Senaryosu Jonathan Nolan ve Lisa Joy ikilisi tarafından kaleme alınan Westworld 2. sezonu ile yeniden karşımızda! Michael Crichton’ın yazıp yönettiği 1973 yapımı aynı isimli filmden uyarlanan HBO dizisi Westworld’ün ilk sezonu hatırlanacağı üzere hostların (ev sahipleri) kendi gerçekliklerinin ve bilinç düzeylerinin farkına vararak uyanışı ve onları ‘yaratan’ insanlara karşı giriştikleri isyan hareketi ile sonlanmıştı.
Anthony Hopkins tarafından canlandırılan Robert Ford karakterinin Dolores/Wyatt (Evan Rachel Wood) tarafından öldürülmesi ve Ford’un ölmeden birkaç dakika önce konuklar için yeni bir oyun hazırladığını dile getirmesi; fırtına öncesi sessizlik temsili olarak 2. sezonun ilk sezondan çok daha hareketli geçeceğinin sinyallerini vermişti. Ford’un sahnede “Hikâye Wyatt isminde bir karakterle başlıyor ve bir cinayetle.” dediği anda Dolores’in Ford’u öldürmesi ve kalabalığa ateş açmasıyla Ford’un hikâyesi başlamış ve dizinin ilk sezonu da böyle sona ermişti. Nitekim, Westworld 2. sezon 1. bölüm olarak kayıtlara geçen Journey Into Night, yeni sezonun yüksek tansiyon ve bol aksiyon taşıyacağını kanıtlamış oldu. İlerleyen bölümlerde neler olacağı ve ilk sezonun sonunda yaşanan katliamın akabinde yaşananları adım adım ortaya koymaya hazırlanan yeni sezon; projeye eklenen yeni karakterler ve yeni ‘dünyalar’ ile birlikte kafalarımızı bir hayli karıştıracağa ve hikâyenin genel felsefesini daha da derinleştireceğe benziyor.
***Bu yazı Westworld 2. Sezon 1. Bölüm hakkında keyif kaçırıcı detaylar (spoiler) içerir.***
Westworld’ün 2. sezon 1. bölümü ile ilgili detaylara geçmeden önce biraz açılış jeneriğinden bahsetmek gerektiği kanaatindeyim. Zira ilk sezonda yer alan açılış jeneriğinin yeni sezonda birtakım değişiklikler içerdiğini görüyoruz. Bu değişikliklerin en başında ilk sezondaki yapay atın yerini bizona bırakması gelirken; jeneriğin sonunda karşımıza çıkan bir anne ile kucağındaki bebek figürü de dikkatlerimizi oldukça çekiyor. Çünkü bu demek oluyor ki; Westworld’ün temel sorunsalını oluşturan yapay zeka ve onun bilinçliliği üremeye ve belki de kendisini yeniden kodlamaya başlayacak. Bu elbette şimdilik bir teori, ve fakat bu teorinin pek göz ardı edilebilecek olmadığını da söylemek gerek. Nitekim, Maeve (Thandie Newton) karakterinin geçmiş hikâyelerinden birinde anne olduğunu ve kızını kaybettiğini biliyoruz. Silindiği düşünülen eski hatıraların bugünkü hikâyesine ve zihnine sızması akabinde kendi uyanışını gerçekleştirerek DELOS’a savaş açan Maeve’in kızını aradığı ve onu bulma yolunda gözünü kırpmadan insanları öldürebileceğine de şahit olduk. Bu da bizlere, Maeve’in aklından bir an olsun çıkmayan annelik duygusunun ve ‘kızı’yla kurmuş olduğu bağın açılış jeneriğine taştığını gösteriyor. Bu hikâye hakkında pek çok sır perdesini aralayacağız elbet; ve belli ki, tıpkı 1973 yapımı Westworld filminin devamı niteliğindeki Futureworld benzeri farklı tema parklarının da ana hikâyeye eklemleneceği bir yeni sezon gümbür gümbür geliyor. Aslına bakılırsa 1. sezon finalinde Japon samuray hostlarının hazırlanışına da şahit olmuştuk ve Jonathan Nolan da 2. sezonla ilgili vermiş olduğu demeçlerde Shogun World’ü doğrulamıştı. Özetle bu durum, Maeve’in kızını arama sürecinin DELOS tarafından yaratılan farklı tema parklarına da sıçrayacağını ortaya koyuyor. Üstelik, Journey Into Night bölümünde sahile vurduğunu gördüğümüz ama orada olmaması gereken ölü Bengal kaplanı da parkların birbirine karışacağının en açık göstergelerinden biri.
