gereken 15 Detay
Filmin Seti
Filmin yönetmeni ve aynı zamanda yapımcısı olan Wes Anderson, oyuncu kadrosunun temel çekimler sırasında Almanya’nın Görlitz şehrindeki Börse Oteli’nde kaldığını söylüyor. Anderson, çekimlerin hızlandırılması için makyaj ve kostüm provalarının otelin lobisinde yapılmasında ısrarcı olmuş. Bu nedenle otelin sahibi filmde sanki Büyük Budapeşte Oteli’nin resepsiyonunda çalışan biri gibi gözükmüş.
Tilda Swinton’ın Makyajı
Filmde 84 yaşındaki Madame D. karakterini canlandıran Tilda Swinton için role fiziksel olarak hazırlanmak hiç kolay olmamış. Başarılı oyuncu ile yaklaşık 5 saat süren makyaj seansları yapılmış. Wes Anderson ise bununla ilgili olarak “Filmlerimde genellikle Bruckheimer tipi geniş bir bütçeyle çalışmıyoruz, genelde bir yol bulmaya çalışırız. Ama bu yaşlılık makyajı için yapabileceğimiz en pahalı yolu seçelim.” diyor.
Madame D.
Madame D. rolünü oynaması için Tilda Swinton’dan önce Murder She Wrote dizisindeki Jessica Fletcher rolüyle tanınan, Tony ödülü sahibi İngiliz oyuncu Angela Lansbury ile anlaşılmıştı. Ancak Lansbury, çekimleri devam eden Driving Miss Daisy filminde rol aldığı için yaşanan takvimsel çakışmalardan dolayı bu projeden ayrılmak durumunda kaldı.
Ludwig ve Zero
Filmde Harvey Keitel’in canlandırdığı Ludwig karakterinin Zero’nun (Tony Revolori) suratına tokat atmadan önce “İyi şanslar evlat” dediği sahnede provalar bir türlü bitmek bilmemiş. Sahne tam 42 kez baştan çekilmiş. Bill Murray memnun olana kadar denenen çekimlerde Keitel, Revolori’ye her defasında gerçekten tokat atmış.
Mösyö Gustav’ın Karakteri
Filmin sanat departmanında grafik tasarımcı olarak yer alan Annie Atkins filmde detayların ne denli önemli olduğunu göstermek için Mösyö Gustave (Ralph Fiennes) karakterine aksesuar olarak verilen bir not defterini örnek gösteriyor. Fiennes, not defterinin çizgili olmadığını fark etmiş ve canlandırdığı karakterin çok titiz ve organize bir karakter olduğu için her zaman çizgili bir deftere yazacağı savunmuş. Tasarım departmanı bundan dolayı ona çizgili bir not defteri almış.
Tablolar
Büyük Budapeşte Oteli’nde sahnelerde yer alan tablolar filmin hikaye akışı açısından önemli bir rol üstleniyor. O tablolardan biri de yönetmen Wes Anderson’ın kendisiyle iletişime geçmesi üzerine sanatçı ve illüstrator Rich Pellegrino tarafından yapıldı. “Elmalı Çocuk (Boy With Apple) tablosunun yerine asılan “Two Girls Masturbating” isimli tablo, 20. yüzyılda yaşamış Avusturyalı ressam Egon Schiele’nin tarzını andırıyor. Pellegrino, San Fransisco’da 2010 yılında açılmış ve Wes Anderson filmlerinden ilham alınarak tasarlanan “Bad Dads” isimli bir serginin destekçilerinden biri.
Zubrowka
Filmde olayların geçtiği Alp Dağları’nda yer alan kurgusal bir Avrupa ülkesi Zubrowka Cumhuriyeti, adını Polonya’daki bir votka liköründen alıyor. Wes Anderson’ın film vizyona girdiği dönemde Zubrowka için hazırladığı internet sitesi, bu hayali ülkedeki her dört kişiden üçünün hayatının bir döneminde sinema sektöründe çalıştığını gösteriyor. Dünyada film çekimi için en düşük maliyetli yerlerden Zubrowka, pek çok başarılı filmin çekimlerine ev sahipliği yapıyor.
