Yeşilçam’da birbiri içerisine geçmiş pek çok hikâye ve pek çok film vardır aslında. Bu manada 1975 yapımı Bizim Aile ve 1978 yapımı Neşeli Günler de beynimize oyunlar oynar bazen. Sanki aynı evrende geçmektedir bu öyküler, bu nedenle birçok dimağda bir nevi kardeştirler. Gelgelelim konu, gerek turşu suyu tartışması, gerekse Ziya karakterinin sıkça sosyal medya paylaşımlarına konu olan sıra dışı hikâyelerine gelince diğerlerinden ayrılır Neşeli Günler.
Sadık Şendil’in senaryosu ve Orhan Aksoy’un rejisinde perdeye gelen Neşeli Günler, ülkemizdeki en büyük kutsallardan aileyi merkezine alır. Basitçe bir sebepten dağılan bir aile, anne ya da babalarının yokluğunu çeken çocuklar ve yorgun geçen yıllar… Bu tema, o dönemin bir yansımasıdır belki de. 12 Eylül 1980 her geçen gün biraz daha yaklaşırken gazetelerdeki ölüm haberleri rutinleşmeye başlamıştır. Senelerdir birlikte yaşayan en büyük aile yani Türkiye, birbirinden kopmak üzeredir ve geride ebeveynlerini özleyen çocuklar ve bitkin geçen zamanlar kalacaktır.
Ancak içerisinden geçilen dönemin aksine Neşeli Günler, umut doludur ve gelecek, çoğu zaman parlak görünmektedir. Bu havanın oluşmasında set ortamı da oldukça etkilidir. Birlikte çalışmaya alışkın Münir Özkul, Adile Naşit, Şener Şen, Ayşen Gruda, Feridun Şavlı ve Ahmet Arıman gibi isimlerle birlikte Oya Aydoğan, Mürüvvet Sim, Ahmet Sezerel ve İhsan Yüce gibi oyuncuların yer aldığı filmin çekimleri 1978’in Mart ayında, tam bir “aile” ortamında başlar. Yeşilköy’de, Stavro’nun evi olarak bilinen köşkte başlayan çekimler sırasında en çok konuşulan şey turşudur elbette ki. Hatta oyuncular birbirlerine turşu diyerek seslenir. Münir Özkul ise baba turşudur. O dönemdeki bir salgından olacak, oyuncuların neredeyse tamamı hasta olup sette dağıtılan ilaçlarla ayakta duruyor olsa bile bu hava değişmez. Sanki çekimlerin sürdüğü o 26 günlük süreç, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan bağımsız bir şekilde vuku bulmuştur.
Samimiyeti bir yana, Neşeli Günler, pek çoğumuza bir uyarlama gibi görünür. Karşımızda elle tutulabilir karakterler ve olaylar vardır. Yer yer mokümanter havası bile alınabilir hatta. Keza, Büşra Şavlı’nın kaleme aldığı yazıda, filmin setinde yer almış olan babasının şu sözlerini alıntılamış olması da bunun bir göstergesi: “Sanki gerçekten bir aile vardı, beraber gülüyorlar, zaman zaman tartışıyorlar ama beraber direniyorlardı bir şeylere ve bir kamera onları sadece takip ediyordu.” Fakat aslında böyle bir durum yoktur. Filmin hikâyesi, daha sonra Adile Naşit ve Ayşen Gruda’nın ziyaret de edeceği, İzmir’deki bir turşucudan esinlenerek yazılsa da karakterler tamamen kurmacadır, birisi hariç: Ziya. Ailenin en renkli üyesi, aynı zamanda filmin yapımcısı olan Ertem Eğilmez’in amcasından parçalar taşır.
Tüm bunlara rağmen Neşeli Günler, vizyona girdiği dönemde beklentilerin altında kalır. Kim bilir, belki dönemin o karanlık ruhundan, belki de şu anda tahmin edemeyeceğimiz bambaşka nedenlerden dolayı. Lâkin, geçen yıllar içerisinde hak ettiği değeri görerek sinema tarihimizin kült filmleri arasındaki yerini alır.
Kaynak: Sinematik Yeşilçam