Westworld 2. Sezon 1. Bölüm: Gerçek Değiştirilemez Olan Mıdır?
Dolores’in, tahminimce 35 yıl önce, henüz Bernard’a dönüşmemiş olan Arnold ile rüya ve gerçek üzerine konuştukları bir sahne ile açılıyor Westworld’ün 2. sezonu. Arnold’un Dolores’e rüyaların önemi olmadığını çünkü rüyaların gerçek olmadığını anlatmasının akabinde “Peki gerçek nedir?” diye soran Dolores’e, “Gerçek değiştirilemez olandır Dolores” şeklinde bir yanıt vermesi gerçek ve rüyanın iç içe geçeceği yeni sezon için oldukça manidar bir giriş niteliğinde. Aynı şekilde, gelecekteki Dolores’ten korktuğunu ve onun dönüşüm geçirecek karakteri hakkında kaygı taşıdığını da dile getiriyor Arnold ve bu sahneden Bernard’ın sahilde uyandığı bir başka zaman dilimine atlıyoruz.
Söylemekte yarar var, Westworld’ün 2. sezonunda birbirinden farklı zaman dilimleriyle karşı karşıya kalacağız ve belli ki bu durum kafalarımızın karışmasına hatta yer yer zaman algımızın kaymasına sebebiyet verecek. Fakat, Nolan ve Joy ikilisi bu zamanla oynama meselesini başarıyla kotarabildikleri takdirde bizleri gerçekten muhteşem bir sezonun beklediği garantisini de verebilirim. Bernard’ın sahilde uyandığı sahne hostların isyanından ve gerçekleştirdikleri katliamdan iki hafta sonrasına tekabül ediyor. Ve belli ki bizleri o iki haftalık süreçte neler yaşandığını ve şimdi nelerin yaşanacağını gösterecek bir sezon bekliyor. Bernard’ın sahilde uyandığı sahnede dikkatleri çeken bir nokta var. Dalgaların karaya vurması ile birlikte Bernard’ın suya karışıp giden gözlüğünü görüyoruz ve Bernard buradan sonrasına gözlüksüz devam ediyor. Oysaki gözlük Bernard karakteri ile özdeşleşen ve onun için olmazsa olmaz, uzva dönüşen bir nesneydi. Şimdi ise gözlüksüz yoluna devam eden Bernard’ın 2. sezon 1. bölümün sonunda toplu olarak öldüğünü gördüğümüz hostlarla ilgili olarak “Onları ben öldürdüm” şeklinde yaptığı açıklama, gözlük meselesi de işin içine girince, onun aslında kılık değiştirmiş Dolores olabileceği hakkındaki şüphelerimizi artırıyor. Ama evet bunların hepsi şimdilik birer teori.
Katliamdan tam iki hafta sonrasına şahit olduğumuz bu zaman diliminde, kurtarma operasyonu şefi Karl Strand ve ekibiyle de tanışma fırsatı yakalıyoruz. Westworld parkının her bir alanını adım adım inceleyen Strand ve ekibi, Luke Hemsworth’un canlandırdığı Stubbs karakterinin yardımıyla Bernard’ı bulup yanlarına alarak incelemelerini sürdürmeye devam ediyor. O saha incelemelerinden birinde Bernard’ın, Strand’ın ekibi tarafından, hafıza depolama alanına sızılan ölü bir hostun başından geçenlere şahit olması ise bizleri bir başka zaman dilimine sıçratıyor.
Westworld 2. Sezon 1. Bölüm: Şiddetli Hazların Şiddetli Sonları Olur!
