***Bu yazı Twin Peaks 3. Sezon 7. Bölüm Hakkında keyif kaçırıcı detaylar (spoiler) içerebilir.***
Twin Peaks bu sezon ilk 6 bölümde, Kyle Maclachlan’ın canlandırdığı Dougie Jones karakterine odaklanmış ve aktörün canlandırdığı Cooper karakteri anlatının perifersinde kalmıştı. 7. bölüm itibariyle, ajan Cooper anlatıda daha çok yere sahip olurken, karakterin girdiği transformasyonla paralel olarak, bölüm janra olarak suça yaklaşıyor. Cooper’ın karıştığı, bilinmezliğini koruyan suçlar, FBI ajanlarının karakterle alakalı yürüttüğü derin soruşturma, hapishane müdürü ile girilen pazarlıklar ve dahası 7. bölümü suç ekseninde kurgulayan elementler. Pek tabi, Twin Peaks’in janralar arasındaki keskin sınırlarla oynayan bir dizi olduğu dikkate alındığında, bu bölümdeki suç olgularının konvansiyonel bir anlatımın içinde kurulduğunu söylemek pek doğru olmaz. Bölümü bir bütün olarak düşündüğümüzde, özellikle Dougie karakterinin içinde olduğu sahneler bu suç vurgularını yumuşatıyor. Dizi kara mizah, komedi, polisiye, gerilim ve birçok janra arasında dolanarak kategori ve tanımların boşa düştüğü bir süreksizlik hali kuruyor.
Ajan Cooper: Suç, Hapishane ve Kaçış
Ajan Cooper, 3. sezona birçok bilinmezlik ile beraber dahil olmuştu. 2. sezonun final bölümündeki olaylı geceden sonra, karakterlerin söylediğine göre, Cooper’dan bir daha haber alınamamıştı. Bedeni kötü ikiz Bob tarafından istila edilen genç ajan, bu 25 yıllık süreçte birçok suça karışmış ve nihayetinde bir devlet hapishanesinde alıkonulmuştu. Bu bölüme kadar Ajan Cooper’a geçen 25 yılda ne olduğu, karakterin bu sürede tam olarak ne yaptığı açık edilmezken, bu bilinmezlikler silsilesinin ardındaki sis perdesinden aralanmaya başlıyor denilebilir. Cooper ile alakalı soruların hala ele avuca gelir bir sonuca varmamasına rağmen, 7. bölümde odak Dougie karakterinden çıkıp Cooper’a doğru yön değiştiriyor. Twin Peaks kasabasının vekil şerifi Frank Truman’dan, FBI görevlileri Albert ve Gordan’a kadar uzanan çeşitli yapılanmalarda çalışan karakterler, Cooper dosyasını çözmek için işe koşuyor. Kardeşi Harry yerine şeriflik pozisyonuna geçen Frank, doktor Hayward ile bir Skype görüşmesi yaparak ajan Cooper’ın kaybolduğu geceye dair bilgiler toplamaya çalışıyor. Doktordan öğrendiğimiz bilgiler dahilinde, genç ajanın hastaneye kaldırıldığı olaylı gecede, Audrey Horne’u bulmak için kaçtığını öğreniyoruz. Bu bölüme kadar, Cooper’ın o efsanevi kırmızı perdeli odadan nasıl çıktığını bilmezken, doktorun verdiği bilgiler, genç ajan etrafında örülen bilinmezlikleri bir nebze olsun yatıştırıyor. Ancak, dizi, o geceyi ve dolayısıyla geçmişi flashback kullanımıyla görselleştirmek yerine, doktorun tanıklığı aracılığıyla sunuyor. Başka bir insanın tanıklığı olguda yorumu barındırdığı için, doktorun söyledikleri seyirci için tatminin önünü açan bir mutlak inançtan azade olarak varoluyor denilebilir.