Ludwig’in Dövmeleri
Harvey Keitel’in canlandırdığı Ludwig karakterinin dövmeleri 1934 yapımı Jean Vigo filmi L’Atalante’deki Pere Jules karakterinin dövmelerinin birebir kopyası. Sol kolundaki MAV Fransızca “mort aux vaches” ifadesinin kısaltması. Türkçe’ye “ineklere ölüm” olarak çevrilebilecek sloganda inek Fransız argosunda polis anlamına geliyor.
Gazete Manşetleri
Filmde geçmiş bir zaman algısı yaratmak için yaşanan olaylar gazete sayfası şeklinde karşımıza çıkıyor. Genelde filmlerde manşetlerin altındaki ufak yazılar alakasız şeylerle doldurulurken, Büyük Budapeşte Oteli’nde gazete başlıklarının altındaki makaleler başlıkta bahsedilen olayları detaylı bir şekilde anlatıyor. Bu gazete makalelerinin tamamı Wes Anderson’ın imzasını taşıyor. Filmin ilk dakikalarında gösterilen bir gazetede ise filmde yaşanacaklar önceden anlatılıyor.
Zero’nun Agatha’ya Bıraktığı Not
Elmalı Çocuk (Boy with Apple) tablosunu nereye sakladığını anlatmak için Agatha (Saoirse Ronan)’ya bir not bırakan Zero (Tony Revolori), notu şifreli bir şekilde yazdığını söylüyor. Ancak aslında notta tablonun yerini açık bir şekilde anlatıyor. Sadece bazı harflerin ters çevrildiği görülüyor.
Bill Murray ve Wes Anderson Birlikteliği
Bu film ile birlikte Bill Murray ile yönetmen Wes Anderson yedinci kez beraber çalıştılar. Daha önce Moonrise Kingdom (2012), The Darjeeling Limited (2007), The Royal Tenenbaums (2001) gibi filmler dâhil olmak üzere altı yapımda birlikte çalışan ikili bu filmden sonra Wes Anderson’ın yönettiği Isle of Dogs (2018) ve The French Dispatch (2020) filmlerinde de beraber çalıştılar.
Leonard Rossiter
Ralph Fiennes’ın canlandırdığı Mösyö Gustave karakterinin vokal kullanma şeklini, 1974-1980 yılları arasında yayınlanan İngiliz komedi dizisi Rising Damp’taki Ruper Rigsby rolüyle ünlenen İngiliz aktör Leonard Rossiter’den ilham alarak şekillendirdi.
1:37:1 Ekran Oranı
Filmlerinde farklı ekran oranları kullanmasıyla tanınan, hatta bazı filmlerinde ekran oranları arasında geçiş yapan Wes Anderson, Büyük Budapeşte Oteli için temel olarak 1:37:1 ekran oranını kullandı. Bu da Büyük Budapeşte Oteli’ni Anderson’ın Bottle Rocket’tan beri bu oranda çektiği ilk film yapıyor.
Masadaki Çiçekler
Yaşlı Zero karakterinin ve yazarın yemek yediği sahnede masadaki vazoda iki çiçek bulunuyor: nergis ve biberiye sapı. Çiçeklerin sembolize ettiği anlamlara (floriografi) göre nergis mertlik ve yürekliliği, biberiye ise hatırlamayı, anıları temsil eder. İki temsiliyet, Zero’nun akıl hocasını onurlandırması ve gençliğini hatırlaması ile gösterilir.
Gişe Başarısı
2014 yılında vizyona giren ve En İyi Film Müziği, En İyi Yapım Tasarımı, En İyi Kostüm Tasarımı dallarında Oscar kazanan film, ödül sezonu boyunca adından söz ettirip BAFTA ve Altın Küre’den de ödülle dönerken, gişede de başarı yakaladı. Film, dünya çapında 172.9 milyon dolarlık gişe hasılatı ile 2014’ün en çok hasılat yapan bağımsız filmi unvanını aldı. Film ayrıca Wes Anderson’ın da bugüne kadar en çok hasılat yapan filmi olma özelliğini koruyor.
Derleyen: Recep Hazır