Katliamın hemen sonrasına atladığımız bu zaman diliminde Bernard ve Charlotte’un katliam gecesinden nasıl kurtulduklarına dair bilgi sahibi oluyoruz. Kaçışları esnasında robotik hostların acımasızlıklarına ve vahşiliklerine şahit olan ikili, parkın kontrolünü ele geçiren yapay zekanın düzenin yerine kaosu getirdiğini görüyor ve hayatta kalmak için yerini yalnızca Charlotte’un bildiği gizli bir bölmeden geçerek DELOS’un çok özel odalarından birine geliyorlar. Westworld’e gelen konukların DNA’larını toplayan bir oda burası, peki ama neden? Bu sorunun cevabını henüz alamasak da, görünen o ki, parktaki hostlardan çok daha gelişmiş olan bu odadaki drone hostlar 2. sezonun belirleyici unsurlarından birine dönüşecek. Westworld dünyasının yaratıcı şirketi olan DELOS’un kendi projeleri için gizliden gizliye kullandığı bu drone hostlar, kuşkusuz bu sezonun en gizemli varlıklarından birisi olacak. Bu arada beyin yakması muhtemel bir bilgi daha verelim; drone hostların Wyatt/Dolores’ın ilk sezonda gördüğümüz maskeli askerleri olduğunu öne süren bazı teoriler var! Eğer bunlar doğrulanırsa bizi gerçekten inanılmaz açılımlara gebe olacak bir sezon bekliyor demektir.
Dolores cephesinde ise ilk sezonda sinyallerini aldığımız büyük gelişmeler bizleri bekliyor. Anthony Hopkins’in hayat verdiği Robert Ford karakterini öldürerek isyan ateşini yakan Dolores artık o eski bildiğimiz Dolores değil. Geçtiğimiz sezon Ford’un da bahsetmiş olduğu gibi, yeni başlayan bu ‘oyun’da kontrol artık Dolores liderliğindeki hostların eline geçmiş durumda. Kendi zihnindeki labirenti bitirmeyi başararak bilinç kazanan ve içsel yolculuğunu tamamlayan Dolores, vahşi ve acımasız Wyatt’a dönüşmüş bir halde çıkıyor karşımıza. Fakat tam da bu noktada yanıtlanmayı bekleyen bir soru beliriyor: Eğer Arnold tarafından hazırlanan bu zihin haritasının, yani labirentin çözülmesi hostların belirli bir bilinçlilik seviyesi kazanmasına sebep olup onları kendi gerçekliklerine dair bir uyanışa ve son tahlilde yaratıcılarını yok etmeye yönelik bir isyan hareketine götürüyorsa; ortada gerçek bir özgür irade ve seçim hakkı olduğunu söylemek pek mümkün olmayacak. Zira böyle bir ihtimalin varlığı, kurulu olan sistemin ya da düzenin kendi ayrık otlarını yarattıktan sonra gücüne güç katmak amacıyla bu otları temizlemek için karşı devrim hareketi başlatmasına yol açar. Ve böylesi bir durum yerleşik düzen zeminini sağlamlaştırmaktan ve onu meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramayacağı gibi, ABD’nin Irak ve Suriye işgallerine dek götürülebilecek bir politik gerçekliği oldukça basit bir sığlıkla gerekçelendirmekten başka hiçbir şeye hizmet etmez. Bu bağlamda, böyle bir noktaya bağlanmayacağını umduğum Westworld’ün felsefi sorunsallarından birini oluşturan özgür irade meselesinin 2. sezonda nasıl tanımlanacağı ve nerelere varacağı gerçekten büyük merak konusu. Nitekim kendi gerçekliğinin doğasını sorguladığını dile getiren ve aynı soruyu halihazırda ölümle burun buruna olan parktaki konuklardan birine yönelten Wyatt/Dolores’ın verdiği yanıt meselenin bu kadar sığ olmayacağını da kanıtlar nitelikte: “Hayatta kalmak! Sizin temel dürtünüz işte bu. Zarar vermek isteyen bir tarafınız var. Öldürmek isteyen… Bizi, bu yeri yaratmanızın sebebi de bu. Kendi arzularınızın, isteklerinizin esiri olmak. Ama artık siz benim arzularıma esir düştünüz. Şiddetli hazların şiddetli sonları olur!” Sizce de bizi gerçekten çok şiddetli bir ikinci sezon beklemiyor mu?
Futureworld parkının teoride kalacak gibi görünmediğini ortaya koyan Westworld’ün 2. sezon 2. bölüm fragmanını aşağıdan izleyebilirsiniz.