Ajan Cooper’ın merkeze alan bu bölümde suç olgusu, FBI görevlileri Albert ve Gordan’ın işe dahil olmasıyla çetrefilleşiyor. Cooper’ın eski yardımcı Diane’i ziyaret eden görevliler, onu Cooper ile görüşmesi için ikna etmeye çalışıyor. Diane ilk başta bu işe gönülsüz olsa da, sonuç olarak onu South Dakota devlet hapishanesinde bir görüşme yaparken görüyoruz. Bu eski yardımcının bu görüşmeyi yapmasının nedeni onun gerçek Cooper mı yoksa bir başkası mı olduğunu tespit etmek olarak sunuluyor. Çünkü FBI’ın Cooper’a dair bulduğu parmak izleri birtakım uyuşmazlıklar içermekte ve kimlik saptamasının onun yakınındaki insanlardan biri sayesinde yapılabileceği inancı körüklenmekte. Bu görüşme sırasında, Cooper her ne kadar sorulan sorulara doğru cevaplar vermiş olsa da, Diane tatmin olmaz, hatta büyük bir hayal kırıklığıyla görüşmeden ayrılır. Ardından, Gordon ile konuşan bu eski yardımcı görüştüğü kişinin Cooper olmadığına kalpten inandığını söyler. Cooper’ın sesinin Kyle Maclachlan’a ait olmadığı göz önüne alındığında, Diane’in taşıdığı bu şüphenin gerçeklikle bağının güçlü olduğu söylenebilir.
Diane ile görüşmesinden sonra, Cooper hapishane müdürüyle görüşmek istiyor. Her ne kadar gardiyanlar onu ciddiye almasa da, müdüre ilettiği şifreli mesaj bu görüşmeyi mümkün kılıyor. Hapishane müdürüyle gerçekleştirilen görüşmede, seyirci için anlaşılması güç bir diyalog gerçekleşiyor. Her iki karakterin de bir suçun dolayısıyla pazarlığa oturduğu açık edilse de bu suçun ve Cooper’ı avantajlı kılan bilgi/gücün ne olduğu seyirciye sunulmuyor. Bu sahnede, vurgulanan şey, Cooper’ın müdüre istediği şeyleri yaptırabilecek kadar ayrıcalıklı bir pozisyonda olduğudur. Cooper, müdürle oturduğu pazarlıktan istediğini elde ederek kalkıyor; geceyarısı gelecek bir araç ile hapishaneden ayrılıyor. Sözün özü, 8. bölüm itibariyle göreceğimiz Cooper, prangalarından kurtulmuş bir ‘’suçlu’’dur.
Dougie: Süper Kahramanlık Parodisi
Bu bölümde gördüğümüz bir diğer enterasanlık ise Dougie karakteri vasıtasıyla vuku bulmakta. Karakter, hala kendi yaşamını idame ettirecek kapasiteyi etkin kullanamazken, şaşırtıcı bir şekilde süper kahramana dönüşüyor. Tabi ki bu süper kahramanlık mutlak güç söylemini barındırmaktan ziyade, karakterin içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında, parodi elementine dönüşüyor. Dougie eşi ile birlikte çalıştığı şirketten çıkarken, geçen bölümden tanıdığımız, Christophe Zajac-Denek’in canlandırdığı karakter tekrardan şirketi basıyor. Geçen bölümde şirkette çalışan insanları rastgele öldüren bu karakterin asıl hedefinin Dougie olduğunu biliyorduk. Hedefine ulaşamayan bu karakter, bu bölümde tekrar anlatıya giriyor. Dougie ve eşinin şirket kapısından çıktığı sırasında çiftin üzerine sardıran karakter, Dougie’nin efsanevi refleksiyle alt ediliyor. Dougie’nin karşı atağa nasıl geçtiği merak konusuyken, aynı zamanda karaktere yardım eden gizemli yaratık meseleyi katmanlaştırıyor. Dougie, bu yaratığın sözleri doğrultusunda saldırgan ile cebelleşirken, karakterin etrafında örüntülenen gizemli güçler tekrar anlatıya girmiş oluyor.
Odağın Cooper’a kaymasıyla beraber, seyirci ilerleyen bölümlerde suç ve polisiye anlatısıyla daha fazla haşır neşir olacak gibi görünmekte. Bu suç örüntüsü sadece Cooper üzerinden kurulmayacağı açıkken, Cooper’ın taşıdığı gizemlerin akıbeti ise şimdilik bilinmemekte. Kamusal alanda göreceğimiz karakterin anlatıyı nasıl şekillendireceği merak konusu iken, Dougie’nin üstlendiği mistik güçlerin ne sonuçlar doğuracağını da hep beraber göreceğiz.
