Tim Burton filmlerini mercek altına alan video essay, yönetmenin kendi tarzını yansıtan dünyalar yaratmak için mizansen ve set tasarımını nasıl kullandığını gözler önüne seriyor.
Bazı filmlerin hangi yönetmene ait oldukları daha filmin ilk sahnesini görür görmez kendini belli eder. Wes Anderson, Guillerme del Toro, Tim Burton gibi yönetmenler de kendilerine özgü tarzları ile bu filmlere imza atan isimlerdendir. Renk, set, kostüm tasarımı gibi elementler filmlerin dünyasını doğrudan bir şekilde görsel olarak izleyiciye sunar. Filmin dünyasının kurulması, hikâyenin, karakterlerin yaşadığı yere izleyicinin kendini inandırmasına yardımcı olur.
Studio Binder hazırladığı video essay‘de Tim Burton filmlerindeki dünyayı mercek altına alıyor. Usta yönetmen ilk filmlerinden itibaren özellikle prodüksiyon tasarımı ve görüntü yönetmenliği ile ön plana çıkan filmlere imza attı. Burton’ın mizansen kullanımını ele alan video essay, filmlerinde kurduğu eğlenceli ve karanlık temaları analiz ediyor.
Tim Burton Filmlerinin Dünyasını Yaratını Elementler
Video essay, filmlerde hikâyenin geçtiği yer için kullanılan setting kavramı ile fiziksel anlamda o hikâye için çekimin yapıldığı set kavramı üzerinde durarak başlıyor. Batman filmindeki Gotham şehri, Edward Scissorhands filmindeki kasaba bu setting olarak adlandırılan kavramın karşılığı olarak tanımlanırken, fiziksel mekânlar ise set kavramının altına giriyor. Önemli bir mesele olan yönetmenin imzası ise buradaki set tasarımına nasıl yaklaşıldığı oluyor. Tim Burton filmlerdeki görsel elementleri senaryoda direkt olarak yazıyor. Çekilen sahnelerin nasıl bir ortamda olacağı, karakterleri nasıl yönlendireceği de senaryoda açıkça belirtiliyor. Bu durum yönetmenin filmdeki karakterlerin dünyalarını sadece görsel olarak değil performans olarak da anlatmasına olanak sağlıyor. Edward Scissorhands filminde Edward ile Kim’in ayrı dünyaların insan olması set tasarımı ile destekleniyor. Burada mizansenin hikâye anlatımına etkisi de görülebiliyor.
Mizansen konusunda daha önce paylaştığımız video essay‘lerde bir sahnenin mizansen dengesini belirleyen bir skaladan bahsetmiştik. Kurulan sahnenin mizanseni doğal ve teatral olmak üzere iki kutuplu bir skalada kendine yer bulur. Tim Burton filmleri için set tasarımlarının doğaldan ziyade oldukça teatral bir tarzda olduğun söylemek mümkün. Gerçekliği fantastik bir yorumla ele alan Burton, kendi adından türetilen Burton-esk (Burtonvari) tarzını bu ve etkilendiği işlerden alıyor. Bir başka deyişle filmlerindeki Alman ekspresyonizmi, canavar filmleri, bilimkurgu etkisi onun bu set tasarımına yaklaşımını belirlerken bu Burton-esk tarzın oluşmasını sağlıyor. Özellikle büyüdüğü banliyö yaşamının etkisini filmlerde gösteren Burton, bunları daha abartılı bir boyuta taşıyarak hiper-realistik bir yorum katıyor. Fantastik elementler ile gerçek arasında derin bir zıtlık kurarak bunu belirgin kılıyor. Burton’ın kurduğu ve normal olarak tarif edilebilecek dünya ile daha karanlık tasvirlerinin yer aldığı dünyalar arasındaki fark da onun set tasarımındaki etkisini ortaya koyuyor.
Mizansenin alt başlıklarından biri olan set tasarımı filmin görünüşünü etkileyen bir faktör. Yalnızca görsel bir perspektiften incelemenin yanı sıra karakterleri de bu dünya içerisinde inceliyoruz. Filmin dünyası içerisinde özdeşleştiğimiz karakterleri bu görsel dünya altında görüyoruz. Bir anlamda hikâye anlatıcılığının nasıl gerçekleştiğini gösteriyor. Studio Binder’ın Tim Burton üzerinden mizansen ve set tasarımlarına odaklandığı videoyu buradan izleyebilirsiniz.
Kaynak: Studio Binder